Yanlış varsayımlar

16 Kasım 2015 Pazartesi

Siyasetle uğraşanlar kimi ana konularda yanlış varsayım yapıyor. Böyle olunca da kamuoyu kalıcılaşan yanlış kalıpların içine sıkışıyor.

İktidarda iç kavga çıkmaz!
Yanlış varsayımların başında AKP’nin kendi içinden bölüneceği geliyor.
Yıllarca hem genel kamuoyunu oluşturan çok sayıda yazar ve yorumcu, hem de kimi siyasetçiler böyle bir bölünmenin beklentisiyle yatıp kalktı. Ancak bu beklentiler her seferinde düş kırıklığına dönüştü.
Şimdilerde aynı varsayım yeniden yapılıyor. Dahası, muhalefetin yetersiz kaldığı; güçlü bir muhalefet partisinin AKP’den çıkacağı muştusu topluma sunuluyor. Toplum yine yanıltılıyor.
Siyasi İslamın tarihini kuşbakışı izleyenler bile kolayca görürler ki, bu hareket bir ülkede iktidarda bulunduğu sırada bölünmez. Siyasal İslamcı iktidar, niteliği gereği, “dava” için savaşmaktadır; savaş sırasında ona karşı çıkmak ihanettir. İktidardaki AKP’de hiç kimse, ben bu partinin kurucusuyum diyen anlı şanlılar bile, davaya ihaneti göze alamaz.
Tarih kanıtlıyor ki siyasi İslamcıların birbirini boğazlamaları yalnızca iktidarı ele geçirmek için olur. İktidar ele geçirildikten sonra yapılması gereken, en baştakine biat etmektir. Çünkü iktidara sahip olmak, siyasal İslamın can suyudur; kendisine siyaseten İslamcı diyen hiç kimse bu suyun kesilmesine yol açamaz; kendisine verilenle yetinmek zorundadır.

Hesap yanlış olunca
Siyasetle ilgili bir diğer yanlış varsayım ülke seçmeninin özelliğiyle ilgilidir. Yıllardır kamuoyunun aklına şöyle bir oran yerleştirilmek isteniyor: seçmenin yüzde 65’i sağcıdır; kalan yüzde 35’i de diğerleri.
Önce bu varsayım tamamıyla yanlıştır. Çünkü, bu 65-35 oranı değişkendir. Toplumsal değişim gerçeğini bilen hiç kimse bu katı ayırıma başvurmaz. Daha eskilere gitmeye gerek yok; seçmen 1989 yerel seçimlerinde, başta bütün büyük iller ve ilçeler olmak üzere, hemen hemen tüm belediye yönetimlerini, dönemin en güçlü Cumhuriyetçi ve solcu partisi olan SHP’ye (Sosyal Demokrat Halkçı Parti) verdi. Ancak bu partinin yöneticileri bu büyük seçmen desteğini, tek sözcükle, yönetemedi!
Sonra, bu varsayıma dayanılarak bir büyük yanlış daha yapılıyor; 65’ten oy almak için sağcılaşmaya çalışılıyor. Sağcılaşarak siyasal İslam ile seçim yarışına girmek, her zaman yaşanarak kanıtlandığı gibi, hiçbir olumlu sonuç vermeyecek tümüyle boş bir çabadır.
Varsayım, çok güzel bir Türkçe sözcük; birilerinin yanlış olanını anlaması için, faraziye ya da hipotez denilmesi mi gerekiyor?

***

AKP’nin bilimsel bilgi düşmanlığının ilk önemli uygulaması olan 2003’te TÜBİTAK’a el konulması sırasında, kendisine yapılan en acımasız ve dayanaksız saldırılar karşısında, bu kurumun başkanı olarak Atatürk’ün bilimin yol göstericiliği ilkesiyle direnen seçkin fizik bilgini Namık Kemal Pak’ı 10 Kasım’da sonsuzluğa uğurladık; ışıklar içinde olsun; sevenlerinin, bilim dünyasının başı sağ olsun.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yerelde yeşermeli 25 Mart 2019

Günün Köşe Yazıları