Yaşasın hepimiz deliriyoruz!
Işıl Özgentürk
Son Köşe Yazıları

Yaşasın hepimiz deliriyoruz!

28.01.2024 03:00
Güncellenme:
Takip Et:

Sevgili okurlarım bir hikâyeyle başlayalım. Bir zamanlar bir padişah bir bakmış ki, sarayın bütçesi suyunu çekmiş. Vezirini çağırıp halka yeni vergiler koymasını söylemiş. Vezir vergiyi bir misli artırmış. Padişah sormuş: “Halk yeni duruma alıştı mı?” Vezir: “Hiç sesleri çıkmıyor.” “Öyle mi?” demiş padişah: “Biraz daha artıralım!” Vezir vergiyi üç misline çıkarmış. Padişah gene sormuş: “Halk nasıl?” Vezir: “Hiç sesleri çıkmıyor.” Padişah, “Öyleyse daha da artıralım” diye buyurmuş. Vezir vergiyi tavana çekmiş. Gönlü rahat ama bir sabah uyanmış ki ahali kadın erkek, çoluk çocuk, yaşlı genç sokaklara dökülmüş hiç durmadan gerdan kırıp göbek atıyorlar. Koşarak padişaha gitmiş, nefes nefese “Padişahım, ahali gerdan kırıp göbek atıyor ne yapmamı emredersiniz” diye sormuş. “Eyvah!” demiş padişah “Artık vergi artırma, başımıza iş almayalım.” 

Kıssadan hisse, ülkemizdeki pavyon dansı salgınına gelelim. Ne kadar güzel, cümle âlem işi gücü bırakmış, yakında seçim var umurunda değil. Kredi kartları dolmuş, aman boş ver! Evet herkes gerdan kırıp göbek atmaya başlamış. Pavyona ayak atmamış, hiçbir pavyon hikâyesi dinlememiş, Lütfi Akad’ın “Vesikalı Yarim” filmini bile izlememiş genç kızlar, kadınlar bir dizide pavyon dansı yapan Dilber’in 500 liralık giysisini edinip koşa koşa bu dansı öğreten kursların kapılarına dikilmişler. En müthiş pavyon oyunları özellikle bankaların reklamlarında yerini almış. Yahu bankalarda çalışanlar, müşteriler oh anam oh kıvırıp duruyorlar. Aman be icra dosyaları dağ gibi olmuş, kime ne bana ne!

Vallahi billahi ben de bu pavyon dansına katılsam mı diye kara kara düşünüyorum ama içim elvermiyor. Çünkü genel çoğunluğun aksine bendeniz pavyon hayatını çok küçük yaşlarda bizzat görmüş biriyim. Malumunuz bir zamanlar, yani benim ilkokul beşe gittiğim zamanlarda Antep’in Alleben bölgesi açık hava pavyonlarının sıra sıra dizildiği bir bölgeydi. Tam ortada bürokrat kesimin kadın erkek, çoluk çocuk gittiği bir memur kulübü vardı ve terasından pavyonlarda ne olup bittiğini gözlemek biz çocukların en büyük eğlencesiydi. Dilberler o zamanlarda da dans ederdi ama daha otantik ve gerçekti. Bir gece biz çocuklar kulüpte erkekler briç oynayıp, kadınlar da dedikodu ederken usulca merdivenlerden inip pavyona girmeyi başarmıştık. Elebaşının adını vermeyeceğim. Gizlice dört çocuk girdiğimiz pavyonda yapma ağaçların durduğu bir kuytuluğa çekilip etrafı gözetlemeye başladık. Önümüzdeki bir masada oturan kadının usulca içkisini yapma ağacın saksısına döktüğünü o zaman gördüm. Masalara gelen şişelerin sayısı arttıkça kadının parasının da arttığını yıllar sonra Diyarbakır’da davetli gittiğim, güzel Rus kadınlarının çalıştığı bir pavyonda siyasal bilgiler mezunu pavyon sahibinden öğrendim. Pavyon maceramızın sonu mu? Bekçilerin kulaklarımızı çekmesi oldu. 

Büyüdüğümde röportaj için Ankara Kadın Cezaevi’ne gittiğimde, pek çok mapus kadının hayatlarının bir bölümünde pavyonlarda çalıştıklarını öğrendim. Pavyon özellikle taşrada erkek kültürünün oluşturduğu bir eğlence, daha da çok erkeklik gösterisi. Kocasını öldürmekten yatan Hayat’ın anlattıklarını hiç unutmadım:

“Anacığım, kocayı seviyordum ama adam kumarbaz, beni de pavyonda çalıştırıyor. Evliyim ya çocuk doğurmak istedim. Vallahi billahi doğuma kadar çalıştım. Belli olmasın diye karnımı kuşakla sıkı sıkı sarıp sahneye çıkıyordum. Doğum yaptım, çocuk komşuda. Bir gün sahnedeyken dar elbise giyiyoruz ya sütüm geldi. Düşünsene oyun oynuyorum, sütüm su gibi akıyor. Erkeklerin bağırdığını duydum. Masalara vurup bağırıyorlardı: ‘Utanmaz kadın, git git!’ Birden tam önümde bir şişe patladı, ağlayarak arka tarafa kaçtım. Yaşadığımız yer küçük bir kasaba. Kocam duymuş, ‘Ahlaksız kadın!’ diyerek beni dövmeye başladı. Onu rezil etmişim. Ben de elimdeki bıçağı ona sapladım.”

Sevgili okurlarım, ben de acılı pavyon hikâyeleri bitmez. Gene de bu hikâyeleri bilmeyenlerin hiçbir şeyi umursamadan pavyon dansı yapmalarından garip bir keyif alıyorum. Demek ki hep birlikte delirme noktasına geldik. Bu delirmenin üstüne tüy diken de uzaya turist yollamamız. Adam 50 milyon dolara uzayda gezmeye gitti. Dünyanın düz olduğunu iddia edenler de bu uzay gezisiyle delirdiler. Yok bayrak diktik, yok namaz kıldık. İktidarın danışmanlarını gerçekten kutluyorum, tüy diktiler!

Öyleyse çal kardeşim bir oyun havası. Neşemizi bulalım.

Yazarın Son Yazıları

Yetti bu uyuşturucu magazini!

Sevgili okurlarım vallahi billahi bana iki şeyden daral geldi.

Devamını Oku
21.12.2025
Hereke yolunda

Sevgili okurlarım sevdiğim tahta heykeller diyarı Değirmendere’ye taşındığımdan beri dostlarım, okurlarım beni hiç yalnız bırakmıyorlar.

Devamını Oku
14.12.2025
Boji’yle dünyayı gezdik!

Sevgili okurlarım, son yazdıklarıma bir göz gezdirdim.

Devamını Oku
07.12.2025
Canım şaka yapmışlardır

Sevgili okurlarım, yıllar önce İspanya’nın Endülüs bölgesinde dolanırken nereden aklıma düştüyse yolda gördüğüm Çağlar Boyu İşkence Aletleri Müzesi’ne girivermiştim.

Devamını Oku
30.11.2025
Denize düşen yılana sarılır

Sevgili okurlarım gerçekten bıktım, neden mi?

Devamını Oku
23.11.2025
Müjde! Ölüm kokan parfümlerim var!

Sevgili okurlarım bir an kendimi bir reklam şirketinde çalışırken buldum.

Devamını Oku
16.11.2025
Dünya unuttuğu bir sözcüğü yeniden anımsadı: Sosyalizm!

Geçtiğimiz hafta, uzun zamandır siyasal ve ekonomik belirsizlik, biri biterken öteki başlayan savaşlar ve giderek şiddetini artıran emek sömürüsü karşısında umutsuzluğa kapılan dünya halkları, uzun zamandır egemen güçler tarafından özellikle unutturulan bir sözcüğü yeniden anımsadı: “Sosyalizm!”

Devamını Oku
09.11.2025
Kraldan çok kralcılar

Sevgili okurlarım tarih bize, ülkelerin çökmesine en çok yardım edenlerin kraldan çok kralcılar olduğunu gösterir.

Devamını Oku
02.11.2025
İmecenin muhteşem gücü

Sevgili okurlarım ülkemin içinde bulunduğu belirsizlik durumu, giderek çoğalan çocuk çetelerinden söz etmek, öldürülen yoldaşların ardından ağıt yakmak, her gün bir kadın cinayetiyle yüz yüze gelmek beni hiç olmadığım kadar umutsuzluğa sürükledi.

Devamını Oku
26.10.2025
Hakan Tosun sen gittin gideli

Sevgili okurlarım bu hafta bir vatanseveri, bir doğa koruyucusunu, işi sadece gerçekleri belgelemek olan bir güzel insanı Hakan Tosun’u toprağa verdik.

Devamını Oku
19.10.2025
Düzenin yeni kurbanları: Katil çocuklar!

Bir avukat İstanbul’da kalabalık bir caddede, ofisi önünde maskeli kişiler tarafından Kalaşnikoflarla taranarak öldürülüyor.

Devamını Oku
12.10.2025
Ah bu ne sevgi bu ne ıstırap!

Sevgili okurlarım insanın tüylerini ürperten. “Bu kadar da olmaz” dedirten bir fotoğrafa bakıp duruyorum.

Devamını Oku
05.10.2025
Adana’nın yolları taştan sen çıkardın beni baştan!

Sevgili okurlarım hepiniz benim Adana sevgimi bilirsiniz.

Devamını Oku
28.09.2025
Kırmızı elbiseli küçük kız

Onun hiçbir şeyden haberi yoktu.

Devamını Oku
21.09.2025
Vahşetin korkunç sularında

Sevgili okurlarım şimdi gelin İtalya’nın Roma kentinde vahşet resimlerinin sergilendiği bir müzeye girelim.

Devamını Oku
14.09.2025
Bir kitap: ‘Sırlarım İpte Asılı Kaldı Balım’

Sevgili okurlarım bugüne kadar hiçbir kitap beni böylesine acıtmamıştı.

Devamını Oku
07.09.2025
Devlet bir sivil itaatsizlik örgütü müdür?

Sevgili okurlarım, sivil itaatsizlik özellikle yasalardan, yönetimden hoşnut olmayanların başvurduğu bir eylemdir.

Devamını Oku
31.08.2025
Bize kim düşe?

Sevgili okurlarım bugün yazıma Leonard Cohen’in “Herkes biliyor geminin su aldığını./ Herkes biliyor kaptanın yalan söylediğini./ Ve herkes biliyor zarların hileli olduğunu” şiiriyle başlayayım dedim, herkes biliyor da ben neden böyle doktorun az önce biyopsi yaptığı bir hasta gibi endişeyle bekliyorum.

Devamını Oku
24.08.2025
Ah ah beni belediye başkanı yapmadılar!

Sevgili okurlarım iyice kafa sersemi olduk.

Devamını Oku
17.08.2025
Parayı veren düdüğü çalar!

Sevgili okurlarım bu yaz kendimi büyük bir açık hava tiyatrosunda oyun izliyor gibi hissediyorum.

Devamını Oku
10.08.2025
Şu nitelikli ol ne demek? Biri bana anlatsın!

Sevgili okurlarım bir hafta önce ülkemizde her yer yanıyordu.

Devamını Oku
03.08.2025
‘Kolay ölümler ülkesi’

Sevgili okurlarım başlık benim değil, sosyal medyada gördüm, sahibini aradım, bulamadım ama bu başlığa vuruldum.

Devamını Oku
27.07.2025
Asılacak kadınlar ülkesi

Sevgili okurlarım bu hafta yazar Pınar Kür’ü sonsuza uğurladık.

Devamını Oku
20.07.2025
Kavşaktayız yeni sorular sorma zamanı!

Sevgili okurlarım ne yazık ki kavşağa geldik arabayı ya uçurumdan aşağı süreceğiz ya da hepimiz yepyeni sorular sormaya, çözümler bulmaya çalışacağız.

Devamını Oku
13.07.2025
Topyekûn savaştayız!

Başlığım kimseyi şaşırtmadı değil mi? Evet, bu canım ülkede yepyeni bir savaş deneniyor.

Devamını Oku
06.07.2025
Zeytine ağıt

Sevgili okurlarım şimdilik füzelerle, insansız uçaklarla yapılan savaş bitmiş görünüyor, doğrusu ben bittiğine hiç inanmıyorum. Bir yerlerde gene füzeler uçacak, çocuklar ölecek, ölüyor da. Şimdi gelelim bizdeki asıl savaşa. Evet dostlarım ülkemizin zeytinliklerimizi bitirme savaşı bu.

Devamını Oku
29.06.2025
Dünyanın hali gibi halimiz

Sevgili okurlarım meğer bizim bu kadim ülkemizde ne kadar çok savaş uzmanı varmış.

Devamını Oku
22.06.2025
Yeniden Türkiş Dekameron

Sevgili okurlarım, epey bir zamandır yaklaşık 20 yıldır bu köşede neredeyse aynı sorunları yazmaktan bıktım.

Devamını Oku
15.06.2025
‘Bana denizi göster’

Sevgili okurlarım gene bir bayram günü, üstelik pazar. Açık konuşmayı severim bilirsiniz öyleyse açık konuşayım ben bu bayramı hiç sevmem.

Devamını Oku
08.06.2025
Unutma biz Anadolu’yuz!

Sevgili okurlarım bir kentten başka bir kente taşınmak ne kadar zormuş.

Devamını Oku
01.06.2025
Biraz mevzu değiştirelim

Sevgili okurlarım 50 yıldır yaşadığım İstanbul’u bırakıp Kocaeli’nin Değirmendere Mahallesi’ne taşınıyorum.

Devamını Oku
25.05.2025
Cebinde şiirlerle dolaşan bir film yönetmenini uğurlarken

Sevgili okurlarım 25 yıllık hayat ve iş arkadaşım, kızım Dünya’nın babası cebinde şiirlerle dolaşan tüm hayatı boyunca devrime inanan film yönetmeni Ali Özgentürk’ü sonsuzluğa uğurladık.

Devamını Oku
18.05.2025
Yurdumuz yeniden bizim olmalı!

Yurdumuz yeniden bizim olmalı!

Devamını Oku
11.05.2025
24. yılını kutlayan Afyonkarahisar Klasik Müzik Festivali’nde toplu anılar

24. yılını kutlayan Afyonkarahisar Klasik Müzik Festival

Devamını Oku
04.05.2025
Unutma deprem geliyorum der ve gelir!

Unutma deprem geliyorum der ve gelir!

Devamını Oku
27.04.2025
Analar babalar, çocuklarımıza kıyıyorlar!

Analar babalar, çocuklarımıza kıyıyorlar!

Devamını Oku
20.04.2025
Bak şu işe ben şu küçücük Yunanistan’ı kıskanıyorum!

Bak şu işe ben şu küçücük Yunanistan’ı kıskanıyorum!

Devamını Oku
13.04.2025
Boykotun sessiz çığlığı

Boykotun sessiz çığlığı

Devamını Oku
06.04.2025
Plastik mermi, cop, tazyikli su ve bitmeyen tutuklamalar

Plastik mermi, cop, tazyikli su ve bitmeyen tutuklamalar

Devamını Oku
30.03.2025
Hep birlikte haykırıyoruz: ‘O gün bugündür!’

Hep birlikte haykırıyoruz: ‘O gün bugündür!’

Devamını Oku
23.03.2025