Medyanın Zor Günleri

09 Temmuz 2018 Pazartesi

Son seçimlerle Anayasa referandumu ile çerçevesi çizilmiş olan yeni rejim onaylandı. Bugünden başlayarak Türkiye henüz uygulamasını görmediğimiz ama tahmin edebileceğimiz Cumhurbaşkanlığı Hükümeti ile yönetilecek. Bu rejimin temel özelliği yasama yürütme ve yargının tek elde toplanmış olmasıdır.
Yeni dönemin medyaya neler getireceğini ya da neler götüreceğini hep birlikte göreceğiz. Geçtiğimiz dönemin bilançosu iyi değildi. Gazeteciler tutuklandı, yargılandı, hüküm giyenler var; sektörde işsizlik olağanüstü boyutlara ulaştı, gazeteler kapandı, halkın haber alma hakkı zedelendi. Gazetelerin, TV kanallarının büyük çoğunluğu haberi değil, iktidar partisinin söylediklerini yaymayı gazetecilik olarak gördüler. Bu da onları kurtarmadı, büyük gazete gruplarında el değiştirmeler ve onunla birlikte tasfiyeler yaşandı. En son Habertürk gazetesinin patronu gazeteyi kapattığını açıkladı. Yasa gereği, kapandıktan sonraki iki aylık ücretlerin ödenmesi zorunluluğunun da yerine getirilmediği anlaşılıyor. Önümüzdeki günlerde yoğun baskıyla karşılaştığı belirtilen Kültür Radyo TV (KRT)’nin de kapatılacağı açıklandı. Durum iyi değil, bundan sonrası için umutlu olmak da pek olanaklı değil.
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti son durumla ilgili bir açıklama yayımladı. Özeti şöyledir: “Türkiye’de basın ve düşünceyi ifade özgürlüğü önündeki engeller nedeniyle gazetecilik mesleği yapılamaz hale gelmiştir. Gazetecilik faaliyeti suç olarak tarif edilmiş, itibarsızlaştırılmaya çalışılmış, gazeteler ve gazeteciler sık sık hedef gösterilmiştir. Gazeteler kapatılmış, gazeteciler tutuklanmış ve bir korku iklimi yaratılmıştır. İktidarın hoşuna gitmeyen medya kuruluşlarına reklam verilmesi değişik yollarla engellenmiş, zarara girmelerine ortam hazırlanarak kapanmaya giden yol hızlandırılmıştır.
Son olarak Habertürk gazetesi kapatılmış, KRT’nin ise kapatılacağı açıklanmıştır. Meslektaşlarımız işsiz kalmıştır. Habertürk gazetesinin internet ortamında devam edeceği belirtilmiştir. Ancak internet ortamındaki yayıncılığın istihdamı ile yazılı medyanın istihdamının kıyaslanamayacağı ortadadır. Bu süreçte meslektaşlarımızın haklarının mağdur edilmeden en kısa sürede ödenmesini umuyoruz.
Türkiye’de gelinen noktada gazetecilerin işsizlikle cezalandırılması devam etmektedir. Son 10 yılda 10 bin gazeteci işsiz bırakılmıştır. Gazeteci işsizliği Habertürk ve KRT çalışanlarının işsiz kalmasıyla daha da artacaktır. İşsiz gazetecilerin istihdam edileceği bir medya ortamı kalmamıştır. Gelinen noktada tek sesli, tek tip gazetecilik anlayışıyla Türkiye’nin layık olduğu demokrasi anlayışına ulaşmak ihtimal dahilinde değildir. Halkın talep ettiği her görüşün yer alacağı yayın çeşitliliğine ihtiyaç vardır. Her seçim sonrasında olduğu gibi bu dönemde de bir kez daha basın ve düşünceyi ifade özgürlüğü önündeki engellerin kaldırılmasını, gazetecilik mesleğinin suç sayılmamasını, tutuklu gazetecilerin özgür bırakılmasını talep etmeyi sürdürüyoruz.”

Öneriler
Yıllardır bir Cumhuriyet okuru olarak aşağıdaki konularda isteklerim olacaktır:
Cumartesi günleri yayımladığınız “bulmaca”nın çözümleri verilmiyor. Bilgi dağarcığını geliştirmeyi amaçladığınız bu konuda cevapların yayımlanmaması istenen amaca ulaşılamamasına sebep olmaktadır. Aynı gün veya ertesi gün çözümler gazetenin uygun bir yerinde yayımlanabiliyor.
Dünya Futbol Şampiyonası çok önemli bir etkinliktir. Dört senede bir yapılan bu organizasyon spor merakı dışında herkes için de çok önemli bir aktüalite konusudur.
Böyle bir etkinlik spor sayfalarınızda çok çok az yer alıyor yada hiç yer almıyor. İnanın maçların varlığı ve saati bile yok... Burhan Şenerdi

Botanik Bahçe değil Botanik Bahçesi
Gazetenizde sık sık Türkçe’yi katleden başlıklara, yazılara rastlıyoruz. Lütfen Türkçe’yi “doğru” kullanıp, “doğru” yayalım... Binlerce kişinin okuduğu, izlediği yayın organlarının “neredeyse sistemli olarak” Türkçe’yi bozan yayınları, özellikle çocukların ve gençlerin “yanlış” ifadeleri “doğru” diye bellemesine sebep oluyor. Delil ararsanız; okul sınavlarındaki dilbilgisi sorularını ve doğru cevap oranlarını inceleyiniz. Bugünkü internet gazetenizde “Botanik Bahçe” diye başlık atılmış... Aynı “erkek ayakkabı” gibi. Ayakkabının cinsiyetini nereden anlıyorlarsa... Halbuki yazının içinde “botanik bahçesi” diye geçiyor. Başlığı atan herhalde yazıyı bile okumamış... E-posta adresinizi ararken daha da ilgincine rastladım: “Cumhuriyet Ankara Büro”. İsim tamlamaları sizlere ömür. “Ankara Bürosu” desek, yazan herhalde, yanlış söylüyoruz diye bize karşı çıkar... Selamlarımla. Bilge Han

Okur anketi
Cumhuriyet gazetesi 90’lı yıllarda “Okur anketi” yapardı belirli aralıklarla ve bu anketin sonuçlarının da değerlendirmesini yapar bunları gazetede yayımlar okurun da gazetenin hazırlanmasında katkısı olurdu. Böylece gazete yönetimi bir anlamda hem okurun nabzını tutar hem de okurun hem görüşü hem de beğenisi gazete hakkındaki önerileri alınırdı. Tekrardan belirli periyotlarla 6 ayda bir yada en az yılda bir kez okur anketi yapılamaz mı? Saygılarımla... Selahattin Zeytinoğlu

KISA KISA
Isı ve sıcaklık farklı şeyler
“Defne’si için zamanı durdurdu” başlıklı haberin kırmızı ile yazılmış “Vücut ısısı 18 dereceye düşürüldü” başlığı büyük bir yanlış içeriyor. Meslek hayatım boyunca bu konularda ders verdiğimden bu yanlış her zaman beni çok rahatsız eder. Isı ve sıcaklık aynı şey değildir. Isı bir enerji türüdür ve birimi W (Watt)’dır. Eskiden ve halen diyet listelerinde kalori dediğimiz birim. Sıcaklık ise ortamın durumunu anlatan bir büyüklüktür ve birimi K (Kelvin), C (Centigrade)’dir. Isı, iki farklı sıcaklıktaki ortamdan genelde yüksek sıcaklıktan düşük sıcaklığa akar. Bu konu makine mühendisliğinin en önemli konusu olan Termodinamik biliminde incelenir. Tüm makineler yüksek sıcaklıktaki bir kaynaktan ısı çekip daha düşük kaynaktaki ortama ısı atarak iş üretirler.
Ülkemizde ne yazık ki fiziken farklı olan iki büyüklük karıştırılır. TDK sözlüğünde bile ısı ve sıcaklık için aynı anlam verilmektedir. Entel takılanlar yeni Türkçe kullandıklarını sanarak ısı sözcüğünü kullanırlar haberde olduğu gibi. Bu iki sözcük kültürümüzde bilimin ne denli eksik olduğunun basit bir örneğidir. Saygılarımla esenlikler dilerim. Osman Kemal Kadiroğlu

Görev editörün
Gazetenin 4 Temmuz tarihli sayısında (s.4), İnce-Kılıçdaroğlu arasında başlayan ‘olağanüstü kurultay’ tartışmasının, başarılı bir eleştirel haber yorumuna yer verildi. Cumhuriyet’ten beklenen de buydu sanırım. Ancak, iç politikadaki güncel gelişmeleri yakından izleyen gecikmeden baskıya yetiştiren muhabir İklim Öngel’in yazısında önemli bir cümle yanlışı var: İnce’nin Kılıçdaroğlu’na, “Milletin seçim sırasında gördüğü yaşadığı umudu kaybetmemiz gerektiğini söyledim” dediğini sanmıyorum. Olsa olsa kaybetme[me]miz demiş olabilir. Ancak bu benzer hatalar her yazının başına gelebilir. Bu türlü önemli yanlışları düzeltmek, yazarın değil, sayfa editörünün eğer varsa genel düzeltmenin görevi olmalıdır. Saygılarımla... Bozkurt Güvenç

Haber değeri var mı?
Bu haberde manşetlik ne var anlamadım. Hatta neden haber yapıldığını da anlamadım. Otobana yayaların girmesi yasaktır ve yasak ihlal edilirse ceza yazılır.
“Nedim İnce Türkiye’yi gezerken otobanda hız sınırını aştığı için ceza yedi.” Bu manşetlik haber olmaz ise yukarıdaki neden olur? Manşetlik haberlerde biraz özen deme hakkım doğuyor mu? Ne dersiniz? Sevgiyle... Nedim İnce



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sondan Bir Önceki 7 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları