Hastalıklı büyüme
Veysel Ulusoy
Son Köşe Yazıları

Hastalıklı büyüme

01.06.2025 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

Ulusal gelirimiz 2025 yılının ilk çeyreğinde yüzde 2 arttı.

Bunu TÜİK söylüyor. TÜİK’e göre Türkiye’de yaşayan her bireyin ortalama reel alım gücü yüzde 2 arttı.

Peki gerçekten de piyasalarda ve hanehalkı gelirlerinde kıpırdanma bu kapsamda mı olmuştur?

Söylemek biraz zor, doğal olarak. Bunun temel nedeni esasında ulusal gelirin en az iki bileşeninin analizindeki farklılıktan kaynaklanmaktadır. Bu bileşenlerin birincisi üretim yoluyla hesaplanan ulusal gelir (GSYH: Gayri safi yurt içi hasıla), ikincisi ise tüketim yani talep bazlı hesaplama.

Bu iki fotoğrafı biraz irdelemek ve değişkenliği açıklamak gerekir.

Toplam üretim değeri ile tüketim yani talep değerlerinin aynı olması ulusal hesaplarda beklenen bir sonuç olmasına rağmen her bir hesabın detayındaki kalemlerin davranışlarının aynı olması gerekmeyebilir. Farklılık olsa bile yine de büyük hacimli davranış değişiklikleri ekonominin sağlığı hakkında oldukça fazla bilgi verir bize.

En önemli bilgi seti GSYH’nin ülke ekonomisinin potansiyel büyüme oranına göre ne olduğudur. Maliye bakanımız dahil pek çoğumuz bu durgunluk döneminde yüzde 2’lik bir reel büyümeye “ılımlı” da olsa sevinebilir, “Küçülmekten daha iyi bir konumdayız” yorumlarını da düşüncemize ekleyebiliriz. Öte yandan, TÜİK verilerinde gözükmese de ekonomik büyüme oranının potansiyel büyüme oranımız olan yüzde 6’dan daha düşük gerçekleşmesinin işsizlik oranını yükselten en büyük neden olduğunu bilmemiz gerekir.

Bu yapısıyla büyümemiz hastalıklı bir büyümedir. Diğer bir ifadeyle işsizliği ve sosyal sorunları artıran bir büyümedir ortada olan.

Şimdi isterseniz biraz arz (üretim) ve talep (tüketim) uyumuna/uyumsuzluğuna göre değerlendirelim büyüme verilerini.

Çoğu zaman olduğu gibi rantın kaynağı olan inşaat sektörü ekonomik büyüme oranının artı çıkmasında en büyük rolü oynamıştır 2025 ilk çeyreğinde.

Bunu bilişim ve iletişim sektöründeki büyüme izlemiş ve finans sektörü ise sıfıra yakın cılız bir büyümeyle ilk çeyreği kapatmıştır. Esas can alıcı nokta ise üretimin can damarları olan tarım ile sanayi sektöründeki gerçekleşen küçülmedir. Uzun zamandan beri ortalama büyüme oranı sıfırda seyreden sanayideki küçülme oranı yüzde 1.8 olurken aynı küçülme tarımda ise bu yüzde 2 olarak gerçekleşmiştir. Diğer bir ifadeyle üç ana gruptan reel üretime bağlı ikisinde küçülme yaşanırken diğerinde (hizmetlerde ise) cılız da olsa bir büyüme gerçekleşmiş.

Şimdi bunu not edelim buraya.

Gelelim toplam talep yapısına.

Bildiğimiz üzere toplam üretim toplam talebe, onların da büyüme oranları birbirine eşit olmalıdır. Talep yani harcama yönünde payı yüzde 60’larda olan hanehalkı tüketim harcamasının büyüme hızının 2024 yılının ilk çeyreğe göre yüzde 7’lerden 2’lere düşmesi dikkat çekici bir durumdur. Zaten enflasyonla mücadelenin, işgücü gelirlerindeki baskınlanmanın ve reel alım gücünün her yönüyle kıskaca alınmasının bir tür doğal sonucudur bu. Yani cılız büyümenin fırsat maliyeti gelirsizlik ve fakirlik olarak karşımıza çıkmaktadır.

Sadece bu da değil.

Yatırımlardaki artışın yüzde 9’lardan yüzde 2’lere, devlet tüketim harcamalarındaki büyümenin yüzde 5’lerden 1’lere düşmesi durgunluğun diğer göstergeleri olmuştur.

Dövizin baskılanması ve yerel zincirde iç üretim maliyetlerinin artması nedeniyle ithalat bu dönemde yüzde 3 büyümüştür. Bu büyüme trendinde tüketim malları ithalatının payının da sürekli bir seyirde artmasını da gözardı etmemek gerekiyor.

Diğer taraftan, toplam talep tarafında en can alıcı gösterge ise bu baskı ve üretim maliyetleri artışı nedeniyle ihracattaki küçülme göstergesidir.

Yatırım harcamaları hızındaki cılız artış her ne kadar inşaat sektöründeki yüzde 7.3’lük büyümeyle çakışsa da makine-teçhizat ve imalat sanayisi kapasite artışı açısından henüz güçlü bir sıçrama yaratılmadığını söylemek yanlış olmaz.

Özetle, nereden bakarsanız bakın sunulan yüzde 2’lik büyüme oranı ulusal gelirdeki bileşenlerinde gösterdiği farklı davranışlarla kararlı bir birliktelik sunmamaktadır. İhracatın reel olarak durağan halde kalması dış talebin yanında iç üretim gücünün de zayıfladığına işaret etmektedir. İthalatın yüzde 3’lük yükselişi iç talep kaynaklı aramalı ve yatırım malı alımlarının hâlâ devam ettiğini gösterirken, sanayi ve tarımdaki daralmanın hizmetler ile dengelenmesi de hastalıklı bir ekonomik yapıyı bize vermektedir.

Tüm bunlar, doğal olarak TÜİK ekonomik büyüme verileri yanında, reel büyüme hesabında kullanılan enflasyon ve deflatör verilerinin doğru olduğu varsayımına dayanmaktadır.

Bu varsayımın ne kadar akıldışı olduğunu ise herkes biliyor.

Yazarın Son Yazıları

Vasat siyaset tuzağı

Bir ülkede orta gelir seviyesine ulaştıktan sonra, teknolojik gelişme için yapılan harcamaların birim maliyetleri düşürmemesi ve diğer girdi maliyetlerdeki artışın getirdiği ekonomik yavaşlamaya paralel olarak büyüme modellerinin uygulanmasında aksaklıklar ortaya çıkar.

Devamını Oku
30.11.2025
Hukukun üstünlüğü, ekonomik büyüme... Osimhen ve Mario Lemina örneği

Bir ülke adının veya devletin önüne sıfat koyup onu tanımlarken çok dikkatli olmak gerekir.

Devamını Oku
16.11.2025
Yapısal değişim ve ithal ikamesi: Açık ama korumacı bir model

Türkiye’de kendini sadece öğretici değil, aynı zamanda topluma karşı sorumlu hisseden ekonomistler uzun zamandan beri yapısal değişimin gerekliliğini vurguluyor.

Devamını Oku
02.11.2025
Enflasyon normalleşmedi, tabelası değişti

Son aylarda Türkiye’de enflasyonun düşme trendine girmesine dair anlatı daha çok ölçüm ve etiketlemedeki değişimle ilgilidir.

Devamını Oku
19.10.2025
Türkiye ekonomisinde fiyat düzeyi-gelir uyumsuzluğu: Pahalı ama fakir paradoksu

Enflasyon ülkemiz dışında çoğu ülkede artık bir sorun olmaktan çok uzaktadır.

Devamını Oku
05.10.2025
Bir ekonomi politikası hikâyesi...

Ekonomi politikaları toplumun sosyal refahını daha yukarılara çıkarmak ya da sıkıntılı zamanlarda piyasa dengelerini yeniden ayarlamak için kullanılır.

Devamını Oku
21.09.2025
Yapısal çürüme

Devletteki çürüme kurumsal çöküş ile son noktaya evrilir.

Devamını Oku
07.09.2025
Bir temiz vurgun: döviz kuru korumalı mevduat

Ekonomimizde tarif edilemez bir yalancı mutluluk yaşanıyor bugünlerde. Yanlış anlamayın...

Devamını Oku
24.08.2025
Sahte profesör, sahte ekonomi

Ahlaki çöküntü toplumsal bir olgu haline geldiğinde onun elinden kurtulmak yıllar alır.

Devamını Oku
10.08.2025
Sözde büyüme, gerçekte fakirleşme: Bir derecelendirme hikâyesi

Sizi yönetenlerin ülke notumuz yükseldi kelimesi kapsamında sevindiklerine bakmayın.

