Rejimin temel sorunu

20 Ağustos 2018 Pazartesi

Türkiye’ye yerleştirilmekte olan yeni rejim, geçen hafta birbirini tamamlayan iki deney yaşadı; bir taraftan TL’nin hızla değer kaybıyla su yüzüne çıkan ekonomik bunalım; diğer taraftan da ABD ile ilişkilerin giderek bozulmasına tanık olundu.
Bu süreçte Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın New York Times (NYT) gazetesine yazdığı yazı ve gazetenin Türkiye demokrasisine ilişkin yorumu önem kazandı.
 
Sorumlu kim?
Türkiye ekonomisinin, ateşi kısa aralıklarla düşse de giderek ağırlaşan bir bunalıma sürüklendiği üzerine iç ve dış kamuoyunda bir görüş birliği var.
Ancak bunalımın sorumluları ve nedenleri konusunda bir görüş birliği yok. Cumhurbaşkanı Erdoğan tek sorumlu olarak dış güçleri, şu sırada ABD’yi sayıyor. Ana akım siyaset ise Cumhurbaşkanı’nın ABD’yi suçlamalarını gözü kapalı destekliyor.
ABD’nin geçmişte olduğu gibi özellikle de şimdiki başkanının uygulamalarıyla Türkiye’ye karşı giderek yükselen bir düşmanlık beslediği ve bunun bu ülkenin ekonomisine çok büyük zararlar verdiği bir gerçek.
Ancak bir başka gerçek daha var; ekonominin bunalıma girmesinin ana nedeni Erdoğan yönetiminin şimdiye dek izlediği politikalardır. Ekonomiyle ilgili hukukun ana kurallarını hiçe sayarcasına bir tutumla yandaş sermaye yaratmak olarak özetlenebilecek olan bu politika devasa inşaat projeleriyle aşırı boyutlara taşınınca ekonominin iç bağlantısını sağlayan telleri koptu; ABD, yaraya tuz bastı. Erdoğan da bir taraftan AB ile yeniden yakınlaşma yolları ararken diğer taraftan da Katar ve Çin’den nakit akışı sağlamaya çalışıyor.
Bu yaklaşımlar ekonomiye geçici bir nefes aldırsa da asıl sorun demokraside düğümleniyor.
 
‘Ey New York Times!’… derken
Cumhurbaşkanı Erdoğan, önceleri Ey New York Times diye düşman ilan ederek yerden yere vurduğu ünlü ABD gazetesine bir yazı yazdı (10 Ağustos).
New York Times (NYT), yerli basına da yansıdığı gibi Türkiye-ABD ilişkilerinin tarihsel gelişimini özetleyen ve bugünün sorunlarına taşıyan oldukça kapsamlı olan Erdoğan’ın yazısını, bir düzeltme ekleyerek yayımladı. Düzeltmede, Erdoğan’ın yazısında iki ülke arasındaki ilişkilerin tarihçesi özetlenirken 1962’de yaşanan Jüpiter füzeleri kriziyle ilgili ilk bilgilerin yanlış olduğu açıklanıyordu.
Erdoğan’ın yazısı, bu ülkenin basın-yayınının yaklaşık yüzde 90’ını oluşturan yandaş basın tarafından göklere çıkarıldı. Ancak aynı yandaş basın NYT’nin yaptığı düzeltmeyi tümüyle görmezlikten geldi. Dahası Cumhurbaşkanı’nın yazısındaki yanlışın nasıl yapıldığı ve bunun sorumluları da sorgulanamıyor. Bütün bunlar, yeni rejimin kimi gerçekleri örtbas ettiğini, açık ve demokratik olmayan niteliğini, üstelik uluslararası ortamda kanıtlıyor. Bu tutumun kaçınılmaz sonucu yozlaşma ve giderek çürümedir.
Nitekim NYT Yayın Kurulu aynı gün yayımladığı yorumunda Türkiye’de demokrasinin gerilediğini vurguluyor ve şu can alıcı soruyu soruyordu:
Türkiye’deki son gelişmeler şu soruyu yeniden gündeme getirdi: İslami değerler ile demokrasi birlikte yaşayabilir mi?
Sonra da bu soruyu demokrasi bağlamında açıyordu: Sadece seçimden ibaret olmayan, eşitlik, basın, ifade ve inanç özgürlükleriyle bütünleşmiş bir demokrasi…
NYT küresel sermayenin önemli yol göstericilerinden biridir. Gazetenin Türkiye’deki demokrasinin durumu ile ilgili yorumu bu ülkeye gelebilecek yabancı sermaye açısından önemlidir.
Ancak, çok daha önemli olarak, demokrasi bu ülke insanının vazgeçilmezidir; gerçekleştirilmesi de yine bu ülke insanının işidir. NYT sorusunun ne kadar anlamlı ve önemli olduğu da Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın cumartesi günü yapılan AKP büyük kongresinde yaptığı konuşma bağlamında değerlendirilmeli ve tartışılmalıdır. Çünkü rejimin temel eksiği demokrasidir.
Bayramınızı kutlarım. 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yerelde yeşermeli 25 Mart 2019

Günün Köşe Yazıları