Sorun TEOG değil...

25 Eylül 2017 Pazartesi

“Erdoğan TEOG kalkmalı” dedi.
Bu bir uyarı olmadı, emir oldu. TEOG kalkıverdi.
Neydi bu TEOG.
Liselere giriş için yapılan bir seçme sınavıydı.
Kalktı.
Yerine ne konacak? Bilen yok.
Milli Eğitim Bakanı biliyor mu? Sanmıyorum. “Çalışıyoruz, bekleyin” diyor.
Sorun elbette bir sınav değil.
Sorun, eğitimden ne beklendiğidir.

***

Günümüzün insanı hangi kazanımlar için eğitilmelidir?
“Her şeyi düşünmek için özgür akla sahip olmak
Eleştirel düşünce ile dünyanın bütününü kavramak.
Yaşamını üreticilik yaratıcılık üzerine kurmak.
Kişilik gelişimini olgunlaşarak sağlamak.
Karakter bütünlüğünü kazanıp yaşamıyla bağdaştırmak.
Kendine, çevresine, dünyaya, yaşama yararlı olmak.
Elde etmenin hak etmekten geçtiğini bilmek.
Paylaşmanın değerini bilerek yaşamak.”
Eğitimin hedefleri bunlar olmalıdır.

***

Tarikatlara bırakılmış eğitimin böyle dertleri yoktur.
Tarikatlar, küçük yaşlardan başlayarak şu hedefi güderler:
Kendi inançlarına uygun inanışın mutlak sahibi olan kul Dinsel otoritenin kesin itaat edeni olan köle” yaratmak. Böyle yetişen birinin de geçerli sistemde işe yarar teknik eğitimi. Bu da olacak ki kapitalizmin haramına ortak olsun.
Bilim yerine inanç.
Sanat olarak söyleneni yapma.
Sistemin işini gören teknisyen.
İşte, imam hatipler denilen sistemin beklenen hedefleri bunlardır.
Mektep yerine Medrese.
Profesör yerine Müderris.
Osmanlı bunu yapıyordu.
Osmanlı, orduları yenilene kadar bunu yapıyordu.
Osmanlı’da ne zaman “teceddüt - yenilenme” başladı?
III. Selim dönemi. 1789-1807. Fransa’da Fransız İhtilali yaşanırken
Osmanlı’da yeni padişah tahta çıkıyordu.
İki yüzyıl önce.
Yeni bir ordu kurmaya girişti. Nizam-ı Cedit. Yeni düzen.
Yeniçeriler softalarla birlikte ayaklandılar.
Din elden gidiyor” yaygarasıyla padişah boğduruldu.
II Mahmut (1808-1839)
Yeniçeri Ocağı’nı ortadan kaldırdı.
İlk Tıbbiye-i Şahane’yi açtı.
Fransız hocalar geldi. İlk yıl eğitimi Fransızcadır.
Topçu Okulu kurulmuştur.
Sonra da Mülkiye kurulacaktır.
Gene softalar, mollalar homurdanacak ama padişah artık kulak asmayacaktır.
Osmanlı’nın Batı eğitimine dönmesi iki yüz yıl önce olmuştur.
Mustafa Kemal Atatürk bu çabaları “laik eğitim” olarak kurumlaştırdı.
Şimdi yıkılmak istenen bu kurumdur.
AKP ve Başkanı Erdoğan, ülkeyi 200 yılın gerisine götürmeye çalışıyor. “Düşünen Özgür Akıl” yerine “Dogmalara Tutsak Akıl”. “Özgür İnsan İradesi” yerine “İpotekli Kul İradesi”.
Ulus yerine Ümmet.
Yurttaş yerine Mümin.
Bu eğitimle yapılmak istenen budur.
Düşünen, soran sorgulayan insan” yerine, “Biat eden, sormayan, kabul eden kul”.
Böyle yetiştirdiğiniz insanların toplumu ancak otorite ile yönetilir.
Bu insan size kayıtsız şartsız itaat eder ama dünyada hiçbir işe yaramaz.
O sizin kölenizdir ama dünyanın da kölesi olacaktır.
Kul ve köle yaratmak, aynı zamanda efendiler, köle sahipleri yaratmaktır.
Bu da ülkenizi dünyada “peyk ülke” yapar.
Ülkeniz “merkez ülkeler” için bir “peyk ülke” olur.
Siz o merkez ülkeler için çalışan “dünya taşeronu” olursunuz.
Şimdiki durumunuz -sizin yüzünüzden- bu duruma gelmiştir.
Oradan oraya koşarsınız.
İçeride zalim, dışarıda mağdur olursunuz.
İçeride asar keser, dışarıda dinler durursunuz.
Kendi suçlarınızı başkalarına yüklersiniz.
Size karşı çıkanları zincire vurursunuz.
Ama sonra ne olur?
Kullarınız haramı taşıyamaz olur.
Köleleriniz size itaat etmez olur.
Ne söyleseniz inanılmaz olur.
Ne yapsanız arkası çapanoğlu çıkar.
Bıraktığınız izler yüz karası olur.
Siz kendinizi yener, çeker gidersiniz.
Olan bu memleketin yıllarına olur.
Olan bu memleketin evlatlarına olur.
Onlar da, yapmaları gerekirken, yapmadıklarının kurbanı olur.
Budur.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Istakozun intikamı! 22 Nisan 2024
Özeleştiri?... 8 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları