Kılıçdaroğlu yürüyüşü

29 Haziran 2017 Perşembe

Kılıçdaroğlu’nun Adalet Yürüyüşü’nde, AKP’nin kalesi sayılan bölgelerden, bayram tatili güçlü kalabalıkların desteğinin ardından, sıcak patlamasının yaşandığı günde, gece yaşanan tezek atılması sonrasında, motivasyon, morallerin biraz düşmüş olması beklenir değil mi? İnanmayacaksınız ama bana büyük madenci direnişi anılarımı anımsatan bir rüzgâr estiriyor. Şaka yapmıyorum, Mao’nun çok farklı nitelikli yürüyüşünü saymazsak, dünyanın en uzun süreli, en yüksek kitle, yüz binler katılımlı grevle birlikte direnişinin Özalizmin kırılmasını getiren eyleminden, söylem, gündem farklı insan davranışları var. Çöl sıcağı bastırdı ya.. Yıllardır toplumsal etkinliklerin içinden iyi tanıdığımı düşündüğüm milletvekillerini zor çıkarıyorum. Adalet şapkalarına yeni uyarlamalarla enseden havlular oturtmakla kalmamışlar. Saçlar sakallar karışmış.

Dayanışma, işbölümü

Zonguldak madencileri, kadınları gibi mola yerlerinde ayaklarda toplanmış suyu iğneyle delmeyi, antibakteriyel ürünlerle temizlemeyi öğrenmişler. Dayanışmanın, iş bölümünün, paylaşmanın yeni boyutlarını. Bir de tek tabanca Kılıçdaroğlu’nun yükünü hafifletme öncelikleri olmuş. Kılıçdaroğlu kameralara yansıdığı kadar sakin, direngen, sonuçta dinlenme aralarında da hiç boş kalamıyor. Mola yerine tezek bırakılmasına tepki veren komşu evin bastonlu gelin görümcesi, yürüyüş kortejinden bayağı bir kalabalığa ayran, zeytinyalı dolma ikramından sonra yüzünü görmek istediklerinde, bir sürü görüşmenin, söyleşinin arasına sıkıştırılmışlar. Unutmadan 12 bin üyeli Ankara’daki Düzce Derneği’nden gelen özür mesajı da atlanmıyor. Farklı toplumsal kesimlerin sorunları ile birlikte katılımlarına kapılar açılıyor. Biz yürürken yine gözleri ışık saçan bir kız çocuğu Kılıçdaroğlu’nun kollamasında, korteje adalet arayışı çerçevesinde söylenen sloganları attırdı. Üniversitesinden atılmış, KESK kadın örgütlenmesi içinde çalışmış eğitim görevlisi işe iade hakkı için eyleme destek verdiğini, yürüyüşün adalet, hak arayanlara moral kaynağı olduğunu söyleyip teşekkür etti.

Eylemle hak aramanın dinamiği

Kılıçdaroğlu ile yabancı gazetecilerden sonra, basın özgürlüğü, adalet arayışından yola çıkılan eylemin dünün tarihi ile açtığı ufuktan yola çıkarak değerlendirme beklentilerime gelen yanıtlarda, eylemin etkisini gözlemlemek anlamlı. 14 günün yaşanmışlıkları, olumlu, olumsuz katkılarla beslenmiş, daha bir netleşmiş açılımlar var.. Bütününe yerimiz elvermeyeceği için altı çizilmesi öncelikli görüş, kararlılık pekişmesi anlamındakilere öncelik vermeliyim.. “15 Temmuz kullanılarak dayatılan 20 Temmuz sivil darbesi ile ülkemiz tarihinde ilk kez ikili sivil darbe süreçleri yaşanıyor. 20 Temmuz darbesinden sonra parlamento tümüyle devre dışı bırakıldı. Cumhurbaşkanı artık AKP genel başkanı.

Geçerli anayasal parlamenter düzene göre Cumhurbaşkanlığı koltuğu boş kaldı. Tarafsızlığı yok. İktidar icraatlarında hükümet yerine yüzde doksanında son kararı veriyor. Yargıda yüzde yüz müdahalesi var. Hükümet, bakanlar kurulu var ama, karar verici güçleri yok. Parlamento çalıştırılmıyor. Parlamentoda siyaset yapma alanımız ne kadar daraltılırsa, siyaseti o kadar parlamento dışına çıkarmak zorunda kalacağız. Ana muhalefet partisi olarak anayasal haklarımızı, evrensel haklar doğrultusunda, adaleti, hukuk devleti düzeni işleyişini savunmak, herkes için istemek noktasında, sorumluluğundayız. Parlamentonun çalıştırılmaması yolunda tablo gün geçtikçe kararıyor. İyileştirilmeler düşünülmüyor..” Kılıçdaroğlu, hukuk devleti düzeni, demokrasinin işleyişinde, odağındaki basın özgürlüğünün katledilişi adaletin yok edilmesi gerçeğinden yola çıktıkları eylemde, gelinen noktadaki gelişmeleri değerlendirirken, tepkiler, eleştiriler baskılarla yönlendirilmeye kulak asmayacaklarının bir kez daha altını çizerken, eylemin toplumun demokrasi istemini, gücünü açığa çıkarmada işlev, moral güç kaynağı etkisi yaptığı sonucuna varıyor. Referandum sürecinden çıkardıkları toplumun yarısından fazlasındaki güçlü demokrasi isteminin üzerine, çok daha yüksek oranlara ulaşan bir adalet, özgürlükler, demokrasi arayışına tanıklık etmekte olduklarını, sorumluluklarının arttığını söylüyor...

Umut oldu

 Adalet Yürüyüşü’ne katılan gazetemiz yazarı Şükran Soner, “Bu yürüyüş bir umut oldu. Her şey basın özgürlüğünden başlıyor. Demokrasi kavgası ve adalet algısının savaşımı basın özgürlüğünün içinden çıkıyor. Önce basın özgürlüğü kayboluyor ve arkadan sonuçları geliyor. Askeri darbelerin sıkı yönetim yasaklarından daha vahim bir dönem yaşıyoruz. Yandaş basında ne kadar arkadaşımızın işten atıldığını görmüyoruz. Çalışandan çok işsiz var. Olayları sunulduğu gibi algılıyoruz. O nedenle adaleti de katletmek kolaylaşıyor” dedi.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Bugün 23 Nisan... 23 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları