İşgal altındaki adalar ve Türkiye’nin şanssızlığı
Barış Doster
Son Köşe Yazıları

İşgal altındaki adalar ve Türkiye’nin şanssızlığı

16.05.2020 07:00
Güncellenme:
Takip Et:

İktidar, üzerinde durmasa da, ciddiye almasa da, görmezden gelse de, kamuoyunda tartışılmasını istemese de Ege Denizi’nde Türkiye’ye ait 18 ada ve 2 kayalığın, 2004 yılından beri Yunanistan tarafından işgal edildiği biliniyor. Bu konuda en çok çabalayan ve kamuoyu oluşturmaya çalışan isim, eski Milli Savunma Bakanlığı Genel Sekreteri Ümit Yalım. İşgal altındaki adalar konusunda farklı düşünenler ise adaların aidiyetinin belirsiz olduğunu, Türkiye’ye ait olduğu yönünde kesin bir antlaşma olmadığını öne sürüyorlar. Fakat dayanakları zayıf.

İşgal altındaki Türk adaları sorunu, birkaç gün önce bir kez daha gündeme geldi. Getiren, CHP Genel Başkan Yardımcısı Ünal Çeviköz oldu. Fakat Çeviköz, partisinin şimdiye dek izlediği çizginin tam tersi bir çıkış yaptı. CHP milletvekillerinden, Ege adalarıyla ilgili soru önergesi vermemelerini istedi. Milletvekillerine yolladığı bilgi notunda, “Bu konuda soru önergesi vermemiz iktidarı sıkıştırmaktan çok, bizi zor durumda bırakabilecek bir durum oluşturur” dedi. Dışişleri Bakanlığı’nın Ege adaları konusundaki önergelere uluslararası hukuk çerçevesinde Türkiye’nin durumuna zarar vermemesi için yanıt vermeyeceğini söyledi. Çeviköz, “Adacık ve kayalıklar konusunda basındaki birtakım demeçler veya dayanaksız iddialar üzerinden hareket etmek belki kısa vadede birtakım çevrelerde heyecan yaratabilir; ancak orta ve uzun vadede ne CHP ne Türkiye için kazançlı olur. Bu nedenle, uluslararası mahkeme kararlarına dayalı olması gereken argümanları ileri sürerken ortak menfaatları düşünerek hareket etmemiz, daha doğru bir yaklaşım olur” diye yazdı.

Çeviköz’ün yaklaşımı yanlış. Nedenlerini sıralayalım.

Muhalefet niçin tutum değiştirdi?

Birincisi, Çeviköz, Ege adalarıyla ilgili sorunun, “işgal” yerine, gerekirse “adaların silahsızlandırılması” bağlamında ele alınmasını öneriyor. Bu sözüyle adaları peşinen Yunanistan’a bırakıyor. Müzakereler yoluyla, silahsızlandırılmalarını istiyor.

İkincisi, konuyu önemsemeyen, gereğini yapmayan iktidarın bu yanlış tutumunu daha yüksek sesle eleştirmek yerine, iktidar ve Dışişleri ile aynı çizgide buluşuyor

Üçüncüsü, partisinin işgal altındaki adalar konusunda, şimdiye dek izlediği siyaseti yok sayıyor. Tersini savunuyor. CHP Genel Başkanı’nın, adaların Yunanistan tarafından işgal edildiği yönündeki demeçlerini, milletvekillerinin bu konudaki açıklamalarını boşa düşürüyor. Böylesi milli bir meselede, şahsi bakışını ortaya koymanın ötesinde, partisinin yıllardır savunduklarının tersini savunup, partisini kamuoyu önünde zor durumda bırakıyor. Kendisinden önce CHP’de milletvekili olarak görev yapan, kendisi gibi Hariciye kökenli olan, Şükrü Elekdağ, Onur Öymen, Osman Korutürk, Prof. Dr. Hüseyin Pazarcı gibi isimlerin, yaklaşımını ve çabasını da yadsımış oluyor.

Dördüncüsü, geçmişte, hiçbir antlaşma ile Yunanistan’a verilmemiş olan Kardak Adası’na, Yunanistan’ın asker çıkarıp, fiili durum yaratıp, işgal etme girişimine karşı, Türkiye’nin attığı askeri adımın haklılığını, doğruluğunu ve meşruluğunu gölgeliyor.

