Gericilik ve faşizm yükselirken susacak mısınız?

12 Ağustos 2022 Cuma

Her gün bir gün öncesinden daha gerici ve daha faşizan bir ülke olma yolunda hızla ilerliyor Türkiye. 

İktidar, ekonomi tepetaklak devrilen bir araba gibi savrulurken, içinde can korkusuyla feryat eden insanlara, “Dışarıda sağanak var, şükredin!” dercesine dünyada kriz olduğunu söylüyor.

Bu panik ortamında da kendi kurduğu tuzaklara düşüyor!

Recep Tayyip Erdoğan, 12 Haziran 2011’deki genel seçimden önce meydan meydan dolaşıp, “Malum Alevilik kültüründendir ya, kendisi de Alevidir ya” diyerek Kılıçdaroğlu’nu kitlelere yuhalatmıştı. Seçim propagandasını büyük ölçüde, yarattığı bu düşmanlık üzerinden yürütmüştü.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi başkanlığı döneminde Karacaahmet’te cemevi açma izni isteyen Alevileri kastederek “Cemevi cümbüş evi, ne izni!” ifadesini kullanmıştı.

2012’de bir televizyon programında, Karacaahmet Cemevi için “ucube” demiş, “Eğer biz Müslümansak bir Alevi olarak, o zaman Müslüman’ın ibadethanesi tek olması lazım” diyerek cemevinin ibadethane olarak kabul edilmesine karşı çıkmıştı. 

CEMEVİNDE UTANILACAK SKANDAL

Bunlar hiç olmamış gibi yine seçimin konuşulduğu bir dönemde, oy toplamak için sahaya çıktı. Hüseyin Gazi Cemevi’ndeki Muharrem ayı iftarına katılması, tam da böyle bir olay. Garip olan iftara katılması değil, geçmişte Aleviler ve cemevleri hakkında söylediği sözlerden sonra hiçbir rahatsızlık duymadan bunu yapması...

Üstelik Erdoğan’ın ziyareti öncesinde AKP’li belediyenin cemevinin düzenini değiştirmesi, skandala tüy dikti. Cumhurbaşkanlığı yetkililerinin isteği üzerine, Mustafa Kemal Atatürk, Hacı Bektaş Veli ve Hz. Ali’nin fotoğrafları başka duvara taşıtılarak Erdoğan’ın oturduğu yerin arkasına Arapça yazılar asıldı.

Aklınca sözde ayrım yapmadığını göstermek için cemevine gitti ama o inancın sembollerini kaldırıp kendi istediği sembolleri koydurdu. 

Alevi Vakıfları Federasyonu, söz konusu cemevini yöneten Hüseyin Gazi Kültür ve Sanat Vakfı yönetimi hakkında ihraç işlemlerini başlattı. Böylece, AKP’nin sürekli bölerek yönetme anlayışına bir örnek daha eklendi!

ZEYTİNLİ ROCK FESTİVALİ DE GERİCİLİĞE FEDA EDİLDİ

2005’ten bu yana Edremit’te yapılan festival bu yıl ilk kez Burhaniye’de yapılacaktı fakat  kaymakamlık, etkinliğe bir hafta kala, “kamu güvenliği ve sağlığı, toplumun huzuru, çevrenin korunması” gibi bahanelerle festivale izin vermedi.

Gençlerin bir araya gelip müzik dinleyerek eğlendiği, sanat etkinliklerinin yapıldığı bir festival daha gericilerin çabasıyla yasaklandı! Bu kararın ardından Müdafaa-i İslam Hareketi adlı derneğin Başkanı Erdem Özveren,“Bu isabetli kararından dolayı Burhaniye Kaymakamlığı’nı tebrik ederiz” diye tweet attı. 

Aynı dernek, bu yıl İstanbul’daki “Onur Haftası” etkinliklerine karşı “Aileni, Neslini ve Şehrini Koru, Sapkınlığa DUR de!” sloganıyla kampanya yürüttü ve yürüyüşün yapılacağı gün saat 14:53’te Taksim’de eylem çağrısı yaptı. Sonuçta Beyoğlu ve Kadıköy kaymakamlıkları Onur Haftası etkinliklerini yasakladı.

Gerici grupların yöntemi şu: Karşı oldukları bir etkinlik varsa, aynı gün ve aynı yerde eylem çağrısında bulunarak kaos çıkarmakla tehdit ediyorlar. Sosyal medyada günlerce bu tehdidi yayıyorlar. Devletin ilgili kurumları da, “kamu güvenliği ve huzurun korunması” gerekçesiyle etkinlikleri yasaklıyor. Plan böyle işliyor. 

Oysa kamu güvenliği ve huzuru için asıl tehdit, yaşam tarzlarına ya da inançlarına aykırı gördükleri her etkinliği hedef gösteren gericilerdir!

Gericilik ve faşizm yükselirken, kendi ülkelerinde festival düzenlemeleri bile engellenen gençler, yurtdışına gitmek için gün sayar hale getiriliyor. 

Kendisine aydın ya da sanatçı diyenler, ardı ardına festivaller yasaklanırken şimdi konuşmayacaksa ne zaman konuşacak?



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları