Bir keyif bir şamata sormayın... Dış ticaret açığı geriliyor son aylarda, hatta fazla veriyor... Nasıl? Şöyle: En zayıf, niteliksizinden başlayarak ticari işletmeler oyun dışı kalıyor. Direnebilenler, üretimi kısıyor, ithalat yapmamak için üretim de yapmıyor. Ama tüketim artıyor. Hem de yurtdışından gelen tüketim engellenemez bir şekilde artıyor. Kendi üreticinize vermediğiniz parayı dışarıya gönderiyorsunuz.
- Türk yurttaşlarının yüzde 80’inin bankalardaki ekonomik varlığı 10 bin doların altında.
- Her ilde bir üniversite var artık, üniversitelerde öğrenci yok. 100 kişilik kontenjanların dolup dolmaması bir yana, derslere katılanlar 15’i geçmiyor. Umutsuzluk kaplamış her yeri, üniversite okumak anlamını yitirmiş.
- Türk yatırımcılar Türkiye’den kaçıyor, kaçış son ayda hızlandı. Türkler ülkesine değil, diğer ülkelere yatırım yapıyor.
- Daron Acemoğlu Nobel aldı. Açın yazdıklarını okuyun, Kuzey Kore’nin eğitim sistemini anlatıyor, Güney Kore ile kıyaslıyor. Gözünüzün önüne Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in uygulamaları geliyor. Bu eğitim sistemi ile ülkenin ileriye gideceğine AKP’liler bile inanmıyor. Birkaç tarikatın saplantılı, hastalıklı düşüncelerinin şekline sokulmaya çalışılıyor milyonlarca çocuk. Kalkınma, bilim, Aydınlanma... Unutun bunları, Türkiye en az yarım yüzyılı daha ıskalıyor.
Her yanı dert sarmış ama AKP ve MHP’nin tek hedefi var: Tayyip Erdoğan ömür boyu ülkeyi yönetmeli. Bu uğurda yapılanlar bir yana daha neler yapılacak kestirmek zor. Hamas yöneticileri İstanbul’a yerleşirse şaşırmayın. Çünkü dindar tabana güçlü mesaj verme ihtiyacı var. Türkiye’nin dış politikası varmış, kimin umrunda?
Bugünlerde iç politikanın konusu belediyeler. İstanbul ve Ankara Büyükşehir belediye başkanları Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş’ın üzerine yürünüyor. Abartılan konser harcamalarından hiçbir şey çıkmaz. Seçmen ilgilenmiyor bu konularla. Bu konuların piri AKP çünkü.
CHP bazı konularda iktidarın izinden mi gidiyor? Ebru Gündeş’in “Bir dost gibi davran bana...” türü nakaratlarına mahkûm edilmemeli halk. İstenirse halkı kapsayan, düzeyli bir yol bulunabilir.
Bir başka şeyi de yapmamalı CHP. SHP döneminde HEP’le başlayan ve sürekli kaybettiren yaklaşımdan artık uzaklaşmalı. Yurttaşlık haklarının savunulması, siyasi yanlışlarla birleştirilmemeli. Ki yanlış denilenin yanlış olduğu, son genel seçimde de ortaya çıktı.
CHP, yakın tarihin deneyimlenmiş yanlışlarını ve AKP belediyeciliğinin bilinen yanlışlarını yansılamaktan vazgeçmeli.
