Orkestra...

14 Ağustos 2017 Pazartesi

Doğuş Çocuk Senfoni Orkestrası ile hazırlık kampındayız.
Bodrum Klasik Müzik Festivali açılış konserini bizim orkestramız yapacak.
90 kişilik genç müzisyenlerimiz geceli gündüzlü çalışıyor.
Büyük maestro Rengim Gökmen seçkin yardımcıları ile çalışmaları yönetiyor.
Şefler Oğuzhan Kavruk, Tolga Taviş, Hasan Tura yardımcıları.
Ben de orkestranın psikososyal danışmanlığını yapıyorum.
Evrensel çoksesli müziğin yapıtları seslendiriliyor.
Çaykovski, Mussorgsky, Şostakoviç, bizden Yalçın Tura canlanıyor.
Düşünceler, duygular ezgilerle, ritimlerle salonu dolduruyor.
Kemanlar, çellolar, flütler, fagotlar, arp, timpan uyumlu sesler çıkarıyor.
Orkestra.
İnsanlığın ne büyük yaratısı.
Büyük bir yaratı bu.
Birbirinden ayrı çalgıların, ayrı notaların bir bütünü oluşturması.
Yeni bir uyum yaratarak büyük bir senfoni olmaları.
Birbirine saygı duyarak.
Birbirine yer açarak.
Birbiriyle yardımlaşarak.
Bilgili bir şefin yönetiminde.
Gerekirse yavaşlayarak.
Gerekirse hızlanarak.
Gerekirse bekleyerek.
Gerekirse öne geçerek.
Bir senfoni oluşturmaları.
Ne güzel bir örnektir bu.
Ne anlamlı bir bütünleşmedir bu.
İnsanlara ne açık bir örnektir orkestra.
Birbirini itmeden, kakmadan birlikte yaşamayı bilmek.
Birbirini incitmeden birlikte yaşamayı öğrenmek.
Birbirini aşağılamadan birlikte çalışmayı başarmak.
İnsanların ne bilmediği bir örnektir.
İnsanların ne anlamadığı bir örnektir.
Orkestra.
On iki yıldır beraberiz.
On iki yıldır birlikte olmaktan kıvanç duyuyorum.
Hayranlıkla izliyorum.
Doğuş Grubu’nun bu sosyal sorumluluk projesini, yürekten kutluyorum.

***

Öğrencilerimizle söyleşi toplantıları yapıyoruz.
Hocalarımız müziği anlatıyorlar. Teoriler, pratikler.
Ben de uygarlığın iki ayağından söz ediyorum: Bilimden ve sanattan.
Bir farkını açıklıyorum...
Bilim savaşa da barışa da hizmet eder ama sanat yalnız barışa çalışır.
Sanat, insan uygarlığının tarihsel temelidir.
Resim, heykel, mimarlık, tiyatro insanlık kadar eski.
Müzik en eski sanat dallarından.
Ses çıkararak kendini duyuran insan müziği yaratmıştır.
Duyguları, düşünceleri ezgilerle açıklamak insanın vazgeçilmez uğraşı.
New Orleans’ta kölelerin ayaklarıyla yere vurarak başlattıkları tempo, bugünün cazını yaratmıştı.
Şarkılar, türküler, ağıtlar, aryalar, günümüzün zengin kültürü.
Bugün bir kemanın üstüne yerleşen yay, piyano tuşlarına uzanan el uygarlığa yeni bir adım oluyor.

***

Provayı dinlerken Mustafa Kemal’i düşünüyorum.
O büyük orkestra şefini.
O büyük yalnızlığındaki maestroyu.
Onu büyük senfonisini yazarken görüyorum.
İnsanlığın evrensel değerlerini biliyor.
Bağımsız ulus olmayı.
Kendine güvenen toplum olmayı.
Çağdaş dünyada saygı gören insanlar olmayı.
Gelişmiş ülkelere erişmeyi hedef bilen insanlar topluluğunu.
O büyük senfoniyi aklında canlandırıyor.
Senfoni adım adım gelişiyor.
Ama eğitimli müzisyen yok denecek kadar az.
Kim varsa onları topluyor.
Elde müzik enstrümanı yok.
Kırık dökük birkaç keman.
Telleri kopuk bir piyano.
Davul var, evet.
Davul, zurna hep var.
Ama senfoni bunlarla çalınmaz ki.
Büyük maestro yılmıyor.
Okullar açıyor. Laik eğitim temel ilke.
Bilim öğrenilecek. Sanat öğrenilecek.
Nerede biliniyorsa oradan eğitimci gelecek.
Nerede biliniyorsa bizimkiler oraya gidecek.
Eğitim seferberliği budur.
Ziraat mühendisleri. Veteriner hekimler. Tarım. Hayvancılık.
Tıp doktorları. Eğitimciler. Hukukçular.
Halk sağlığı. Eğitim seferberliği. Çağdaş hukuk.
Hepsi uyum içinde ortak hedefe yöneliyor.
Biri ötekini tamamlıyor. Birisi öteki için var.
İşte, orkestra.
İşte uyum.
İşte senkron çalışma.
İşte sinerji. Enerjinin birleşmesi.
Türkiye Cumhuriyeti.
Gençlerin omuzlarında yükseliyor.
Bugün de öyle yükselecek.
Türkiye çok zorluklarla karşılaşıyor.
Büyük maestro II. Dünya Savaşı’nı görüyor ama ömrü yetmiyor.
Arkadaşı, yardımcı şefi İnönü onun yolundan gidiyor.
Türkiye savaşa girmiyor.
Yıllar geçiyor.
O büyük senfoni tamamlanamıyor ama şimdi daha iyi görüyoruz.
Avrupa Topluluğu büyük besteci Beethoven’in 9. Senfonisi’ni kendi müziği seçti.
Bizim İstiklal Marşımız var. Bağımsızlık marşı demektir.
Biz gene bağımsız olacağız.
Gene laik Türkiye olacak.
Gene kadınımız, erkeğimiz eşit olacak.
Gene parlamenter sistemimiz olacak.
Gene eğitimimiz laik olacak.
Gene saltanatı lağvedeceğiz.
Gene halifelik kalkacak.
Büyük şefimiz maestromuz Mustafa Kemal Atatürk orkestranın başında.
Kurtuluş senfonimiz yüreklerimizde sesleniyor.
Sonsuza kadar.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Özeleştiri?... 8 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları