“O benim ‘muhteşem’, ‘kahraman’, ‘korkusuz’, ‘yiğit’ arkadaşım”

Türkiye’nin en önemli değerlerinden olan piyanist İdil Biret’in 80. doğum günü kasım ayında kutlanacak.

“Harika Çocuk” olarak dört yaşında başladığı yorumculuğu, bugüne dek kusursuz tekniği, muhteşem araştırmacılığı, eşsiz belleği, çarpıcı ustalığı, belki de en önemlisi eşsiz duyarlılığı ve derin şiirselliğiyle dünya çapında tanındı, bilindi, saygı gördü, sevildi ve alkışlandı. Hocalığıyla nice gencin yolunu aydınlattı. Bu başarılarını harikulade üretkenliğiyle, sayısız plak kaydıyla taçlandırdı ve taçlandırmaya devam etmekte. 

AZMİN GÜCÜ

Geçen nisan ayında hiç beklenmedik bir anda afacan bir pıhtının azizliğine uğradı bu eşsiz piyanistimiz. Çalışmalarına bir süre ara vermek, konser ve turnelerini iptal etmek zorunda kaldı. Ancak anında başarılı bir müdahale sonrasında, sanatçı azmiyle, tüm engelleri yenmek üzere seferberlik ilan etmekten de geri kalmadı. Halen hem fizik tedavisi hem de piyano çalışmaları doludizgin sürmekte. 

Bu ülkenin aydınları ve müzikseverleri olarak çok değerli İdil Biret’e “geçmiş olsun” derken en kısa zamanda bu badireyi atlatacağından hiç kuşkumuz yok. 

Kasım ayında düzenlenecek “İdil Biret 80 Yaşında” programı daha sonra açıklanacak... Bilkent Üniversitesi’nde bir prova sırasında… 

MUHTEŞEM YİĞİT ARKADAŞIM 

Sevgili okurlar, İdil Biret, benim “arkadaşım” diyebilme şansını elde edebildiğim çok özel insanlardan biri. Rahatsızlığından sonra onu önceki gün evinde ziyaret ettiğimde içim rahatladı, içime sular serpildi, endişelerim azaldı. Azmin gücünü gördüm.

Onu, okumakta olduğu üç kitabın önünde buldum. Âdetidir, asla bir değil, hep birkaç kitabı birden okur. Tarihten tıbba, sosyolojiden felsefeye, biyografilerden romanlara, İngilizceden Fransızcaya, Türkçeden Almancaya, hiç fark etmez...

Her zamanki heyecanı ve coşkusuyla bana okumakta olduğu kitapları, eşi Şefik Yüksel ve hemşiresi Neriman Hanım’la çıktıkları yürüyüşleri, adı Vanya olan kedisinin serüvenlerini bir çırpıda anlatıverdi. Daha önce görmediğim resimleri gösterdi (ki ikisini buraya almadan edemedim). Sonra daha ciddi konulara geçtik.  

Kasım ayında İdil Biret’in 80. doğum günü kutlaması için Şefik Yüksel ve Murat Katoğlu’yla hazırlıklara girişip yukarıdaki yazıyı derledik. “Felç” ya da benzeri sevimsiz ve geride kalmış sözcükleri kullanmamaya özen gösterdik. Bu yazının başında özenle seçtiğim sıfatlara bundan böyle ben birkaç sözcük daha ekleyeceğim: O benim, “muhteşem”, “kahraman”, “korkusuz”, “yiğit” arkadaşım.  İdil Biret ve Şefik Yüksel evlendikleri yıl (1976) satranç mücadelesinde. Kim kazandı diye sordum. İkisi de güldü, sonucu öğrenemedim!

YELKENLER FORA

Moda’da İdil Biret’in denize bakan balkonundan, başka denizlere ulaşmak üzere yollara düşüyorum. Sizler bu yazıyı okuduğunuzda Denizli Kitap Fuarı’nda olacağım. Yarın ise ver elini Bodrum.

Bu yıl 33. kez yapılacak “Bodrum Cup” yelken yarışları, festival tadında! Bu işin kurucusu, onursal başkanı, bu olayı misyon edinmiş Erman Aras’ı bu yaz Bodrum’da, dinlemeye doyamamıştım. Bodrumlu kaptanların yelken açma korkusundan başlayıp yelken kulübünün kuruluşu, Yelkenli Okul Gemisi’nin serüvenine geçmiş, bu yılki yarışın yangın gören yerlere uzanacağını, yaraların sarılması için kullanılacağını öğrenmiştim. 

Yarın kampana çalış töreniyle başlayacak olan “33. Bodrum Cup”, Bodrum - Kissebükü - Çökertme etaplarından sonra 23 Ekim’de sona erecek. 

Peki, senin ne işin var orada diyenlere, yanıtı basın toplantısında yine Erman Aras vermiş oldu: “Biz 1989’da Bodrum Cup’a ilk başladığımızda ‘Bu sadece bir yarış olmayacak’ demiştik. Burada kültür var, sanat var, eğitim var!” 

Öyleyse ben de varım! Haydi, yelkenler fora!