Yemin...

23 Kasım 2015 Pazartesi

Yemin, bir konuda verilen söze bir kutsal sembolü tanık göstermektir.
Bu anlamda kişinin kendi verdiği sözü güçlendirmesidir.
Tıp doktorları Hipokrat andıyla mesleğe başlar.
Milletvekilleri görevlerine yemin ederek başlarlar.
Cumhurbaşkanı görevine başlamadan yemin eder.
Ancak bu yeminlerin artık sıkıntılı olduğunu görmek gerekiyor.
HDP milletvekili Leyla Zana yemin ederken “Türk milleti” yerine “Türkiye milleti” dedi. Oturuma başkanlık eden Deniz Baykal bu andı geçerli saymadı. Haklıdır.
Tam metinde geçen sözcük aynen okunmalıdır.
Leyla Zana temsil ettiği Kürtler adına orada olduğunu anlatmak için bu sözü bilerek kullandı. Doğru bulmam ama saygı duyarım.
Ama aklıma takılan başka şeyler de var, onları ne yapalım?
Örneğin, bu yemin metinlerine bakalım, neler var?
“Vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğü” var.
Vatanın bölünmez bütünlüğü.
“Çözüm süreci” diye yapılan çalışmaları nereye koyalım şimdi?
“Kürdistan” dendi, eyalet sistemi dendi, özerklik dendi, yerel yönetimlere özgürlük dendi. Gizli görüşmeler yapıldı. Apo ile görüşüldü. Yalanlandı, suçlamalar yapıldı, arkasından hepsinin doğru olduğu anlaşıldı.
“Vatanın bölünmez bütünlüğü” ne oldu?
Ya bu yeminden bu ifadeyi çıkaralım ya da bu yemini toptan kaldıralım.
Hadi bunu yaladık yuttuk diyelim.

Çarpılırsınız
Bitmiyor ki? Arkadan “hukukun üstünlüğü” diye bir ifade geliyor.
Hukukun üstünlüğü mü?
Ne demekmiş o?
Yani, hukuk her şeyden üstün demek mi oluyor?
Prof. Burhan Kuzu bu ifade üstüne yemin ediyor.
Ben merak ediyorum, üstat bu konuda ne düşünüyor, ne diyor?
Hukukun üstünlüğü mü?
Bir de yemin mi ediyorsunuz?
İktidar hukuka karışmıyor. Adalet bakanı hiç müdahale etmiyor.
Cemaat, savcılarıyla, yargıçlarıyla kararlar verdi. İktidar gördü, bildi, ortak oldu.
Başbakan o zaman savcı oldu, arka çıktı. Kararlar verildi. İnsanlar yıllarca hapis yattı. Ölenler oldu. Canına kıyanlar oldu.
“Hukukun üstünlüğü”ne yemin mi edilmişti?
Vazgeçin bu yeminden.
Korkarım, çarpılırsınız.
Daha da bitmiyor ki? Arkası geliyor.
Bakın daha neler var?

***

“Demokratik ve laik Cumhuriyet” üzerine yemin ediyorum.
Buyrun şimdi. Demokratik hadi neyse, sandığa götür oy attır, olsun bitsin ama “laik Cumhuriyet” de neyin nesi?
Ne demekmiş “laik?” Tövbe tövbe dinsiz demeye gelmiyor mu?
Canım gizli açık yıllardır bunu söyleyenler nasıl oluyor da bu söz üzerine yemin ediyorlar? Zulüm bu zulüm. Kaldırın bu yemini, olsun bitsin.
Ama bitmiyor işte.
Arkadan ne geliyor peki?
Bakın, arkadan gelene bakın da şaşıp kalın.
“Atatürk ilke ve inkılaplarına.....” sahip çıkacaklarına yemin ediyorlar.
Namus ve şerefleri üzerine yemin ediyorlar.
Milletvekilleri yemin ediyor.
Cumhurbaşkanı yemin ediyor.
Görevlerine bu yeminle başlıyorlar.
“İki ayyaş” demişlerdi, yoksa dememişler miydi?
“Dinsizler, imansızlar” diyenler vardı, belki gene de vardır.
“Atatürk’ün koyduğu ilke ve inkılaplar” üzerine yemin mi ediliyor?

Nasıl geçerli olur?
Şimdi bu yemin gerçekten yapılmış mı oluyor?
Leyla Zana’nın yemini geçerli değil, tamam.
Bu yeminler nasıl geçerli oluyor?
Dinleyenlerin ne düşündüğünü gerçekten merak ediyorum.
Oturum başkanı Deniz Baykal mesela ne düşünüyor?
Onun gözünün önünde yemin edilirken elbette dinliyor.
Ne düşünüyor mesela?
Öteki milletvekilleri?
Yemin edenler. Dinleyenler. Sırasını savanlar.
İçtenlikle ant içenler. Sıkıntıyla okuyup geçenler.
İyisi mi?

***

İyisi şudur:
Bu yemini kaldırın. İnsanlar inanmadıkları şeyler üzerine zoraki yemin etmesinler.
Bu yemini kaldırın.
Yalan yere yemin etme sıkıntısını kaldırın.

Yemini biz edelim
Vekillerin yemini yerine biz asiller kendi yeminimizi edelim.
Her gün kendi yeminimizi edelim.
Vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğüne yemin edelim.
Uygarlık yolunda yürüyeceğimize yemin edelim.
Atatürk’ün yolunda yürüyeceğimize yemin edelim.
Laik cumhuriyet için yemin edelim.
Adaleti üstün kılacağımıza yemin edelim.
İnsan haklarına, insanların eşit hakları için çalışacağımıza yemin edelim.
Ki namustan ve şereften söz edebilelim...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Istakozun intikamı! 22 Nisan 2024
Özeleştiri?... 8 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları