Vay Benim Köse Sakalım!

Vay Benim Köse Sakalım!

06.10.2011 04:00
Güncellenme:
Takip Et:
\n

\n

Öyle hızlı, öyle hoyratça, hunharca, öyle acımasızca değişiyor ki yaşamımızın gündemi, savruluyorsunuz bir uçtan ötekine Sinirler geriliyor, geriliyor, geriliyor, gülümsemeyi unutuyorsunuz

\n

Değişiyor değil, de-ğiş-ti-ri-li-yor! Bunu yapan Başbakan olunca Haydaaaa Başbakana tapanlar sarılıyor kaleme ya da ekrana ve döktürüyorlarİşte nurtopu gibi bir sorunumuz daha çıktı: Alman vakıflarının CHPli belediyelere oradan da PKKye yardımı! Dünkü Cumhuriyette bu konudaki yorumları okudunuz, tekrarlamayacağım.

\n

İlk aklıma gelen (bu sayfanın okurları bilirler) parçası olduğum WINPEACE Türkiye Yunanistan Kadın Barış Girişimi hareketimiz oldu. Biz iki ülkenin ve Kıbrısın iki kesiminin gençlerini her yaz bir araya getirebildikse; okullarda barış eğitimini başlatabildikse, gazetecilere barış dili seminerleri verdirebildikse; iki ülkenin kırsal alanından kadınları emekte ve üretimde buluşturabildikse; şiddeti biraz olsun geriletip barış kültürünü yayabildikse Bunların birçoğunda Friedrich Ebert Vakfının İstanbul bürosundan yardım ve destek aldık. Buna karşılık bizden PKKye yardım etmemizi ya da ihaleye çıkan bir i halletmemizi istemedikleri gibi herhangi bir talepleri de olmadı! Ben destekleri için bugün huzurlarınızda Winpeace adına Friedrich Ebert Vakfına teşekkür ediyorum.

\n

Geleneksel Karagöz Hacivat oyunumuzda, delilsiz atana Vay benim köse sakalım! denir. Ben de dedim ama çok utandım! İçimde yaşadığımız çağ adına, ülke adına utandım.

\n

Sevgili Berna ve Ferhat

\n

Evet, mektuplarınızı okuya okuya, sizi yaza yaza, size artık böyle sesleniyorum. Öylesine yakınımsınız. Çocuklarım olabilirdiniz diye düşünüyorum

\n

Çocuklarım değilsiniz ama, mektuplarınızı masamın üzerinden eksik etmiyorum. İnci gibi yazılarınız Minicik harfler, çizgisiz kâğıda dümdüz tane tane dizilmiş küçük harfli sözcükler Çok okunaklı. Tıpkı hapishanelerden gelen öteki mektuplar gibi.

\n

Sağlık sorunlarıyla hapishanede boğuşan ve her haktan mahrum Yasemin Karadağın mektubu gibi Elime ulaşmayan mektubun belgesini yollayan Nektaiş Kahramanın mektubu gibi Diyeceğim. Her birini okuyorum, okuyoruz. Bir milyon kez yazsak da sağır kulakların duyacağı yok!

\n

Ferhat Tüzer ve Berna Yılmaz Bugün duruşmanız var. Parasız Eğitim İstiyoruz yazılı pankart açtığınız için gözaltına alındınız Daha doğrusu o sırada Başbakan oradaydı diye gözaltına alındınız. 19 aydır tutuklusunuz. 15 yıl gibi bir ceza almanız isteniyor Sizlerle aynı talepte bulunan Şilili Camilanın, bakanlarla oturup tartıştığını hep birlikte izledik medyadan Ama siz, Şilide değil Türkiyedesiniz, ileri demokraside! Şu birkaç satır, yalnız değilsiniz demek içindir

\n

Pervin Çakar’ın başarısı

\n

Sevgili okurlar, eğer gündem hunharca, acımasızca değiştirilmese, size bugün sadece Pervin Çakarın başarısından söz edecektim. Bu sayfanın okurları onu önceki yazılarımdan tanıyor. İtalyada yaşayan soprano Pervin Çakar İtalyada Sulmonada, 26 Eylül-2 Ekim 2011 tarihleri arasında gerçekleştirilen 28. Uluslararası Maria Caniglia Opera Yarışmasında birincilik ödülü aldı.

\n

Leyla Gencer ödüllü sopranomuz, başarılara bir yenisini eklerken, yarışmada aynı zamanda LOTTE LEHMANN Vakfının da En iyi Kadın Sesine verilen Özel Ödülünü de kazandı. New York merkezli bu vakfın ödülü ABD, Wintergreen Virginia Müzik Festivalinde iki konser olanağı veriyor ki, bu muhteşem bir olanak! Teresa Berganzanın başkanlığındaki jüri Cecilia Gasdia, June Anderson, Allan Smith, Luca Targetti gibi isimlerden oluşuyordu

\n

Heyecanını ve coşkusunu paylaşan Pervin Çakar, Teresa Berganzanın koşarak boynuma sarıldığı anı asla unutamayacağım...diyor.

\n

Ben de Pervini kucaklıyor, başarılarının sürmesini diliyorum. Gündemin karambolünde ve acımasızlığında yüreğimi ısıttığı için de ona teşekkür ediyorum.

\n\n

Yazarın Son Yazıları

Işığı hiç sönmeyecek

O, Nermin Abadan Unat. Neden mi ona minnet borcumuz var?

Devamını Oku
14.12.2025
Roman gibi

Sabiha Sertel (1895-1968) ve Zekeriya Sertel (1890-1980). Osmanlı’nın sonu, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş yıllarında duygu ve düşünce dünyamıza sonsuz katkılarda bulunmuş bu iki önemli ismi bu ülkede yaşayan herkesin, hele hele gazeteciliği meslek edinmiş her insanın çok yakından bilmesi gerekir.

Devamını Oku
11.12.2025
Aşkla ölüm arası

O kadar güzeldi ki tadı damağımda kalmıştı.

Devamını Oku
07.12.2025
Yok etmek/Yaratıcılık

Bir yanımda yaratıcılık, bir yanımda yok edicilik. İkisi de çekiştirip duruyor iki kolumdan.

Devamını Oku
04.12.2025
Tiyatro hazinemize yolculuk...

Duvardaki dev afişten fırlayıp kucaklaşacakmışız gibi bana bakan genç kadın, Suna Pekuysal.

Devamını Oku
30.11.2025
Hukuk bitti

Dünkü gazetemizde, “Korkma Biz Kadınız!” başlığını görmek çok hoşuma gitti.

Devamını Oku
27.11.2025
Çocuklar için...

Çocuklarımız için neler neler yapmayız ki...

Devamını Oku
23.11.2025
Grup Yorum’dan mektup var

Ülkemin hapishaneler coğrafyasından sık sık mektup gelir.

Devamını Oku
20.11.2025
BACH, Diyarbakır'da...

Neredeyse 30 yıldır Hakan Erdoğan Prodüksiyon “Bach İstanbul’da” başlığıyla klasik müzik konserleri düzenler.

Devamını Oku
16.11.2025
Oktay Ekinci kitabı

Oktay Ekinci... Bu isim Cumhuriyet okurlarının hiç ama hiç yabancısı değil.

Devamını Oku
13.11.2025
Paris’ten Diyarbakır’a

Paris ve sonbahar.

Devamını Oku
09.11.2025
Her daim muhalif

“Ve sonunda Joan Baez hastalığı yendi, sağlığına kavuştu!”

Devamını Oku
06.11.2025
Susmak onaylamaktır

“Hava kurşun gibi ağır/ Bağır bağır bağırıyorum/ Koşun. Kurşun eritmeye çağırıyorum...”

Devamını Oku
02.11.2025
Küllerden doğan ışık

Cumhuriyetin 102. yıldönümünü dün kutladık.

Devamını Oku
30.10.2025
Bodrum Cup: Kuşaktan kuşağa ileri!

Ege’nin ortasında bir sabah...

Devamını Oku
26.10.2025
Tiyatro sorgulamaktır

Daha 29. Uluslararası İstanbul Festivali başlamamıştı.

Devamını Oku
23.10.2025
Filler ve Karıncalar

Prag Tiyatro Festivali’nden ayağımın tozuyla dönüp tüm gördüklerimi sizinle paylaşmaya hazırlanıyordum ki sevgili arkadaşım Genco Erkal’ın sesi kulağımın dibinde bitiverdi: “Çekya’yı bırak önce Cihangir’e bak!”

Devamını Oku
19.10.2025
Prag’dan sevgiler

Sevgili okurlar Prag’dayım.

Devamını Oku
16.10.2025
Jandarmalı-jandarmasız günler

Sabah 6.30’da kapı tekmeleniyor. Jandarma içeri dalıyor.

Devamını Oku
12.10.2025
Tiyatro ve siyaset

Bu yazının başlığı “Afife Jale Ödül Töreni’nin düşündürdükleri” olacaktı.

Devamını Oku
09.10.2025
Celladına âşık olmak...

Olmayan suçlar... Yazılmayan iddianameler... Yazılıp uygulanmayan kararlar... Ve hukuk ile guguk arasında yaşamaya devam çabası... Tamam yakınmayı bırakıp sadede geliyorum.

Devamını Oku
05.10.2025
Travmalarla yaşamak...

Nasıl yaşamak bu! Kâh gökyüzünde kanat çırpıyoruz kâh en dipsiz kuyuların derinliğinde kayboluyoruz.

Devamını Oku
02.10.2025
Yaşar Kemal’e adanan bayram

26 Eylül’de Ankara’da 93. Dil Bayramı’nı kutladık. Dil Derneği ve Çankaya Belediyesi’nin ortaklaşa etkinliği Yaşar Kemal’e adanmıştı.

Devamını Oku
28.09.2025
Ellerinde Toprak

“Sömürü bir bütündür. Bütün insan değerlerinin sömürülmesiyle, doğa değerlerinin hoyratça sömürülmesi bir arada gidiyor. Türkiye toprakları yıkıma uğratılıyor, hopur ediliyor. Biz Türkiye üstünde mirasyedileriz. Yıkımımızdan Türkiye’nin hiçbir insanı ve doğa değeri kurtulamıyor.”

Devamını Oku
25.09.2025
‘Üç Ayaklı Kedi’ İstanbul’da

İstanbul dolu dizgin.

Devamını Oku
21.09.2025
Nice yıllara Hrant Dink

15 Eylül, arkadaşımız, yoldaşımız, omuzdaşımız, ülkemin en aydın, en dürüst, en yararlı, en barışçı insanlarından Hrant Dink’in yaş günüydü.

Devamını Oku
18.09.2025
Düşme var düşüş var

Bundan önceki yazım şöyle bitiyordu: “Yeryüzü muhteşemdi. Türkiye’nin asla uygarlıktan, yaratıcılıktan, aydınlıktan ve gelecekten vazgeçmeyeceğine dair umutlarımız tazeleniyordu.”

Devamını Oku
07.09.2025
Büyülü aydınlık bir gece

Elbe Nehri’nin kıyısında görkemli mi görkemli o yapı bir mucize gibi yükseliyor.

Devamını Oku
04.09.2025
Hapishane ve ödül: Vicdan ve haysiyet

Hafta içinde hapisteki iki çok değerli insanımıza yine uluslararası ödüller verildi.

Devamını Oku
31.08.2025
Paramparça ve umut

Bunalıyorsunuz, kahroluyorsunuz, her yerde haksızlık, hukuksuzluk, adaletsizlik diyorsunuz...

Devamını Oku
28.08.2025
Dünyanın sesleri İstanbul’daydı

Bu başlığı yazdım. İstanbul’da bir haftadır süren o muhteşem coşkuyu paylaşacağım diye düşünürken birden bir suçluluk duygusuna kapıldım.

Devamını Oku
24.08.2025
Edremit Kitap Fuarından...

Edremit Kitap Fuarı’ndayım...

Devamını Oku
21.08.2025
Diyanet suç işliyor!

Diyanet İşleri Başkanlığı suç işliyor.

Devamını Oku
17.08.2025
Tiyatro durakları...

Adaletten eğitime, sağlıktan beslenmeye, her şeyin sahtesine, zehirlisine mahkûm edildiğimiz, yalanlarla kuşatıldığımız şu günlerde kimi alanlarda hakikatle, sahici olanla karşılaşmak iyi geliyor insana.

Devamını Oku
14.08.2025
Bodrum’un markasına dönüşen bale festivali

Son yıllarda adeta Bodrum’un kültür markasına dönüşen Uluslararası Bodrum Bale Festivali’nden söz edeceğim.

Devamını Oku
10.08.2025
Algılamanın sınırsızlığı

20. ve 21. yüzyıl tiyatrosuna damgasını vuran dâhi Robert Wilson tedavi olmak istemeyerek New York Long Island’da kurmuş olduğu Watermill Eğitim ve Üretim Merkezi/okul/ müze/kültür merkezinde son ana dek çalışarak 31 Temmuz’da öldü.

Devamını Oku
07.08.2025
Türkiye’nin Aydınlık Yüzü / Belleğimizin Bekçisi: Metin Sözen

Metin Sözen: (24 Mayıs 1936, Harput, Elazığ-31 Temmuz 2025, İstanbul)...

Devamını Oku
03.08.2025
Herkes için sanat: Anadolu Sergileri

Yılın belki de en sıcak gününde deniz kıyılarını bırakıp Milas’ta kapalı bir mekânda bir sergi görmeye gideceğimi söyleseler pek inanmazdım.

Devamını Oku
31.07.2025
Bir dokunuşa bin ah!

“Ayakucumda deniz, kaynayarak yanan bir zümrüt, sonra mavi, sonra menekşe, ne var ki üzerine tuzla buz edilmiş milyonlarca ayna parçaları yağmış, alev alev yanıyor, çakıyor, çakıntıdan göz alıyor.”

Devamını Oku
27.07.2025
Tüm iyilerin Altan ağabeyi

Altan Öymen aramızdan ayrılıp sonsuzluğa göçerken bile hepimize bir ders verdi...

Devamını Oku
24.07.2025