İki tarafın da işi çok. Biri liderlikteki konumunun tesadüf olmadığını kanıtlayacak. Diğeri yaşadığı tüm şanssızlıklara (ve/ veya haksızlıklara) rağmen hâlâ bu yarışta varolduğunu... İşte bu sorumlulukların ağırlığıyla başlıyor karşılaşma. Galatasaray’ın oldukça iyi gözüken kadrosunda iki soru işareti var. Savunmanın göbeği ve gol fırsatlarını değerlendirmekte çok etkili olamayan forvet. Düdük çalınca iki konuda da G.Saray’ın zorlanacağı hemen anlaşılıyor. Zira karşısında ligin en oturmuş savunma hattını bulan G.Saray hücum hattı, bu kalabalık arasından geçip gol pozisyonu yaratmakta oldukça zorlanıyor. Kanatların yaptığı tempo, bu duvarlara çarpıp çabucak eriyor. Öte yandan kötü bir futbol değil oynadıkları. Başakşehir ise birçok açıdan avantajlı olmasının rahatlığını yansıtıyor sahaya. Onlarınki rakibi küçük gören, “ne de olsa liderim, puan farkını da açmışım” hissi veren bir futbol değil. Sadece panik yapmıyor, oyunu istedikleri gibi kurgulayabiliyor ve uzun süredir beraber oynayan bu oturmuş kadroyu işleyen bir makinenin çarkları gibi kullanıyorlar. Sonuç? Tüm G.Saray savunması hali hazırda yerlerindeyken onları hataya zorlayıp 18. dakikada hepsi seyrederken, dahası Serdar Aziz’in de istemsiz yardımıyla (!) İrfan’la golü buluyorlar…
G.Saray’ın bu dikkatli savunmayı geçip gole ulaşabilmesi için ya son derece yaratıcı bir yeteneği olması gerekiyor (ki bu yok) ya da rakibi onların yaptığı gibi hataya zorlaması. Bunu Ndiaye başarıyor. Kaleci onu durdurmak isterken penaltıya yol açıyor. Verilen vuruşu Eren, 30. dakikada gole çeviriyor. Bu öyle bir maç ki tıpkı “Rus ruleti”ndeki gibi fiziksel olduğu kadar psikolojik rekabet de var. İşte 2. yarıda ev sahibi, bu konuda daha üstün olduğunu girdiği bol ve net gol pozisyonuyla kanıtlıyor. G.Saray’ı bu ruhsal çekişmede dengede tutan isimse karşı karşıya bırakıldığı pozisyonları ustaca savuşturan Muslera ve onun soğukkanlılığı. Hakemin bitirmekte acele ettiği bu düelloda kurşun, iki taraf için de istenilen tam adresi bulamasa da G.Saray, istediği kadar büyük olmasa da bir avantaj sağlıyor.
Rus ruleti
Yazarın Son Yazıları
Galatasaray’ın, ilk düdükten son düdüğe; performansını düşürmeden yüksek tempolu, baskılı ve organize bir futbol sergilediği doğru.
Belki maç başlamadan önce, Galatasaray’ın Avrupa yorgunu olması ve birinci kalecinin sakat olması avantaj gibi gözükmüştür Antalyaspor teknik heyetine.
Galatasaray, maçın ilk 45’te, Samsunspor ligin büyüklerinden rahatça puan koparan, dişli takımlardan biri değilmiş, hatta hiç yokmuş gibi oynuyor.
İstanbul derbilerinden, heyecan, çekişme, güzel futbol beklemeyeli çok oldu... En fazla, “Olay çıkmasa bari” temennisinde bulunabiliyor insan. Maç en azından bu beklentiyi karşılıyor.
Eksik ve tuttuk…
Galatasaray için maç, klişe bir pembe dizi gibi başlıyor…
İki Galatasaray var, Kocelispor deplasmanında. İlk yarıda “Ne de olsa sınıf birincisiyim. Çalışmadan geçerim” rahatlığıyla çıkıyor sahaya. Çabalamıyor, konsantre olmuyor…
Tıpkı, arılar gibi, iki takım da vızır vızır...
Yorgun Galatasaray, önce vasat bir oyun sergilerken pozisyon yaratma işini tek kişiye; maçın en hırslısı Osimhen’e bırakıyor.
Galatasaray maça, yelkeni rüzgâr dolan bir cruiser gibi başlıyor, ilk on dakika böyle devam ediyor.
Milli maçlar sonrası yorgun ya da Şampiyonlar Ligi öncesi heyecanlı; Galatasaray, normaline göre durgun bir futbol oynuyor.
Yorgun Galatasaray ve rakibini iyi çalışmış bir Beşiktaş...
Sırasıyla Yunus (23), Icardi (45+1) ve Torreira’nın (65) golleri, istikrarlı bir baskının değil yakalanan fırsatlara eklenen kişisel becerilerin ürünü.
Heyecanlı ve tedirgin G.Saray maça bocalayarak başlıyor.
Olimpiyat Stadı’nın lanetinden midir, verilen aranın rehavetinden mi bilinmez...
Galatasaray, evinde konuk ettiği Çaykur Rizespor karşısında “dalgalı” bir futbol sergiliyor...
Galatasaray, geçen sene olduğu gibi bu yıl da “her maça bir kahraman” trendini sürdürüyor. Topla oynama oranının yüzde 70’e varması yanıltıcı olmasın.
4 dilimi var G.Saray-Karagümrük maçının.
Gaziantep ile Galatasaray’ın karşı karşıya geldiği sezonun ilk maçının açmazı şu:
Erden Timur, Galatasaray’da yeni bir görev üstlenmeyeceğini açıkladığında, tüm camia endişeyle beklemişti yeni sezonu: Bu futbolcuları kim motive edecek?
Galatasaray, yaşadığı ‘sevinçli telaş’la biraz bocalasa da 26’da Osimhen’in golüyle rahatlıyor.
Yolundan şaşmadı
Birlikte
Tam takım devam
Yürüyeduruyor
‘Çok’ ile ‘hiç yok’
Koltuğunda rahat
Kadıköy hatırası
3 puanın günahı
Taşikardisiz 3 puan
Uyuyan dev
Kim kurtuldu?
Langırt
Yokluğu yara
Mesele
Nasıl olacak?
Tutuk ama istikrarlı
Uyanış
Kilit son maça
Azı dişi!