AB’ye uyarı: Türkiye iktidar partisinden ibaret değil..

08 Temmuz 2017 Cumartesi

Avrupa Parlamentosu’nun, Başkanlık rejimine geçiş için gündeme sokulmuş, tek adam üzerinden, tek parti, tek devlet, tek yargı gücüne kapı açan anayasa değişikliğinin, AB değerlerine aykırılığı nedeniyle, Türkiye ile üyelik müzakerelerinin askıya alınması çağrısı yapılan kararı ile Türkiye-AB ilişkileri yepyeni bir dönemeç noktasında..
Erdoğan liderliğinin aynı AP oylamasıyla, sol siyasetler ağırlıklı destekle, üyelik müzakerelerine kapı açılmasındaki zafer şenlikleri, havai fişekli karşılama gösterileri belleklerde. Şimdi AB’nin sağ partilerinin de çok yüksek katılımıyla, çok hızlı, çok net, çok yüksek oyla gelen, üyelik müzakerelerinin askıya alınması çağrısının bağlayıcı olamayacağı tezleri olsa olsa iç kamuoyunu yatıştırmaya, uyutmaya yarayabilir.
Saray kaynaklı, AKP’nin Bahçeli destekli, her sürecinin hukuka, anayasal düzene aykırılığı tartışılan Meclis’ten geçirilme, referandum oylaması süreçlerindeki hukuksuzluklar üzerine, dünyada bir benzeri olmayan sivil diktatoryal tek adam rejimini getirebilecek içeriğine yönelik eleştiriler çok yalın. AP kararında açıkça Erdoğan’ın iki yıl içinde seçim yapması gerektiği vurgulaması yapılıyor. Ya dünyada bir benzeri olmayan tek adam rejiminde diretilip sonuçlarına katlanılacak ya da Türkiye’nin demokratik reform yolunda yürümesine yönelik anayasal değişikliklerin yapılması yolunun açılması sağlanacak.

***

Erdoğan liderliğinin ülke kamuoyuna yönelik, sandık, seçim, referandum, içişlerine karışma algıları üzerinden söylemlerle değiştirilebilecek bir durum yok. Daha bir düşündürücü olanı, AB-Türkiye ilişkilerine yönelik satır aralarıyla gelen yeni öneriler..
AB’nin değerlerine uymayan, liberal demokrasi, hukuk devleti düzenleri, rejimlerine, demokratik ilkelere, laikliğe aykırı sivil otoriterleşmenin anayasal düzenin seçilmesi halinde Türkiye ile AB ülkeleri arasında çok uzun bir tarihi geçmişe dayalı, güçlü ekonomik, siyasal, sosyal bağların koparılması gerekmiyor. Türkiye için çok güçlü bu bağlar üzerinden ikili özel yeni bir gümrük birliği anlaşması için masaya oturulması önerisi geliyor.
AB’nin bu yolla Türkiye’nin farklı rejimler, değerler üzerinden kurmuş olduğu ikili ticari ilişkilerinden de, AB’nin başka ekonomik bağlarından da zincirleme yararlanılacak.

***

AB siyasilerini, öncelikle sağ siyasi liderliklerini, kendi seçimleri, siyasetlerinde de çok rahatlatacak ticaret ortaklığında hangi aşamalara gelindiğini öngörebilmek zor. Erdoğan liderliğinin siyaseten AB değerlerinden, liberal demokrasinin olmazsa olmaz laik, hukuk devleti düzeni, bağımsız yargı, adalet kriterlerinden vazgeçtiğini ilan edecek hali yok.
Dün “Adalet” Yürüyüşü’nde, İstanbul sınırında beyaz güvercin uçuran Kılıçdaroğlu’nun AP kararına ilişkin uyarı ve eleştirisinin anlamını daha bir iyi kavramamız için çok anlamlı ve önemli.. Kılıçdaroğlu, Erdoğan’ın 15 Temmuz FETÖ’cü darbesinin vahameti, dış odaklı destekleri bir yana, Erdoğan’ın sivil halka çağrısı, sivil halkla birlikte Meclis’te tüm muhalefet partileri içinde, demokratik güçlerin direnişleri, Yenikapı ruhunun öneminin anlamının altını çizdikten sonra..
Ankara’dan İstanbul’a “adalet” arayışı yürüyüşünde, ana muhalefet partisi liderliği sorumluluğunun çok ötesinde, laik Cumhuriyet, parlamenter rejim, hukuk devleti, demokrasi arayışlarının odağında, basın, düşünce özgürlüğü adil yargılama haklarından yola çıkarak.. 15 Temmuz üzerinden, 20 Temmuz otoriterleşmesi, sivil darbe sürecine geçişin, KHK’lerin hukuka, amacına aykırı kullanılması ile yaşananları anlatma süreçlerinde..
Dünyada bir örneği yaşanmamış, hayırcılar cephesinin çok ötesinde her yaştan, her renkten, kimlikten mağdurların, “adalet” arayışlarına umut olan, doğrudan çok zorlu koşullarda yüz binleri arkasından yürüten eyleminde, AP kararını eleştirirken, çok kısa, bir o kadar anlamlı bir cümle kuruyor, “Türkiye iktidar partisinden ibaret değil” hatırlatmasını yapıyor.
Kılıçdaroğlu’nun “adalet” arayışı çığlığı, ülkemizdeki Gazi Meclis’in eseri, kurtuluş, kuruluş savaşları destanının yazılması üzerine, eksiği gediği ile bugüne kadar ayakta kalmış, askeri-sivil pek çok iç-dış odaklı, destekli darbelerle yaralar almış, parlamenter anayasal düzenin halen yürürlükte, ayakta olduğunu anımsatıyor.
AP’nin AB değerlerine tümden aykırı karşı durduğu referandum konusu yapılmış anayasa değişikliğini reddederken, parlamenter rejim, anayasal düzen yürürlükte iken, yaptıkları hayırcılar cephe muhalefetinin üzerine, çok daha güçlü bir “adalet” arayışı buluşması yaratılmışken hafife alınmasının, AB değerleri ile çelişkisinin uyarısını yapıyor.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Bugün 23 Nisan... 23 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları