Geleceği Kurtarmak

22 Ağustos 2018 Çarşamba

İkinci Dünya Savaşı adıyla anılan, gerçek karakterini ise dünyanın yeniden paylaşımı olarak adlandırıldığında kavrayabileceğimiz felaketin üzerinden yaklaşık 70 yıl geçti. Birincisi ile ikincisi arasındaki süre çok daha kısadır, yaklaşık 20 yıl. Üçüncüsü kapıda mı?

***

Aradan geçen sürede paylaşımı amaçlayan nokta atışlı, bölgesel savaşlar belirleyici oldu. Kimi zaman dengeler nedeniyle, sessizleşsen, vesayet savaşlarıyla süren, Varşova Paktı’nın dağılmasından sonra hızlanan paylaşım savaşları özellikle Ortadoğu’da yeraltı zenginliklerine sahip ülkelerde yoğunlaştı.

***

Şimdi “yenisinin zamanıdır” diyorlar. Bu kez kapitalizmin büyük krizinin, yapısal iflas döneminin böyle bir büyük savaşı tetikleyeceğini söyleyenler de var. Avrupa ülkelerindeki faşist neo-nazi örgütlenmelerin kitle tabanı edinmesinin bu türden bir felaketin işareti olduğu da yazılıp çiziliyor.

***

Bu senaryolar ya da öngörüler gerçeği yansıtıyor mu? Uluslararası düzeyde gerginliğin arttığı bir gerçek. En büyük, en modern silahlı gücün dünyanın her yerinde varlığını, etkisini artırmak için hareketlendiği de bir gerçek. ABD’de her zaman devleti yönetmiş Dışişleri-Pentagon ikilisinin bu kez bir tüccarın yönetiminde paylaşım savaşı için hazırlandığını söylemek mümkün.

***

Ticaret savaşları açıkça ilan edildi, sertleşme eğilimi gösteriyor. Gelişmiş ülkeler arasındaki olası bir çatışma Ortadoğu üzerinde bir türlü dağılmayan kara bulutları yoğunlaştırabilir, yıldırımlar bölgenin üzerine yağabilir, bölge ülkeleri arasında savaşlar yoğunlaşabilir, gelişmiş ülkelerin de sıcak savaşa gireceği bir süreç başlayabilir.

***

Dünyanın sonunu getirecek savaşın öncülerinin nükleer güce sahip ABD, Çin, Rusya olacağını öngörmek zor değil. Avrupa ülkelerinin de dışında kalamayacağı bir süreçtir bu. İşaretler, belirtiler, açıklanan niyetler, hazırlıklar olabileceğini gösteriyor. En önemli belirti ise uluslararası ölçekte kapitalizmin çözümsüz yapısal bir krizi içine girmiş olmasıdır.

***

Kapitalizm iflas etti. Gelişmeleri yönetebilecek sosyal, politik, ekonomik üstünlüğü yitirdi. Kendi çevriminde kendisini yeniden üretemiyor. Gelişmenin dinamikleri kapitalist devletleri, politik yapıları sıkıştırıyor. Öte yandan sermayenin küreselliği karşıt bir süreci tetikledi. Bu iddiayı geçtiğimiz hafta yitirdiğimiz Samir Amin’in bir teziyle bağlayarak tartışmakta yarar var.

***

Samir Amin değer yasasının küreselleştiği tezinden yola çıkarak, kapitalist toplumda emek sermaye çelişkisinin çerçevesini genişleterek yorumlamanın mümkün olduğunu savunuyor. “Bu yolla kapitalizmin sınırlı rasyonalitesine parmak basmış ve insanın kurtuluşundan ayrı düşünülemeyecek daha yüksek rasyonellikle çatışmasına dikkat çekmiş oluruz” diyor. Bu soyutlamanın sonucunda vardığı nokta, “kapitalizmin ötesindeki geleceğin inşa edilmeyi” beklediğidir.

***

Samir Amin bu tahlilini şu önemli çağrıyla tamamlıyor: “Bu düzlemde olduğu kadar başka düzlemlerde de, yaratıcı ütopya hayal gücüne, kurtuluş alternatifinin inşası yönünde önerilerde bulunmayı ve hareket etmeyi olanaklı kılan bir soluklanma alanı açmanın yararı var.” (Kapitalizmden Uygarlığa. Sf.100, Yordam Kitap)

***

Sorun iflas halindeki kapitalizmin kurtuluşu büyük bir savaşta ya da savaşlar dizisinde araması halinde insanlığın ve onun kurtuluş kapısını açacak olan sömürülen halk sınıflarının ne yapacağıdır.

***

Samir Amin’in önerdiği soluklanma alanını yaratmakta, kısaca örgütlenmekte, teorik, pratik, politik bir hazırlığı ulusal, uluslararası düzeyde gerçekleştirmekte göstereceğimiz beceri, insanlığın geleceği ile özdeştir.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sondan Bir Önceki 7 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları