Teslim Olmayanlar Yenilmez

28 Mart 2018 Çarşamba

Hazırlıklarını hızlandıran İktidar Bloku öyle anlaşılıyor ki, muhalefetin sesinin kısıldığı, medyanın susturulduğu bir Türkiye istiyor. Bunun için elindeki iki aracı, yöntemi kullanmakta kararlı görünüyor. Birincisi, seçimler öncesinde her türlü yasal ve meşru itirazı önlemek, Olağanüstü Hal gerekçesiyle yasal ve meşru olmayan yöntemlerle, sertlikle kırmaktır.

***

Meşru ve yasal değildir dedik, çünkü uygulamalar OHAL’in ilan ediliş gerekçesine aykırıdır; ayrıca Meclis’ten gece çıkartılan seçimlerle ilgili yeni hükümler de OHAL koruması altında uygulanmak isteniyor. Öyleyse muhalefet OHAL’in kaldırılması talebini ısrarla, yığınsal bir şekilde savunmalı, -bu yazının ana fikridir- asla “başaramayız” dememelidir.

***

Sessizliği sağlamanın hızla uygulanmaya çalışılan ikinci yöntemi, medyayı tümüyle havuza bağlamak, geriye kalanları da baskıyla susturmaktır. İktidar Bloku bu amaçla elindeki yasadışı olanakları kullanmakta kararsız kalmayacak, bir ihtimal zamana yayacak, doğrudan yasaklamak yerine sıkıştırma yöntemlerine ağırlık verecektir.

***

Bu yöntemlerin kapısı, Doğan Grubu’nun, baskıyla olduğu apaçık ortada olan, satışı ile açılmıştır. Doğan Grubu’nu nasıl ödeyeceği meraka değer bir bedel karşılığı satın alan Demirören Grubu’nun ele geçirdiği basım ve dağıtım şirketlerini muhalif medya üzerinde “Demokles’in kılıcı” gibi sallayacağı, bu uğursuz kılıcı belki hızla indirebileceği hesaplanmalıdır.

***

Önceki yazıda, “patrondur satar, biz işimize bakalım” demiştik. İktidar Bloku her gün işleri zorlaştırıyor ama aynı zamanda yeni olanaklar da yaratıyor, yaratıcılığı kışkırtıyor. Gerçeklerin peşindeki medya hiç zaman yitirmeden yaklaşan tehlikeye, tehditlere karşı hızla örgütlenebilir; güçlerini birleştirebilir; dayanışmanın yollarını arayabilir; gerçekleri yaymanın henüz gündeme gelmemiş yöntemlerine başvurabilir.

***

Bu olanaklar arasında sosyal medyanın aktif kullanımı kuşkusuz ilk akla gelen oluyor. Ne var ki, İktidar Bloku RTÜK’ün yetkilerini internet sitelerini de kapsayacak şekilde genişletmiştir. Twitter vb. olanakları ise tereddüt etmeden yasaklayacaklarını, VPN gibi yasakları aşma yöntemlerini de bertaraf etmek için çalıştıklarını kendileri açıklıyorlar.

***

Durum böyleyse, muhalefet partilerinin, medyanın geniş bir iletişim ağı kurması öncelikli çıkış yolu olacaktır. Gazetelerin ayakta kalmayı, yasadışılıklarla her türü yöntemle savaşan sosyal medya unsurlarının yine güç birliği ve dayanışma ile olup biteni, gerçekleri, haberi yaymayı, sandıkları gibi kolayca engellenemeyecek VPN benzeri medya olanaklarını eklemeyi başarması gerekiyor.

***

Böyle zamanlarda baskının amacına ulaşamadığı çok görülmüştür. Kimi zaman “Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan olmak” muktedirler için bir kader olabiliyor. Ama hepsinden önce atılan ve atılacak olan yasadışı her adımın karşısına örgütlü ve yığınsal bir şekilde çıkmak, “nasılsa bildiklerini okuyorlar” dememek, demokratik direnişin temel ilkesi olmalıdır.

***

İktidar Bloku seçimleri yitireceğini biliyor. Artan baskının nedeni budur. Önce bu yasadışılıklara boyun eğmemek, her aşamada savaşmak, Blok’un telaşının nedenini açıklamak, “yensek de iktidarı vermezler” diyen, yılgınlığa kapılanlara boyun eğmemenin hem bir erdem, hem etkili bir yöntemi olduğunu bıkmadan anlatmak gerekiyor.

***

Örnek istiyorsanız, Hürriyet satılsa da özgürlüğünü kimseye vermek niyetinde olmadığını, boyun eğmeyeceğini, Havuz Medyası’na girmeyeceğini gösteren gencecik yazara, Melis’e, Melis Alphan’a bakılabilir.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sondan Bir Önceki 7 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları