Dünya kadar büyük bir gün
Sunay Akın
Son Köşe Yazıları

Dünya kadar büyük bir gün

27.10.2008 07:09
Güncellenme:
Takip Et:

58 yıl sonra Hıncal Uluç, kendi adını taşıyan okulu açmak üzere doğduğu topraklara gitti.

Uçakta oturacağın koltuğun yerini ben seçtim; al bu biniş kartın dediğinde, unutamayacağım, neşeli, çok güzel bir yolculuğun başında olduğumu anlamıştım. Koltuk numaramda 3Ayazıyordu ve Trabzonspor, bir gün önce oynanan maçta Galatasaraydan 3 gol yemişti Biniş kartını bana uzatan da Hıncal Uluçtan başkası değildi!..

TOÇEVin onarımını yaparak çağdaş eğitim hayatımıza kazandırdığı 181. okulun açılışına gidiyorduk ve Kilisin Hacılar köyündeki bu okula Hıncal Uluç İlköğretim Okulu adı verilmişti. Tam 58 yıl önce doğduğu topraklara geri dönüyordu Hıncal Uluç Kiliste geçen çocukluk günlerine yaptığı yolculukta heyecanlı, mutlu ve belli etmemeye çalışsa da hüzünlüydü. Dünyayı gezmiş usta gazetecinin hayatındaki bu en önemli yolculuğunda, yanında Nebil Özgentürk, Ahmet Utlu, Ünal Ersözlü ve bir Trabzonsporlu olarak da ben vardım

Hayat Bilgisi kitabındaki köylere benziyordu Hacılar Küçük bir tepenin üstüne kurulmuştu ve insanda ressam olup, şövaleyi, tuvali, tabureyi bir tarlaya koyarak resmini yapma arzusu uyandırıyordu. Hıncal Uluçun adını taşıyan okulun girişinde köylüler tarafından sevgiyle karşılandık. Çocuklar çiçekler sundular Hıncal Uluça Sınıflara göre diziliydi çocuklar bahçede Ve ben, 3. sınıfın sırasında en arkaya geçtim!

Kürsüye gelen bir çocuk şöyle başladı konuşmasına:Burada şu üç değer bir aradadır: Okul, öğrenci ve öğretmen”… Parmaklarıyla 3 yaparak bana gülümseyenin kim olduğunu söylememe gerek yoktur sanırım

Hıncal Uluç, Türkçeyi ilk Kiliste tanıdı. Gazetecilik hayatında onurlu, dürüst, çok okunan, yazıları aranılan bir yazar olmayı başardı Ressamlar imzalarını tablolarının sağ alt köşelerine atarlar Hıncal Uluçta, Türkiye haritasının sağ alt köşesine, Kilise yazdırdı adını. Bu bir köy okulunun tabelasıdır ve bir yazarın hayatında alacağı en güzel, en büyük, en değerli ödüldür.

Dağlarca aklımdaydı hep

Hıncal Uluç İlköğretim Okulunun açılışında Dağlarca aklımdaydı hep Onun 86 adlı şiiri kaç kez geçti gözümün önünden Dağlarcanın ardından yazılan yazılarda pek çok şiiri yer aldı büyük şairin Bense, 86 adlı şiirini okudum sürekli olarak, Dağlarcanın toprağa verildiği günün hemen ardından, bir ilkokul bahçesindeİşte 86nın ilk kıtası:

Dünya kadar büyük bir günüydü çocukluğumun

Mektebe ilk gittiğim o altın sabah

Omzumda kalmıştı el sıcaklığıyla

Anamın okşarken söylediği bir Bismillah

Okula gittiği ilk günü anlatır Dağlarca bu şiirinde Oyundan büyük bir bahçede, hayal bile edemeyeceği büyüklükte beyaz bir binadır okulu Sınıf arkadaşları tanımadığı harfler kadar yabancı ve çirkindirŞöyle devam eder şiir:

İlk ders bir bayramın sonu gibi soğuktu

Gördük karatahtada Hesap denen ka-raltıyı

Ezberletti kendi numarasını hoca, herkese

Ben de öğrendim iki haneli seksen altı

Sahi, kaçımız anımsıyoruz ilk öğrencilik hayatımızdaki ilk numarayı?.. “86”… Fazıl Hüsnü Dağlarcanın ilk numarası budur. Ses bayrağımız olan Türkçenin birbirinden güzel sözcüklerinden önce öğrendiği ilk şey bu numaradır: 86 Dağlarca sürdürür şiiri:

Oyunlar ve neşelerle geçti o gün

Ve tatlı rüyalar gibi bitti mektep

Bilgimi düşürmeden eve götürmek için

İçimden seksen altı, seksen altı diyordum hep

Küçük dağlarca okuldaki ilk günün ardından eve gelince kâğıda 86 yazarak keser ve dolabına yapıştırır. Ablalarının görmesini sabırsızlıkla beklese de hayal kırıklığına uğrar!.. Çünkü, rakamların yerini karıştırmış ve 86 yanlışlıkla “68” olmuştur!.. Şair, şöyle bitirir şiiri:

Ki hâlâ yaşarım bir ayrılıkta o hayreti

Dalarım 86, 68 diye bazen

Yer değiştirince başka şey olmak ne tuhaf

Ne tuhaf ölümü duymak seksen altıdan!\t

Kule Canbazına ayrılan yere sığmayacak uzunlukta olan şiirin bir kıtasında Dağlarca, okul numarasındaki rakamların yerlerini şaşırdığı o günden sonra, aynı dalgınlığı sürekli olarak yaptığını yazar Koca şair ölünce, aynı yanlışlığı gazeteler de yaptı Dağlarcanın yaşı94 olarak yazıldı

Oysa Dağlarca 49 yaşındaydı!..

Yazarın Son Yazıları

Denize demokrasi mayası çalalım...

Denize demokrasi mayası çalalım...

Devamını Oku
06.02.2017
Atatürk'ün çocukluğunu anlamak

Deniz yolculuklarında, vapurların güverteleri oyun alanlarına dönüşür. Güneşli havalarda güvertede halka atılır, satranç ya da seksek oynanır. Dalgalar arasında salınan bir gemide salıncağa binmenin tadı ise apayrıdır.

Devamını Oku
08.11.2009
Hüzünlü bir sonbahar anısı

İlkokul bahçesinden tüm mahalleye yayılan yanık yaprak kokusu... Sonbahar bu parfümünü sürerek girer hayatımıza... İşin içinde biraz da naftalin kokusu vardır... Kısa pantolonlar, yazlıklar gardıroba kaldırılır, sabah uyanıldığında yolum deniz kıyısına düşerse pişman olmayayım, düşüncesiyle içe mayo giyilmez...

Devamını Oku
18.10.2009
Adnan Menderes: İdam sehpasındaki kaleci...

Yuri Gagarin'in, uzaya çıktığı 12 nisan 1961 günü, bir adam, karısına yazdığı mektuptaki sözcükleri saymaktadır... Elli sözcük, evet, mektupta sadece elli sözcük kullanmasına izin vardır!.. Sözcükleri sayar... Elliyi biraz geçmiştir!..

Devamını Oku
09.08.2009
New York ve Maçka...

Devamını Oku
09.02.2009
Che, Baykam ve 11 Eylül...

Devamını Oku
26.01.2009
Ayışığı altında Afrika

Devamını Oku
19.01.2009
Van Gogh ve Cemal Süreya

Devamını Oku
12.01.2009
Astronot Barbie olmasaydı

Devamını Oku
05.01.2009
Verdi bana kalemini...

Devamını Oku
29.12.2008
Bu bir futbol yazısıdır

Devamını Oku
22.12.2008
Son Ada ve Issız Adam

Devamını Oku
15.12.2008
Balıkçı iskemlesini de alarak...

Devamını Oku
08.12.2008
Heykeldeki Atatürk'ü görebilmek

Devamını Oku
17.11.2008
Dağlarca Çamlıca Tepesi'nde

Devamını Oku
10.11.2008
Dünya kadar büyük bir gün

Devamını Oku
27.10.2008
Resim sanatının 'hal'i...

Devamını Oku
20.10.2008
Fareler ve İnsanlar!..

Devamını Oku
06.10.2008
Ramazan ve edebiyat...

Devamını Oku
07.09.2008
Karpuz satarak okumak

Devamını Oku
01.09.2008
40 Yıl Önceki Kehanet!...

Devamını Oku
15.08.2008