Devamını Oku
27.07.2025
KTV-karbon tüketim vergisi, terörsüz Türkiye ve eğitim kalitesinin ortak noktası

Ekonomik ve siyasal sürecin sanki önümüzdeki pazar günü seçim olacak fikri üzerine kurulu olduğu ülkemizde yeni proje diye yapılan tanıtımların sayısında ivme artışı gözlemliyoruz son günlerde.

Devamını Oku
13.07.2025
Asgari ücret ve enflasyon… ya döviz kuru!

Asgari ücretteki artış enflasyon oranını yukarılara taşır mı? Bu soru çoğu ekonomist tarafından ampirik olarak incelenmiş ve sorunun sade bir yanıtının olmadığı, etkileşimin çeşitli nedenlere ve olgulara bağlı olarak değiştiği gözlemlenmiş ve veri analizleri ile ortaya konmuştur.

Devamını Oku
29.06.2025
İstanbul Üniversitesi: Bir diploma iptali oyunu ve yarattığı maliyet

Sahnenin en çarpıcı bölümü ise sanki tüm yanlışlıkları ve usulsüzlükleri sadece bir siyasi partinin kamu yöneticileri yapıyormuş algısının vurgulandığı kısımdır.

Devamını Oku
15.06.2025
Hastalıklı büyüme

Ulusal gelirimiz 2025 yılının ilk çeyreğinde yüzde 2 arttı. Bunu TÜİK söylüyor.

Devamını Oku
01.06.2025
Jeoekonomik ticaret politikası

ABD-Çin arasında tarife yani uluslararası ticarette ithalatta alınan vergilerin artırılması ile yeniden başlayan ekonomik savaşlar tedarik zincirindeki kırılmaları tetiklemeye devam ediyor.

Devamını Oku
18.05.2025
Buğday ve döviz kuru

Buğday ve döviz kuru

Devamını Oku
04.05.2025
Orta gelir-siyasi tuzak

Orta gelir-siyasi tuzak

Devamını Oku
20.04.2025
Boykot

Boykot

Devamını Oku
06.04.2025
Özel çıkar grubu

Özel çıkar grubu

Devamını Oku
23.03.2025
Gıda enflasyonu

Gıda enflasyonu

Devamını Oku
09.03.2025
İnsan sermayesi, yolsuzluk...

İnsan sermayesi, yolsuzluk...

Devamını Oku
23.02.2025
Merkez Bankası ve ekonomik durum

Merkez Bankası ve ekonomik durum

Devamını Oku
09.02.2025
Yapay zekâ ve bizdeki zekâ

Yapay zekâ ve bizdeki zekâ

Devamını Oku
26.01.2025
Tehlikenin farkına varmak

Tehlikenin farkına varmak

Devamını Oku
12.01.2025
Ekonomik büyüme ve refah

Ekonomik büyüme ve refah

Devamını Oku
29.12.2024
Silkeleme

Silkeleme

Devamını Oku
15.12.2024
Fakirsiniz çünkü...

Fakirsiniz çünkü...

Devamını Oku
01.12.2024
Çaput

Çaput

Devamını Oku
17.11.2024
Neden sürekli kriz içindeyiz?

Neden sürekli kriz içindeyiz?

Devamını Oku
03.11.2024
Bir çöküşün hikâyesi

Bir çöküşün hikâyesi

Devamını Oku
20.10.2024
Kurnaz ekonomik politikaları ve döviz kuru

Kurnaz ekonomik politikaları ve döviz kuru

Devamını Oku
06.10.2024
Eğitim, eğitim kurumlarında hijyen ve gelişmişlik

Eğitim, eğitim kurumlarında hijyen ve gelişmişlik

Devamını Oku
22.09.2024
Ekonomi programının anatomisi

Ekonomi programının anatomisi

Devamını Oku
08.09.2024
Çiftçi

Çiftçi

Devamını Oku
25.08.2024
Körüğe gerek yok

Körüğe gerek yok

Devamını Oku
11.08.2024
Tecrübe ederek öğrenme

Tecrübe ederek öğrenme

Devamını Oku
28.07.2024
Verilerle soyulan halk

Verilerle soyulan halk

Devamını Oku
14.07.2024
Bir kilo buğday kaç litre mazot eder?

Bir kilo buğday kaç litre mazot eder?

Devamını Oku
30.06.2024
TÜİK, enflasyon ve buğday

TÜİK, enflasyon ve buğday

Devamını Oku
16.06.2024
Sen üret yeter!

Sen üret yeter!

Devamını Oku
02.06.2024