\n

HAMAS’ın askeri kanat komutanı Ahmet el Cebari’nin İsrail tarafından suikastla öldürülmesiyle Ortadoğu’da yeni ve tehlikeli bir şiddet dalgası başladı. İsrail’in saldırılarında 4’ü çocuk 16 Filistinli hayatını kaybederken HAMAS ve İslami Cihat tarafından atılan füze ve roketler de 3 İsrailliyi öldürdü. Ağırlığı Filistin tarafında olmak üzere yüzlerce yaralı olmasına rağmen saldırılar sürüyor.

Yıllardır \t\tpeşindeydik

Türkiye ile yaşanan diplomatik kriz nedeniyle Ankara’da büyükelçisi olmayan İsrail’in en üst düzey diplomatı Maslahatgüzar Yosef Levy Sfari neden El Cebari’yi hedef aldıklarını Cumhuriyet’e şöyle değerlendirdi: “El Cebari kesinlikle siyasi bir figür değil, bir terörist. İsrail’e yönelik terör eylemlerinin baş planlayıcısıydı. 2007’den bu yana birçok askerimizin ölümünün ve atılan binlerce roketin sorumlusuydu. Kaçırılan er Gilad Şalit’in 5 yıl esir olarak alıkonması da yine onun planıydı. Yıllardır peşindeydik. Çok az görünüyordu. O anlardan birinde vurmayı başardık.”

Liderin ölümü \törgütü çökertir

İsrail daha önce Yahya Ayyaş, Şeyh Ahmed Yasin, Abdülaziz el Rantisi, Adnan el Ghoul, Nizar Rayan ve Sayid Seyyan’ı benzer saldırılarla öldürdü. Lider kadronun bu şekilde tek tek hedef seçilmesi konusunda Sfari şu değerlendirmeyi yaptı.

“Terör örgütlerinin lider kadrosundaki isimleri elimine ettiğinizde örgütlerin saldırı kabiliyeti önemli ölçüde çökmekte. Sadece bizim mücadelemiz için geçerli değil bu. Usame bin Ladin öldürüldüğünden bu yana El Kaide saldırıları kesildi. Türkiye, Abdullah Öcalan’ı yakalayarak etkisiz hale getirdiği dönemde de PKK’nin eylemlerinin ne olduğuna bakın. Lider isimlerin etkisiz hale gelmesi kalan kadrolar üzerinde caydırıcı etki yapıyor.”

İşgal bitmeden \tdireniş bitmez

Filistin’in Ankara Büyükelçisi Nebil Maruf ise tam tersini savunuyor: “Meselenin asıl nedeni İsrail’in Filistin toprakları üzerindeki haksız işgalidir. Bu işgal bitmeden, istedikleri kadar adam öldürsünler Filistin halkının direnişini bitiremezler. İsrail devleti bu tür suikastları 40-50 yıldır yapıyor. Bir şeyi değiştirebildi mi? Ayrıca öldürdükleri çocuklar da mı terörist?”

El Cebari’nin hedef seçilerek öldürülmesi Büyükelçi Maruf için sürpriz olmuş. Nedeni de şu: “Er Gilat Şalit’in Filistinli mahkûmlar karşılığında teslim edilmesinde İsrail ile pazarlığı yürüten kişi El Cebari’ydi. Onu öldürmek direnişi daha da keskinleştirmek dışında bir yarar sağlamaz. Bence saldırıların amacı terörle mücadele değil, İsrail’de 2013 başında yapılacak seçimleri mevcut sağcı iktidarın kazanabilmesi için kamuoyu yaratmak.”

Filistin’in 29 Kasım’da BM üyeliğinin oylanacağına işaret eden Maruf, İsrail’in bu tarihi oylama öncesinde dünya kamuoyunu etkileme amacıyla yeni şiddet dalgasını başlattığı düşüncesini de paylaştı.

Türkiye’nin yerini Mısır alıyor

İsrail’in saldırıları sırasında aralarında çocukların da bulunduğu 16 Filistinlinin ölümü diğer İslam ülkelerinde olduğu gibi Türkiye’de de kamuoyunun öfkesini tırmandırıyor. Dün birçok şehirde başlayan protestoların artarak sürmesi bekleniyor. Cumhurbaşkanı Gül ve Dışişleri Bakanlığı’nın kınama açıklamalarının ardından, geçmişte bu saldırıları ‘soykırım’ olarak nitelendiren Başbakan Erdoğan’ın da sert bir açıklama yapması büyük olasılık. Filistin Büyükelçisi Maruf, Ankara’nın tepkisinden memnun, “Türkiye her zaman olduğu gibi en doğru politikayı izliyor. İslam dünyasının geneliyle aynı çizgide Filistin halkının yanında” diyor.

İsrail’in Türkiye’den beklentisini ise Sfari şöyle dile getiriyor: “Kendisi de terörle mücadele içindeki Türkiye, İsrail’in durumunu en iyi anlayacak ülkedir. Gazze’den gelen roketler nedeniyle 1.5 milyon insanımız sürekli sığınaklarda. Nüfusunuza oranlanırsa 15 milyon Türk’ün sığınakta yaşamasıyla aynı şey. Saldırılara karşılık verirken yanlışlıkla çocukların, sivillerin ölümüne neden oluyorsak üzgünüz. Amacımız halkımızın güvenliğini sağlamak.”

Kriz sırasında öne çıkan sürpriz ülke Mısır oldu. Uluslararası kamuoyu artık Türkiye’nin değil, Mısır’ın tepkisini önemsiyor. Tel Aviv’deki Mısır büyükelçisinin geri çağrılması flaş haber olarak yer aldı dünya ajanslarında. ABD Başkanı Obama’nın İsrail Başbakanı Netanyahu ile birlikte aradığı ikinci isim de Mısır Cumhurbaşkanı Mursi oldu.

AKP hükümeti Mavi Marmara gemisini, müdahale edileceğini bile bile göndererek İsrail’le ilişkilerin bozulmasına zemin hazırlamış olmasaydı, bugün Ortadoğu’da çözümün anahtarı Kahire değil Ankara’nın elinde olacaktı.