Önemli bir sanat kişisi ve denemeci... Oğuz Demiralp'in yazısı...
Deneme Türkçe edebiyatın gelişmiş bir türüdür. Öteden beri iyi deneme yazarlarımız olmuş, iyi denemeler okuyagelmişizdir. Ne ki, son yıllarda denemenin eskiden olduğu kadar ilgi çekmediği izlenimindeyim.
Piano adam; Glenn Gould!
“Müzisyen olmasaydım yazar olurdum,” diyen Glenn Gould, kitaplaştırılan birçok yazı da yayımlamış. Edebiyat ile müziğin paslaşmasından hoşlanıyormuş belli.
Ey Fransız gençliği! Oğuz Demiralp'in yazısı...
Ladj Ly’nin Sefiller (Les Misérables, 2019) filmini seyrettikten sonra Macron “alt üst oldum” demiş. Sefiller son yılların en çok ses getiren Fransız filmi. 19 ödül almış. Seyircinin ilgisi de yoğun.
'Cumhuriyet, kitaptır!'
Atatürk’ün güçlü kişiliği yazısına da yansımıştır. Kalemi hiç titremez. İfadeleri matematik bir kesinlik ve açıklıktadır. Nutuk’u çeşitli boyutlarıyla daha iyi anlamak için bu önemli metin üzerine daha çok yazınsal çalışma yapmak gereklidir.
Kurtuluş Savaşı romanları
Kurtuluş Savaşımızın yazınımıza nasıl yansıdığını merak ediyorsanız bakabileceğiniz önemli kaynaklardan biri İnci Enginün, Zeynep Kerman ve Selim İleri’nin Kurtuluş Savaşı ve Edebiyatı (Oğlak, 1998) antolojisidir. Ne yazılmış bu konuda, şiir, roman, öykü, tiyatro, geniş fikir edinirsiniz.
Karı koca şair... Oğuz Demiralp'in yazısı
Elizabeth ile Robert’in ilişkisi bir destandır edebiyat tarihinde. Robert’in ondan altı yaş büyük, o sıralarda çok daha ünlü şair Elizabeth Barrett’e mektup yazmasıyla başlıyor ilişki, bir yıl içinde evliliğe evriliyor. Elizabeth tiran ruhlu babasının evinden kaçmış sevgilisine. Wordsworth, “gittiler” demiş, “umarım anlarlar birbirini / çünkü anlamaz başka kimse.”
Ataç’ın tiyatro yazıları / Oğuz Demiralp'in yazısı
Nurullah Ataç yazı yazmaya “tiyatro tenkidiyle” başladığını söyler. Tanpınar Türkiye’de tjyatro eleştirisinin Ataç ile başladığını yazmıştır. Ataç’ın tiyatroyla ilişkisi pek bilinmez. Bunun nedenlerinden biri Ataç’ın tiyatro yazılarının uzun süre toplanamaması olmuştur.
Rönesans ve Osmanlı... Oğuz Demiralp'in yazısı
Rönesans ve Osmanlı Dünyası (Koç Üni., 2018) başlıklı kitap Rönesans döneminde Osmanlının Batıyla çeşitli ilişkilerini inceleyen makalelerin derlendiği güzel bir toplam. Sadece tarih meraklıların değil edebiyatçıların da okuması iyi olur. Ece Ayhan tarih okur ve bilirdi.
“Kontra hayatların kalbi” Oğuz Demiralp'in yazısı
Haşim Çatış anımsanmayı hak eden bir şairimizdir. İki şiir kitabını biliyoruz. Birincisi, incecik, küçücük Şehir Şarkıları. Alt başlığı yazı şiirler (1972 - 77). Daha aşağıda irice harflerle Saçak Yayını yazılmış. Bilmediğim bir yayınevi. Kitabın kapağı karton değil kâğıt.
Prospero ile Caliban... Oğuz Demiralp yazdı
Nurullah Ataç’ın Prospero ile Caliban’ı yazınımızın belki en ünlü denemesidir. 1955/56’da Varlık dergisinde birer ay arayla yayımlanmış altı parçadan oluşur. Bence bu denemenin bir yanlışı, bir de kusuru vardır.
Kara ten, ak yürek
Kara Tenli Şiirler başlıklı seçki çeviri şiir yazınımızın üst düzey bir ürünüdür Özcan Özbilge’nin İngilizce yazan zenci şairlerin şiirlerinden seçerek yaptığı çevirileri içermektedir. Yazko 1983 Çeviri Şiir Büyük Ödülü’nün verildiği yapıttır.
İnsanın birey hali ve iç insan
Geçen yıl yitirdiğimiz Harold Bloom popüler bir eleştirmendi. Batı Kanonu (Türkçesi: Çiğdem Pala Mull, İthaki Y. 2014) kitabı ülkesinde bestseller olmuş. Bloom’un öteki ünlü kitabı Shakespeare: The Invention of The Human’dır (İnsanın İcat Edilmesi).
Beyaz dil, kara dünya... Oğuz Demiralp'in yazısı
Kimi yazarlar yaşarken iyi kötü tanınır, ama öldükten sonra unutulur, onyıllar, bazen yüzyıllar geçer, yeniden gündeme gelir. İşte Fransız Emmanuel Bove (1898 - 1945). Yaşarken tutulan bir yazarmış, Rilke’den, Gide’den aferin almış. Max Jacob da çok beğenirmiş. 1977’de ilk iki romanının yeniden basımına kadar kadar silinmiş belleklerden.
Piano adam
“Müzisyen olmasaydım yazar olurdum,” diyen Glenn Gould, kitaplaştırılan birçok yazı da yayımlamış. Edebiyat ile müziğin paslaşmasından hoşlanıyormuş belli.
Kötü Suat
Ahmet Hamdi Tanpınar’ın çekmecesi meğer ne kadar doluymuş. Ölümünden çok sonra gün ışığına çıkarılan metinlerinin hepsi birbirinden ilginç, bu anıtsal yazın ve kültür kişimizin dünyasını, sanatını daha iyi tanımak açıdan önemli.
Ev gezgini...
İçerisi, dışarısı yaşamın birbirini tamamlayan iki boyutudur. Dışarıya özgürce gidip gelebilmek ne büyük mutluluktur! Sağlık nedeniyle bu mutluluğu tadamadığımız günlerde birçok şeyin yanı sıra, özellikle düşünmemiz gereken bir konu vardır. Yok yere içeri tıkılmış olan ifade özgürlüğü ihlallerinin kurbanlarını... O özgür ruhlu insanların ne halde olduklarını...
Devamı var! Oğuz Demiralp'in yazısı...
Huzur’un sonu etkileyicidir. Üzülürsünüz Mümtaz’ın başına gelene, hak etmediğini düşünürsünüz, ‘hiç değilse ölmedi’ diye avunursunuz. ‘Tedavisi ne sonuç verdi? Ne oldu?’ gibi sorularla öğrenmek istersiniz romanın sonrasını. Belleğimi bu isteğim yanıltmıyorsa, Tanpınar, Mümtaz’a ne olduğunu yazabileceğini anıştırmıştı bir söyleşide.
Füsun Akatlı… Oğuz Demiralp’in kaleminden
1970’li yılların Ankara’sında yazınsal buluşmalar, Oluşum Dergisi toplantılarından tanışıklığım vardır Füsun Hanımla. Füsun Akatlı. 60’ların sonunda yazmaya başlamıştır, ama serpilip çiçeklenmesi 70’lerdedir. Sadece statükoculuğa değil Jdanovçuluğa da karşı usun, sanatın ilerici sesiydi.
Oğuz Demiralp'in yazısı: Dünya ozanı; Olcas Süleymenov
Bir dünya ozanı. Süleymenov’u 1981 yılında ünlü yapıtı Kil Kitabı’nın (1969) Fransızcasından keşfetmiştim: Le livre de Glaise. 1977 yılında basılmış bir çeviri. Süleymenov’un destanı çekti beni. Gene Fransızcada 1981 yılında çıkmış Transformation Du Feu (Ateşin Dönüşümü) kitabını edindim hemen. Bu kez uzunlu kısalı seçme şiirler. Doyurucu bir toplam.