Beşincisi, bu yeni görüş, partinin yetkili organlarında tartışılmış, uzlaşılmış, parti görüşü olarak benimsenmiş midir? Öyle ise tutum değişikliğinin sebebi nedir? Şimdiye dek, Türkiye’nin savunduğu görüşü benimseyen CHP, niçin tavır değiştirmiştir? Neden iktidarın bu konudaki yanlış siyasetiyle uyumlu olma ihtiyacı duymuştur? Açıklama, içte ve dışta belli merkezlere mesaj vermek için mi yapılmıştır?

İşin doğrusu ne?

Belirtmekte yarar var. Ege Denizi’ndeki mevcut durum, Londra, Atina, Lozan ve Paris antlaşmaları ile saptanmıştır. Antlaşmalarda, “Şu hattın gerisinde kalan ada, adacık ve kayalıklar Yunanistan’a aittir” gibi bir madde yoktur. Lozan ve Paris antlaşmaları, isim vererek, hangi adanın, hangi devlete ait olduğunu hükme bağlamıştır. Türkiye’nin, ismi verilmiş, aidiyeti belli adalar konusunda itirazı yoktur.

Antlaşmalarla, isim verilerek Yunanistan’a bırakılan adalarda Yunanistan’ın antlaşma koşullarına uymasını beklemek, Türkiye’nin hakkıdır. Özellikle silahlardan arındırma, silahsızlandırma konusunda Yunanistan, antlaşmalara uymamaktadır. Yunanistan’ın antlaşmaları işine geldiği gibi yorumlaması, bazılarına saygı göstermesi, bazılarını yok sayması, bazılarını delmesi, bazılarını esnetmesi, bazılarını tartışmaya açması kabul edilemez. Bir antlaşma varsa, tüm tarafların, tüm maddelere uymaları esastır.

Türkiye, herhangi bir antlaşma ile Yunanistan’a verilmeyen ada, adacık ve kayalıklarda; aidiyeti Türkiye’de olan ada, adacık ve kayalıklarda Yunanistan’ın fiili durum yaratmasına, asker çıkarmasına, yerleşime açmasına karşıdır. Yunanistan’ın 18 ada ve 2 kayalığı işgal etmesine Türkiye’nin sessiz kalması, Yunanistan’a hamle avantajı vermektedir. Karasuları, kıta sahanlığı, münhasır ekonomik bölge konusundaki yayılmacı emellerini cesaretlendirmektedir.

Türkiye’nin şanssızlığı şudur: “Vatan toprağı kutsaldır, kaderine terk edilemez” diyen Atatürk’ün kurduğu Türkiye, günümüzde, en temel konularda bile milli hassasiyetini, millet olarak milli çizgide mücadele etme kabiliyetini yitirmiştir maalesef. Atatürk’ü yok sayan sözde komünistlerin, Atatürk’e hakaret edip “Milli Mücadele’de keşke Yunan galip gelseydi” diyen ve yüksek kabul gören kimi muhafazakârların etkisi fazladır. Yunanistan’da ise iktidar ve muhalefet, komünist parti ve kilise, medya ve üniversiteler, hele de Türkiye karşısında, aralarındaki tüm ayrımları bir kenara atıp, aynı çizgide buluşmaktadır.

Yazarın Son Yazıları

Muhalefet ve değişimin yönü

Muhalefet ve değişimin yönü

Devamını Oku
14.06.2023
İktidar ve anayasa değişikliği

İktidar ve anayasa değişikliği

Devamını Oku
10.06.2023
Mehmet Şimşek’ten kimler, ne bekliyor?

Mehmet Şimşek’ten kimler, ne bekliyor?

Devamını Oku
07.06.2023
Yeni CHP, başkalaşan CHP, dönüşen CHP

Yeni CHP, başkalaşan CHP, dönüşen CHP

Devamını Oku
03.06.2023
Seçmenle inatlaşmak

Seçmenle inatlaşmak

Devamını Oku
31.05.2023
İttifakın etkisiz elemanı

İttifakın etkisiz elemanı

Devamını Oku
27.05.2023
Sinan Oğan, iktidar ve itibar

Sinan Oğan, iktidar ve itibar

Devamını Oku
24.05.2023
Hangi CHP? Yenisi mi? Gerçeği mi?

Hangi CHP? Yenisi mi? Gerçeği mi?

Devamını Oku
20.05.2023
Seçimin sayısal ve siyasal tahlili

Seçimin sayısal ve siyasal tahlili

Devamını Oku
17.05.2023
Seçimler ve sosyal medya

Seçimler ve sosyal medya

Devamını Oku
13.05.2023
Seçimler ve seçim kampanyaları

Seçimler ve seçim kampanyaları

Devamını Oku
10.05.2023
Seçimler ve ulusal güvenlik

Seçimler ve ulusal güvenlik

Devamını Oku
06.05.2023
Seçimler ve milli savunma sanayimiz

Seçimler ve milli savunma sanayimiz

Devamını Oku
03.05.2023
Seçimler, dış politika ve küresel rekabet

Seçimler, dış politika ve küresel rekabet

Devamını Oku
29.04.2023
Milliyetçilik nedir? Ne değildir?

Milliyetçilik nedir? Ne değildir?

Devamını Oku
26.04.2023
Seçimler, devrimler ve bilinçli yurttaşlar

Seçimler, devrimler ve bilinçli yurttaşlar

Devamını Oku
22.04.2023
Seçimler, yurttaşlık bilinci ve kimlik siyaseti

Seçimler, yurttaşlık bilinci ve kimlik siyaseti

Devamını Oku
19.04.2023
Seçimler ve ekonomik vaatler

Seçimler ve ekonomik vaatler

Devamını Oku
15.04.2023
Aday listeleri, sultanlar ve kapıkulları

Aday listeleri, sultanlar ve kapıkulları

Devamını Oku
12.04.2023
Seçimler ve sahte demokratlar

Seçimler ve sahte demokratlar

Devamını Oku
08.04.2023
Seçim, demokrasi ve demagoji

Seçim, demokrasi ve demagoji

Devamını Oku
05.04.2023
Erol Bilbilik’in ardından

Erol Bilbilik’in ardından

Devamını Oku
01.04.2023
Seçimler ve pazarlıklar

Seçimler ve pazarlıklar

Devamını Oku
29.03.2023
Orhan Karaveli’nin ardından

Orhan Karaveli’nin ardından

Devamını Oku
25.03.2023
Seçimler, partiler ve adaylar

Seçimler, partiler ve adaylar

Devamını Oku
22.03.2023
Çanakkale Zaferi ve günümüz siyasetçileri

Çanakkale Zaferi ve günümüz siyasetçileri

Devamını Oku
18.03.2023
İttifaklar, siyaset ve Cumhuriyet

Hem Millet İttifakı hem Cumhur İttifakı, seçmen tabanlarını genişletmek ve bünyelerine yeni müttefikler katmak için çabalarını hızlandırdı. Altılı masada siyasal İslamcı gelenekten üç parti var; Saadet Partisi, DEVA Partisi, Gelecek Partisi. Cumhur İttifakı zaten siyasal İslamcı, muhafazakâr yönü çok daha baskın bir ittifak ve bunu daha da güçlü kılmak istiyor. Yeniden Refah Partisi ve HÜDA PAR’la görüşüyor.

Devamını Oku
15.03.2023
Seçimler ve ittifaklar

Seçimler ve ittifaklar

Devamını Oku
11.03.2023
Millet İttifakı ve olasılıklar

Millet İttifakı ve olasılıklar

Devamını Oku
08.03.2023
Dağılan masa ve İYİ Parti

Dağılan masa ve İYİ Parti

Devamını Oku
04.03.2023
Deprem ve ahlak

Deprem ve ahlak

Devamını Oku
01.03.2023
Deprem ve cehalet

Deprem ve cehalet

Devamını Oku
25.02.2023
Deprem, onur ve kader

Deprem, onur ve kader

Devamını Oku
22.02.2023
Deprem ve devlet (18 Şubat 2023)

Deprem ve devlet

Devamını Oku
18.02.2023
Deprem ve büyük yenilgimiz

Deprem ve büyük yenilgimiz

Devamını Oku
15.02.2023
Depremin gösterdikleri

Depremin gösterdikleri

Devamını Oku
11.02.2023
Deprem ve sorumlular

Deprem ve sorumlular

Devamını Oku
08.02.2023
6’lı masadaki çatlak

6’lı masadaki çatlak

Devamını Oku
04.02.2023
Fakir milletin zengin siyasetçileri

Fakir milletin zengin siyasetçileri

Devamını Oku
01.02.2023
Batı’dan Doğu’ya kayan güç ve Türkiye

Batı’dan Doğu’ya kayan güç ve Türkiye

Devamını Oku
28.01.2023