Adalet sarayında bir gün

24 Nisan 2022 Pazar

Bu çile hiç mi bitmeyecek... 80’den beri mahkemelerde duruşma izliyorum. 12 Eylül’ün o faşist dönemin DGM’leri- Devlet Güvenlik Mahkemeleri- bile hukuka daha saygılıydı. O zaman adalet sarayları yoktu, spor salonları mahkeme salonuna dönüştürülürdü ama kendi içinde tutarlıydı.

‘BİZ GEZİCİYİZ, SİZ GİDİCİ’ 

22 Nisan’da sabah ayazında adliyenin önündeki alan her zamankinden farklıydı. Çok kalabalıktı. Alanı dolduranların çoğu gençti. Çünkü hem Gezi davasının karar duruşması vardı, hem de Boğaziçi Üniversitesi’nde itiraz hakkını kullanan 45 öğrencinin duruşması vardı. İkisi birbirini destekliyordu. Çocuklar gibi şendiler. Herkes güler yüzlüydü. 

O boş alan yaratıcı afişlerden geçilmiyordu. Dünyanın her yerinden gelmiş yabancı heyetler vardı. Hepsi de Gezi davasını merak ediyordu. Bir yandan konuşmaları dinlerken bir yandan da pankartları inceliyordum:

GEZİ’DE KESEMEDİĞİNİZ AĞAÇLAR, BOĞAZİÇİ’NDE ÇİÇEK AÇIYOR.” ...“MELİH GİTTİ NACİ DE GİDECEK ÜNİVERSİTELER BİZİMLE ÖZGÜRLEŞECEK”... “BİZ GEZİCİYİZ, SİZ GİDİCİ” Hepsinin altında aynı imza: Özgür Boğaziçi...

İktidar sahipleri inatçı, ama doğrusu bu gençler daha da inatçı! Asla vazgeçmiyorlar ve vazgeçmeyecekler insanca yaşamaktan ve özgür, özerk üniversiteden! 

HUKUK VE ADALETİN KATLİ 

Saat 10.00’da minicik bir duruşma odasına, alabileceğinin iki katı insan doluşmaya çalıştık. Havalandırması bozuk o küçük odada, bütün gün sürecek savunmaları dinledik. 

Osman Kavala ve mimar Mücella Yapıcı hakkında “cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’ni ortadan kaldırmaya teşebbüs” suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis; diğer altı sanık hakkında “teşebbüse yardım”dan 20 yıl isteniyor. 

Osman Kavala savunmasını, görüntü ve ses sistemiyle hapishaneden yaptı. Ötekiler hazır bulundu. Savunmalarını, iddianameyi, tümünü yandaş olmayan medyada bulabilirsiniz. Lütfen okuyun, o zaman iddianamenin ucubeliği, hukukun, adaletin nasıl katledildiğini çok iyi anlıyorsunuz. 

 2013’te milyonlarca yurttaşın katıldığı, Türkiye’nin her köşesine yayılan, insanların yaşam hakkına, yaşam tarzına sahip çıkmak için gerçekleşen Gezi’den farklı bir anlam çıkarmak için girişilen bu çaba insana dehşet veriyor. Milyonların katıldığı bir hak aramayı, 20 kişiye yükleme çabası akla ziyan! 

Mücella Yapıcı’nın deyişiyle, “Gezi, bu ülke tarihinin en demokratik, yaratıcı, eşitlikçi ve en kapsayıcı barışçıl kitlesel hareketidir.” 

Milyonlarca insan o günlerde Gezi’ye su taşıdı, maske taşıdı, yiyecek taşıdı, kitap taşıdı. Sevincini, umudunu taşıdı. (Osman Kavala da masa ve lamba taşıdığını itiraf etti! Suça bak suça!)

Bu dava ileride fakültelerde “Hukuk nasıl katledilir” diye ders olarak okutulacak. Hiç kuşkunuz olmasın! 

ÇEKİLMEMİŞ FİLMİN DAVASI 

Önceki gün duruşmada en ilginç konulardan biri Çiğdem Mater’in durumuydu. Kendisi film yapımcısı, belgeselci.

Doğrusu çekilmemiş bir filmin mahkemede tartışılacağı aklıma bile gelmezdi ama o da oldu. Film yapmayı aklından geçirdi diye suçlanıyor Çiğdem Mater! Önce film nasıl yapılır anlattı, sonra şöyle dedi: 

“Savcılık film çalışmamızın Gezi Parkı eylemlerinin başarıya ulaşmadığı gerekçesiyle yarım kaldığını iddia etmiş. İddianamesinde film çektiğimizi söylemiş, sonra filmi bulamamıştı. Bana hiç sormadı ama sorsaydı ona bizim sinemayı başarılı hikâyeleri değil, tarihe tanık bırakmak için yaptığımızı söylerdim.” 

Onun da dediği gibi “Bir sinemacı olarak çok senaryo okuduk” ama bu senaryo denli kötüsünü şimdiye dek okumamıştık. 

Adalet sarayında geçirdiğim bir gün, bana asıl yargılananın Gezi’ye katılan halkın iradesi olduğunu bir kez daha gösterdi! 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Nice 100 yıllara 9 Mayıs 2024
Dans hayattır 2 Mayıs 2024

Günün Köşe Yazıları