Taliban’ın ‘eylemi’, Erbaş’ın ‘söylemi’

10 Eylül 2021 Cuma

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Taliban’a ilişkin, “Söylemlerinden çok eylemlerine bakmak lazım” dedi. Türkiye’de ise son günlerde Diyanet İşleri Başkanı Erbaş’ın söylemi tartışılıyor.

Taliban’dan başlayalım ve sözü Afgan ilahiyatçılara bırakalım. İlki Beşir Ahmed Ensari. Sudan’da ilahiyat, ABD’de siyaset ve sosyoloji öğrenimi görmüş, Sovyetler’e karşı savaşmış. Taliban’ı İslam tarihindeki “Hariciler”e benzetiyor. Özet değerlendirmesi şöyle:

“Hz. Peygamber’in şeriatını tamamlama iddiasıyla ortaya çıkan bu hareket, sergilediği gösterilerle adeta Hz. Peygamber’den daha takvalı bir anlayışı hayata geçirmeye çalıştı. Aslında Hurkus’un (ilk Harici) Hz. Peygamber’i itham eden din algısı ve düşünsel yapısını, Taliban’ın teorik yaklaşımlarında ve pratiklerinde açık bir biçimde müşahade etmek mümkündür. Bu benzerliğin itiraf edilmemiş olması, vakıayı değiştirmez.

Örneğin Hz. Muhammed’in şeriatında sünnet olan sakal bırakma, bunların döneminde farz konumuna yükseltildi; buna istinaden de sakalını tıraş eden veya kendine çekidüzen veren insanlar kalabalıkların gözü önünde caddelerde kırbaçlandı ve hapsedildi. Hz. Peygamber döneminde kadınlar mescitte, medresede, savaşta, barışta, Habeşistan ve Medine hicretlerinde özetle yaşamın her alanında aktif bir toplumsal rol üstlenmişti. Ama Taliban döneminde adeta hayatın dışına itildi ve yüzlerine kapatılmış kapılar ardında Afganistan tarihindeki en pasif halini yaşamaya mecbur edildi. Hz. Aişe ile birlikte Habeşli erkeklerin oyununu seyretme konusunda bir beis görmeyen Hz. Peygamberi de aşan bir takva (!) ile güya şeri bir kanunla uçurtma uçurmak dahi haram ilan edildi. Hırsızın elinin omuzdan kesilmesi gerektiğine hükmeden eski Hariciler’de olduğu gibi, Taliban da hadlerin ikamesi hususunda bir hayli cömert (!) davrandı ve yüzlerce aç insanın elini, hatta ayaklarını kesti.”

Dr. Ensari, Taliban’ın 29 yöneticisinden ikisi dışındakilerin aynı aşiretten olduğuna, bu özelliklerinin de Haricilerle örtüştüğüne dikkat çekiyor.

TÜRKİYE’DE TALİBAN SEMPATİSİ

Bir de Selçuk Üniversitesi’nde ilahiyat eğitimi gören ve akademisyen olan Afganistan Pençşirli Nasiruddin Mazhari’nin değerlendirmelerine bakalım:

“Türkiye’de bulunduğum süre zarfında Taliban örgütüne karşı sempati duyan çok sayıda insan ile karşılaştım. Taliban’ın Amerika’ya direnen mücahitlerden oluşan bir örgütlenme olduğu önkabulünden hareket eden, bölgede yaşanan olayların mahiyetini kavrayamayan ve Taliban’ın gerçek yüzünü bilme şansına sahip olmayan bu insanların ikna edilmesi mümkün görünmemektedir. Meselenin hakikatini anlatma noktasında yaşadığımız zorluklar Ortadoğu’da ortaya çıkan ve Türkiye’yi de yakından tehdit etmeye başlayan IŞİD faktörüyle beraber büyük oranda hafifledi. Teorik ve pratik bakımdan Taliban ve IŞİD arasında hiçbir fark yoktur. Dış mihraklar, Taliban projesi vasıtasıyla mücahitlerin kurduğu devleti devirdiler. İslam’ı terör ve şiddet kaynağı olarak tanıttılar. İşgal için zemin hazırladılar. Pakistan ve Afganistan’daki medreselerde yetişen binlerce genci ölüme sürüklediler. İç savaşı kızıştırdılar, dünyanın her bir yanından radikal düşünceye sahip binlerce Müslüman genci bu bölgeye çekerek bir yandan ülkelerini onlardan temizlediler öte yandan da hepsini topluca yok etme şansını yakaladılar.”

Neredeyse Taliban’ın gerçek yüzünün anlaşılması için IŞİD’in ortaya çıkmasına sevinecek noktaya gelmiş durumdayız. O zaman şu soruyu sorma hakkımız doğuyor: Eylemlerin kökeninin söylem olduğunu bilmiyor muyuz, siyasi çıkar uğruna yapılanlar ne kadar doğru?



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları