Yenilgiye alışmamak...

21 Ocak 2019 Pazartesi

Uğur Mumcu ile beraber...
Sapanca’da geçen çocukluğumda horoz dövüşlerini izlerdik. Horozlar mağrur ve dövüşçü hayvanlardır. Israrla dövüşürler ve hiçbir zaman pes etmezler. Çoğunlukla berabere ayrılan horozlar hâlâ ısrar ederlerdi.
Nadiren yarışı bırakan horoz pes etmiş sayılırdı. Bu horoz artık bir daha dövüşmezdi. Buna çok şaşırırdım. Çünkü biz de sokak kavgalarında kimi zaman kazanır kimi zaman da yenilirdik. Ama yeniden kavgaya girmekte hiç çekinmezdik. (Bu kavgalardan evde söz etmek çok ayıp sayılırdı, bunu yapan da artık gruba giremezdi.)
Yenilen horozun artık hiç dövüşmemesine çok şaşardım. Ona “yılgın horoz” derdim. Bir kitabımda bu olayı yazmışımdır.
Bu olayı neden mi anlatıyorum?
Bu “yılgın horoz sendromu”nu bizim kesimin bazı insanlarında da görüyorum da ondan anlatıyorum.
Bizim kesim” derken, muhalif olan, seçimlerde muhalefete oy veren, iktidarı eleştiren kesimden söz ediyorum. Çoğunlukla laik, Cumhuriyetçi, uygarlıktan yana olan kesim.
Şimdi bu kesimde bir “kazanma umutsuzluğu” görüyorum. Klişeler şöyle:
Ne yapsan nafile, bunlar bırakmaz ki.
Halk eziyet çekse de bunlara oy vermekten vazgeçmez.
Gördük işte, kaç seçimdir şöyle böyle kazanıyorlar.
Şimdi artık açık açık her türlü hile yapılıyor.
Cumhuriyet gazetemizin manşetleri yeterli.
Adreslere yüklenmiş hayali seçmen listeleri. Olmayan katlara yazılmış yüzlerce uydurma seçmen. Seçim için hazırlanmış çeşitli hileler. Bu arada yasaları, hatta anayasayı hiçe saymalar.
Meclis Başkanı Binali Yıldırım’ın sözleri:
Seçim faaliyeti siyasi çalışma değildir.
Nedir peki?
İktidar kanadında pişkinlik, arsızlık, aldırmazlık.
Muhalefet saflarında alışkanlık, kayıtsızlık, yakınma.
Sonuç?
İşte “yılgın horoz sendromu” budur.
Peki, ne yapmalı? Öyle mi?
Ne mi yapılabilir? Hadi bakalım.

***

Önce, cambaza bakmaktan vazgeçeceksin. Her vatandaşın görevi, bulunduğu yerde, yaptığı işte yaşanan her yanlışı görmek, kabul etmemek, doğrusu için mücadele etmektir. İktidarın oyunlarına kapılıp gitmek, sinirlenip yakınmak çözüm değildir. Her vatandaş yaşanan her şeyden sorumluluk duyacaktır. Bunu harekete geçirmek büyük bir potansiyeli yaşam alanına sokmak demektir.
Muhalefete gelince;
Trump’a laf yetiştirmek senin vazifen değil, iktidarın başındaki Cumhurbaşkanı’nın ve hükümetin görevidir.
Çarşı pazardaki yangın, aracının, istifçinin marifeti değil, iktidarın yanlışlıklarının sonucudur. Tren kazasındaki hata, sinyalizasyon eksikliği değil, siyasal iktidarın ölümcül ihmalidir.
Cambaza bakmaktan vazgeç,
Sonuçlara gözünü dikip de iktidarın değirmenine su taşıma. Nedenlere bak. Bu nedenlerin hepsinde “siyasal iktidarın yaptıkları ve yapmadıkları var.
Hiçbir yanlışı unutma. Hiçbir suçu atlama. Hiçbir yolsuzluğun üstünün örtülmesine izin verme.
Eğer sen muhalefet örgütü isen, bütün örgütünle ayağa kalk.
Mırıldanma, sesini yükselt.
Mızıldanma, ağlaşma, sen haklısın, suçla, itham et. Ayağa kalk, ayakta konuş, ceketini ilikleme, başını kaldır.
Asla yenilgiyi kabullenme.
Asla. Asla, hileyi kabul etme. Asla.
Yenilgiyi asla içselleştirme.
Asla, sinsi bir kabullenmeyi içinde barındırma. Duralama, gerileme, geri çekilme.
Yenilmeye alışma. Yeneceksin. Kazanacaksın. Hakkın olanı alacaksın.
Yalancıya teslim olma. Sahteciye aman verme. Cebine giren eli tut, bileğini bük, kolundan tutup yere vur.
Kazanmak senin hakkındır.
Mücadeleni böyle yapacaksın.
Haklı öfkenle, bütün gücünle.
O zaman dostum, galibiyet senindir.
Hak edilmiş bir galibiyet olacaktır...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Ben başkan olamazsam? 11 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları