Eleştirel düşünce olmayınca?..

24 Eylül 2018 Pazartesi

Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi seçkin bir sanat eğitimi kurumudur. Kadıköy Acıbadem’de.
1997 yılından beri “kültürel psikoloji” dersi verdiğim bu kurumun karşısında bir okul yer alır: Anadolu Kız İmam Hatip Lisesi. Aynı kumaştan yapıldığı belli türbanla başlarını kapatmış kız öğrenciler, gözleri önlerinde sessizce okullarına girip çıkarlar.
Hep düşünürüm, kızlar imam olamaz. Bu okuldan “kız imamlar” çıkamayacağına göre neden bu okul açılmış?
Okulun açılma nedeni, kızların din eğitimi almalarıdır. İmam-hatip okulları artık meslek liseleri değil, ortaöğretimin dinselleştirilmesidir.
Amaç da bütün öğrencilerin din eğitimi almaları.
Bütün öğrenciler din eğitimi alsınlar da nasıl bir eğitim alsınlar?
Dinler tarihini mi öğrensinler?
Bir kültür olarak inanmanın önemini mi tartışsınlar?
Hiçbiri değil. Bu eğitimin amacı, Sünni İslamın itikat ve ibadetini öğrenmeleri ve benimsemeleridir.
Soru sormadan, tartışmadan, öğretilenden başka bir şey düşünmeden söylenene itaat etmek, söyleyene biat etmek, hiç itiraz etmeden kabul etmek, bu öğretinin temel kurallarıdır.
Öğrencilere öğretilen din eğitiminin amacı da temeli de budur.
Şimdi eğitimin her kademesine dayatılan bu öğreti ile çağımızın eğitim temelleri tam anlamıyla çelişmektedir.
Açıktır ki...

***

Açıktır ki, çağımızın eğitiminin temeli,
eleştirel düşünceye dayanmaktadır.
Nedir eleştirel düşünce eğitimi?
Söyleneni eleştirme, değerlendirme,
“acaba öyle mi” diye düşünme.
Söylenen, bilinen, aktarılan her şeyi sorma, sorgulama, başka seçenekler olup olmadığını araştırma.
“Acaba öyle midir, değil midir? Ne zaman bulunmuştur? Nedenleri nelerdir? Süreç nasıl gelişmiştir? Sonuca nasıl varılmıştır? Koşullar başka olsaydı sonuç nasıl değişirdi?”
Eleştirel düşünce bunları sorar, tartışır, sonuçtan emin olsa da sormayı, tartışmayı sürdürür.
Batı uygarlığı yüzyıllardır bu yolla gelişmiş, bu yolda çatışmış, bu yolla bilimsel bilgiyi sınamıştır.
Astronomi böyle gelişmiştir, astroloji ile çatışarak.
Tıp bilimi böyle gelişmiştir, uydurmalarla çatışarak.
Matematik, fizik, kimya böyle gelişmiştir.
Tarih, coğrafya, sosyoloji, psikoloji böyle gelişmiştir.
Ortaçağın dogmalarıyla çatışarak hümanist aydınlanma felsefesi böyle doğmuştur.
Ünlü “Ansiklopedi”, insan bilimlerinin başyapıtı böyle yazılmıştır.
Seçilmiş maddeleri ile “Ansiklopedi” Yapı Kredi Yayınları’ndan çıktı. Okumanızı ve okutmanızı öneririm.
İnsan aklını, zihinsel ambargolardan kurtarmanın tarihi çok aydınlatıcıdır.
Çağımızın aydınlık eğitimi de işte bu temelde, düşünsel blokajları aşarak, duygusal kaçışları görerek “eleştirel düşünce eğitimi”ne ulaşmıştır.
Çocukluk döneminin Montessori eğitimi, günümüzün Finlandiya modeli hep bu temele dayanır, “eleştirel düşünce eğitimi”.
Şimdi siz bir yandan bu eğitim modellerini bileceksiniz, öte yandan sorunun yasaklandığı, tartışmanın suçlandığı itaat eğitimini çocuklara dayatacaksınız.
Eğitimin temel sorunu bu çelişkidir.
Bu çelişkiyi çözüme bağlamadan, kalabalık sınıfları, sözleşmeli öğretmenliği, akıllı tahtayı, eğitimde yapay zekâyı tartışmak önemini yitirmektedir.
Çocuklarınızı ne için eğitiyorsunuz?
Eğitiminizin amacı nedir?
Önce bu soruyu yanıtlayın.
Önce bu soruyu yanıtlayın ki, yapacağınız eğitimin geçerliliği olsun.
Yoksa gündelik sorunlarla boğuşur durursunuz... 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Ben başkan olamazsam? 11 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları