Kullan At Bitti, Yeni İttifak Dönemi

25 Aralık 2014 Perşembe

İlk kuruluş aşamasındaki müttefikleri: ABD, çeşitli cemaatler, neredeyse tüm İslamcı/ muhafazakâr liderler (Mesela Prof. Nevzat Yalçıntaş...)
İlk genişleme halkası: 2002 seçimini kazandıktan sonra eklenen halka: Liberaller ve solcu eskileri... Mehmet/Ahmet Altan’lar,
H. Cemal’ler + Cengiz Çandar familyaları... Birikimciler, Murat Belge’ler... Barlas vb. gibi her iktidarın şakşakçıları... Avrupa Birliği... Gülen Cemaati... Tabii ki Merkez Medya, Hürriyet ve çoğu yazarı gibi... RTE bu dönemde sözde “özgürlükçü” görünüşüyle, hemen herkesi yanına çekti. Oysa demokrasiyi kendisini hedefe götürecek bir trene benzetiyordu hâlâ... Ona “değiştim” dedirtmeye çalıştılar, başaramadılar, elde ettikleri tek sonuç: “Geliştim” oldu! Hiçbiri aymadı!
2007 genişlemesi: Cumhurbaşkanlığı ve genel seçimler süreci: Cumhuriyet “Tehlikenin farkında mısınız” kampanyası yürütmesine rağmen, bu kampanya ve Türkiye’yi saran Cumhuriyet mitingleri “darbecilerin sesleri” olarak damgalandı... 2007-2011 süreci RTE’nin en büyük desteği sağladığı, liberalleri ve solcu eskisi gibileri tepe tepe kullandığı, beslediği, partisinde, Meclis’te ve medyasında yer verdiği dönem oldu.
2007 seçimlerindeki rüzgârla ve büyük destekle, önce Ergenekon tezgâhlandı, ama sonra kullanışlı aptalların büyük desteğiyle 2010 Anayasa Referandumu geçirildi, sonra da Balyoz ve Odatv tezgâhları yürürlüğe kondu... Hep bu en geniş ittifakla... Tabii 2007 seçim sürecinde anlaşmalarla ve vaatlerle DYP+Anavatan ittifakı da başarıyla mezara gömüldü ve yüzde 5 kadar oy AKP’ye transfer edildi...
Kimler AKP/RTE balonuna binmedi ki?.. Hukukçular mesela, Ergun Özbudun’lar... Zafer Üskül’ler... Serap Yazıcı’lar... Toprak’lar falan... Herhalde bu ülkede olabilecek en geniş iktidar almaşığı...

Ağırlıklar bir bir atılmaya başlanıyor
RTE, en geniş ittifak-genişleme politikasının sonuna gelmişti. Ittifaklara, destekçilerine ihtiyaç kalmamıştı. Çünkü onlar sayesinde yükselebileceği en yüksek noktadaydı... Yelkenleri rüzgârlanmıştı iyice... Yanına aldığı tüm müttefiklerini safra olarak görmeye başladı.
İlk atılanlar ve ayrılanlar: İlk dönem beraber yürüdüğü kendi Yenilikçi hareketindeki arkadaşları “demokrat” arkadaşları / müttefikleri oldu... RTE’nin politikası ve kişiliği, ilk önce beraber yola çıktıkları arkadaşlarının başını yemeye başladı... Mesela Abdüllatif Şener, 2007’de yolunu ayırmak zorunda kaldı. Kuruculardan Ertuğrul Yalçınbayır 2010’da “yiyicilik, yobazlık, yalakalık” arttığı gerekçesiyle ayrıldı. Daha çok isim var... RTE’ye biat etmeyenlerin hepsine güle güle...
Safra” görülen kullanışlılar: 2011 seçimlerinden sonra RTE bir kısım liberal ve solcu eskisine yol vermeye başladı. M.Altan başyazar yapıldığı Star’ın kapısına kondu. “Hasan Abi”si Cemal’i, Milliyet’ten attırdı... RTE, hiçbirini takmamaya başladı. Kullanma süreleri bitmişti.
Cemaatin ipi çekildi: Cemaat en büyük müttefiki ama aynı zamanda da rakibi idi. 2011’den itibaren, hızlıca Cemaat dışlanmaya başladı. Artık onlara da ihtiyacı kalmamıştı, üstelik kendisini devirmeye soyunmuştu.
Ortak operasyon gazetesi Taraf parçalandı: Gülen-RTE çatışması keskinleşince Taraf esas sahibinin yanına geçti. Bir kısmı RTE’nin tam yanına geçti ve adamı oldular,
O. Çalışlar gibi... Bir kısmı ortalıkta kaldı ve Cemaat ile işbirliğine gitti. Haykolar gibi keskin RTE taraftarları, bu kez keskin ve gözde RTE düşmanı kesildiler.
Tren son istasyonunda mı: RTE, Türkiye’yi adım adım dönüştürme, Cumhuriyetin kuruculuğunu, laikliği tamamen ortadan kaldırmaya, dinci/İslami gençlik yetiştirme tarihi misyonunu gerçekleştirecek adımlarına hız verdi. Anayasayı özde askıya almaya, anayasanın özerkliğini ve bağımsızlığını öngördüğü bütün ilkeleri çiğnemeye girişti... Medya özgürlüğü hava cıva oldu.
Son darbesi: Evet Gül’ü tasfiye etmesi oldu... AKP içinde kendisine en büyük rakipti...
Dış ittifaklar: Sandıkta zirveyi görünce, “beni kimse yıkamaz” düşüncesiyle, 2011 döneminden sonraki “trenin son istasyonundaki” hızlı dönüştürme projeleri ve bir “bölge-dünya lideri” hırsıyla, dış müttefiklerine de ihtiyacı kalmadı. ABD ve AB ile papaz durumu… Biliyorum, liste çok eksik, ama ben ana hatları vermeye çalıştım.

Yiğit Bulut ve ordu ile yeni süreç
Yeni ittifaklar: Bugünkü tek ve yalnız başına durumu, bazı yeni ittifakları zorunlu olarak gündeme getiriyor. Bu süreç eski / yeni nitelikte ulusalcı Yiğit Bulut’u başdanışman yapmakla başladı. İkinci adımı, ordu iledir. Bu, “Orduya kumpas kuruldu” ile başladı. Ordunun siyasi ve fiziki tasfiyesinde büyük hizmetleri olan Cemaati dışlaması ile ordunun geri kalanına sahip çıkıyor.
Subaylara izinsiz soruşturma açılmasını önleyen yasa tasarısı ve yüzde 20 zammın gündeme gelmesi, bu ittifakı sağlamlaştırma girişimidir. RTE, girdiği bu “yalnız” yolda, ordunun kendisine tehlike olarak ortaya çıkabileceğini düşünmektedir. Bunları, böyle bir tehlikeyi bertaraf etmeye yönelik önlemler olarak görmekte yarar var... Peki “ülke birliği”? Bu ittifakın, Kürtleri de korkutan tarafını şimdilik kaydetmekle yetineyim...
----------------------------------------------
Okur notu: Ben de AKP’nin iktidarı hiçbir şekilde bırakmayacağını düşünüyorum. AKP bir patron şirketidir ve şirketlerin ana gayesi kâr etmektir. İktidardan ayrıldığı takdirde kâr edemeyecek, şirket tasfiye olacak ve etrafında tek yandaşı kalmayacak, kendisi için de yargılama ve hesap dönemi başlayacak. Bu nedenle emri hak vaki oluncaya kadar, ne pahasına olursa olsun, RTE iktidarda kalmak zorundadır. (Cenk Yalçıner)
 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları