Aile İçi Evlilik!

27 Haziran 2017 Salı

Hafta içinde akşamüzerleri TRT Haber kanalında “sağlık sorunları” konusunda önemli bir yayın yapılıyor. Programa katılan tıp adamları, kendi uzmanlık alanlarına giren sağlık sorunları konusunda izleyicileri aydınlatıyorlar.
Geçen hafta sonuna doğru Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden Prof. Dr. Aydın Dalgıç da uzmanlığı ile bağlantılı konuda konuşurken bir ara şöyle dedi:
“Biliyorsunuz akşamları TV kanallarında din adamları konuşuyorlar. Önceki akşam, bu din adamlarından birine bir izleyici ‘Amcamın oğlu ile evlenebilir miyim’ diye sordu. Din adamının yanıtı ise ‘Elbette evlenebilirsin! Ben de teyzemin kızıyla evlendim!’ Şaşırdım kaldım!”
Prof. Dr. Dalgıç, daha sonra aile evliliklerinden sağlık sorunlu çocukların doğacağına dikkati çekti, izleyicileri bu konuda uyardı… Bu konuda uzman olan Hacettepe Üniversitesi “Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı”ndan Prof. Dr. Ayşegül Tokatlı’nın bilgisine başvurdum.
Prof. Dr. Tokatlı “aile içi evlilikten doğan çocuklarda görülen hastalığın adının ‘fenilketonüri’ olduğunu söyledikten sonra özetle şu bilgiyi verdi:
“Fenilketonüri kalıtsal bir metabolik (canlılarda enerjiyi sağlayan kimyasal değişimler) hastalıktır. Bu hastalıkla doğan çocuklar proteinli gıdalarda bulunan ‘fenilalanin’ adlı bir ‘amino asidi metabolize’ edemezler, sonuçta kanda ve diğer vücut sıvılarında artmış olan fenilalanin ve onun artıkları çocuğun gelişmekte olan beynine zarar verir ve çocuğun ileri derecede zekâ özürlü olmasına, sinir sistemini ilgilendiren daha birçok belirtilerin ortaya çıkmasına neden olur.
Hayatın ilk birkaç ayı içerisinde fenilketonüri hastalıklı bebekleri, sağlıklı bebeklerden ayıran özellikler fark edilemez. Tedavi edilmeyen fenilketonürili çocuklarda 5-6. aylardan sonra zekâdaki gerileme belirgin hale gelir. Akranlarından farklı olarak oturma, yürüme ve konuşma gibi becerileri kazanamazlar. Beyin gelişimleri normal olmadığından başları da küçük kalır.”
Prof. Dr. Tokatlı, bu hastalıkla ilgili şu kıyaslamayı yaptı:
“Fenilketonüri Amerika’da ve birçok Avrupa ülkesinde her 30 bin yenidoğanda bir görülmesine karşın, ülkemizde 6 bin 500 yenidoğanda bir görülmektedir. Türkiye fenilketonüri hastalığının en sık görüldüğü bir ülkedir! Her yıl ülkemizde yaklaşık 200 çocuğun bu hastalık ile doğacağı hesaplanmaktadır.
Her 25 kişiden birinin hastalığı taşıyor olması ve ülkemizde akraba evliliklerinin yüksek oranda yapılması, hastalığın sık görülmesine neden olmaktadır. Türkiye’de her 100 kişiden 4’ü bu hastalık açısından taşıyıcı durumundadır.”
“Fenilketonüri, erken teşhis edildiğinde tedavi edilebilen bir hastalık olduğunu” da söyleyen Prof. Dr. Tokatlı şu bilgiyi verdi:
“Fenilketonüri hastalığı ile doğan bebeğin, beyni etkilenmeden, erken olarak tanımlanması çok önemlidir. Bu amaçla geliştirilmiş her yenidoğan çocuğa uygulanabilecek pratik, ekonomik bir deney vardır.
Hayatın ilk günlerinde bebek ideal olarak 48 - 72 saat beslendikten sonra özel bir filtre kâğıdına alınan bir damla kan teşhis için yeterlidir. Sağlık Bakanlığı’nın ‘Yenidoğan Tarama Programı’ içinde fenilketonüri hastalığı da aranmaktadır.”
“Türkiye’de Nüfus ve Sağlık Araştırması (TNSA)verilerine göre ülkemizdeki akraba evliliğinin sıklığı, yörelerimize göre yüzde oranları ekteki çizelgede görülüyor.
Akraba evliliklerinden kaynaklanan ve çocukta zekâ geriliğine yol açan fenilketonüri hastalığını ilk olarak Norveçli doktor Asbjörn Fölling tanımlamış. Her yıl 1 Haziran, dünyada olduğu gibi ülkemizde de “Ulusal Fenilketonüri Günü” kabul edilmiştir. Yarın (28 Haziran) “Avrupa Fenilketonüri Günü”dür.
Ülkemizde fenilketonürili hastalara yardım amaçlı “Fenilketonürili Çocukları Tarama ve Koruma Derneği” ile “Fenilketonüri ve diğer Kalıtsal Metabolik Hastalıklı Çocuklar Vakfı (METVAK)” adlı sivil toplum örgütleri bulunuyor.
Bir din adamı televizyonda Türk halkına akraba evliliğini önererek bu tür hasta çocukların doğmalarının da yolunu açmış olmuyor mu? Bu din adamına dua yerine, beddua edilmez mi?  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları