Tehdit altında yaşamak...

09 Nisan 2018 Pazartesi

Direnen akademisyenlere adanmıştır
Osmangazi Üniversitesi’nde yaşanan felaket neler anlatıyor?
Öncelikle bir “şiddet toplumu”olduğumuzu anlatıyor.
Şiddetin bir “sorun çözme yolu” olarak kabul edildiğini.
Dört cinayeti işleyen katilin bir “iftiracı muhbir” olduğunu.
“Muhbir” değil, “iftiracı muhbir”.
Çünkü, “muhbir”, gizli bir olayı haber verir.
Burada “iftiracı muhbir” var.
Katil, daha önce üniversitede çalışan pek çok akademisyeni “FETÖ’cü” diye iftira ile ihbar etmiş.
Bu “iftira ihbar”ı alanlar, “aman, işlem yapmazsam bena da FETÖ’cü’yü koruyor” derler diye işleme koyuyor.
Soruşturma açılanların durumunu düşünür müsünüz?
Siz “FETÖ”cü olmadığınızı ispat etmekle mükellefsiniz.
Yaşamda en zor şey, suç işlemediğinizi kanıtlamaktır.
Hukuk artık tersine işliyor.
Normalde, ispat etmek, suçlayana düşen yükümlülüktür.
Burada öyle olmuyor. Artık öyle olmuyor.
Hukuk artık tersine işliyor. Hukuk artık nasıl işliyor, belli değil. Hukuk artık “yukarıdan gelen emirle işliyor”.
Bu durum da cinayetlere zemin hazırlayan kötülükler.
Şimdi durun. Cinayeti işleyen kişi Eğitim Fakültesi’nde doktora öğrencisi.
Yani, işleri yolunda gitse “eğitim doktoru” olacak, akademisyen olmasının önü açılacak. İyi mi?
Öğretim üyeleri defalarca şikâyet etmişler. İşleme konmamış.
Katil rektörlük tarafından korunuyor izlenimi var.
Neden korunuyor, belli değil.
İftiracı muhbir tehdit ediyor.
24 şikâyetçi için “24 kurşuna bakar” dediği biliniyor.
Bu akademisyenler daha ne yapsınlar?
Bu nasıl bir çok yönlü tehdittir?

***

Cumhurbaşkanı, Barış Bildirisi imzalayan akademisyenler için “terörü destekliyorlar” dedi. İmzacılar işten atıldılar, haklarında dava açıldı. Uğraşıyorlar.
Cumhurbaşkanı, Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri için “bunlar terörü destekliyorlar” dedi, haydi soruşturmalar, dokuzu tutuklandı. Çocuklar yatıyorlar.
Cumhurbaşkanı, şiddet yolunu siyasetinin yöntemi yaptı.
Öfkeyle suçluyor, suçladığını cezalandırıyor, mahkûm ediyor.
Onun sözleri derhal yerine getirilmesi zorunlu emir oluyor.
Bu toplum nasıl bu hale geldi diyenler gelişmeye baksınlar.
Bu toplum böyle böyle bu hale geldi?
İşte şimdi de OHAL içersindesiniz.
Cumhurbaşkanınız şiddetten yana.
Polisiniz şiddetten yana.
Hukukunuz şiddetten yana.
Vatandaşınız şiddetten yana.
Kadın cinayetleri ne anlatıyor?
Doktorların, hemşirelerin dövülmeleri, öldürülmeleri ne anlatıyor?
Liselerde yaşanan bıçaklı kavgalar ne anlatıyor?
Bütün bunlar neyi anlatıyorsa,
Osmangazi Üniversitesi’nde olanlar da onu anlatıyor.
Katil, silahını alıyor, sırayla insanları vurarak öldürüyor.
Bireysel silahlanmaymış?
Silah başına verilen yıllık 200 mermi bin mermiye çıkarılıyor.
Demek ki 200 mermi yetmiyor, bin mermi gerekiyor.
Bu mermileri kime karşı veriyorsunuz?
Kim kime sıkacak kurşunları?
Dizilerde görüyorsunuz.
O buna sıkıyor, bu da ona.
Sonuçta, sen bana sıkacaksın, ben de sana.
Böyle mi oluyor bu işler?
FETÖ’cülük kendi başına bir silah. Kızdığına sık.
Soruşturma kendi başına bir silah. Hedefine sık.
Hukuk artık bir silah. Emir aldığına sık.
Vatandaş neresini sıksın da canını kurtarsın?

***

Bu böyle gitmez dostlarım.
Bu böyle gitmez.
Gelin, birlik olalım.
İnsanca yaşamak için” ortak paydasında buluşalım.
Başka hiçbir önkoşul aramayalım.
İnsanca yaşamak için” birleşelim.
İnsanca yaşayalım.
Hep birlikte insanca yaşayalım.
Bu vandal gidişe “HAYIR” diyelim.
Bu barbarlık yarışına “HAYIR” diyelim...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Ben başkan olamazsam? 11 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları