Düşün, Aslı Erdoğan’ın yakasından!

03 Eylül 2017 Pazar

İnanılır gibi değil! Sabır taşı olsa, bir değil bin kez çatlamıştı şimdiye dek!!!
En kestirmeden söylüyorum: Aslı Erdoğan’a yapılan işkencedir! Sadece bir yazara yapılan değil, bir ülkeye, bir millete, devlete yapılmış, yapılmakta olan işkencedir! Bir ülkeye, bir millete, bir devlete yönelik işkencedir!
O devlet Türkiye Cumhuriyeti’dir.
Aslı Erdoğan bu ülkede çok ender yetişen yazarlardan biridir. Kitapları bugüne dek 26 dile çevrilmiş, dünyada milyonlarca okura ulaşmıştır. Özgür Gündem Gazetesi Danışma Kurulu’nda adı var diye 4 buçuk ay hapis yattı ve çıktı.
(Tamam daha yüz binler, haksız yere hapis yatıyor. Hem de çok daha uzun süreler! Keşke her biri hakkında tek tek yazabilsem. İnanın, birini yazarken neden ötekileri yazmıyorum diye en çok kendimi, ben suçluyorum!)
Yabancı dillere çok çevrilmiş, hapsedilmeden önce de çok kez ödüllendirilmiş, yerli ve yabancı eleştirmenlerce yüceltilmiş, değerli bir yazardır. Hapisteyken, sayısız ülkenin PEN merkezi, onu onursal üyesi yaptı.
Dünya arenasının en önemli sanat buluşmaları, örneğin 2017 Frankfurt Kitap Fuarı, Avignon Tiyatro Festivali ve daha nice toplantı, onun yazılarıyla açılış yaptı...
İsveç’ten “Tucholsky Ödülü”nü; Avusturya’dan “Bruno Kreisky İnsan Hakları Ödülü”nü, Almanya’dan “Theodor Heuss Ödülü”nü aldı. Bunların hiçbirinin törenine katılamadı, çünkü hapisteydi.
En kahredicisi ise, Avrupa Kültür Vakfı’nın ödülünü de kazandığı halde, mayıs ayında Amsterdam’daki ödül törenine katılamaması oldu. Hapiste değildi ama yurtdışı yasağı vardı. Bu kadın katil değil, soyguncu değil, esrar, silah kaçakçısı değil, casus değil, kaçma olasılığı, şiddettin ş’sine eğilimi yok ama, yurtdışına çıkış yasağı var!

Rezil olan Türkiye
22 Haziran’da, son duruşmada, mahkeme, Aslı Erdoğan’ın yurtdışına çıkma yasağını kaldırdı. Rahat bir nefes aldık.
Çünkü katılamadığı her törende, her etkinlikte, rezil olan, aşağılanan Türkiye Cumhuriyeti oluyordu.
Yurtdışına çıkış yasağı, Aslı Erdoğan’a değil, olsa olsa Türkiye’ye verilen bir ceza olabilir. Türkiye’nin despot bir ülke olduğunu ileri sürmek ya da varsaymaktır. Ben Tayyip Erdoğan’ın yerinde olsam, “Eyyyyyy hâkimler, Türkiye bir zamanların demir perde ülkesi mi, böyle yasaklar koyuyorsunuz! Ayıptır, günahtır!” diye kükrer, bal gibi yargıya da karışır, bu yasağı daha önce kaldırtırdım! Ama yapmadı.
22 Haziran’da Aslı Erdoğan’ın yurtdışı yasağı mahkemece kaldırıldı. Gelgelelim bu kez de pasaportuna el konup imha edildiği için yurtdışına çıkamıyor.
Şimdi 22 Eylül’de Almanya’da Erich Maria Remarque Barış Ödülü’nün töreni var. Dünyanın en prestijli ödüllerinden biri, her daim her kitabında, her yazısında barışı savunan Aslı Erdoğan’a verildi. Ama törene katılamayacak çünkü pasaportu yok. Böyle bir kanun da yok. Gerekçe de yok.
İki gündür Avrupa basını “Aslı Erdoğan törene katılamayacak” haberine geniş yer veriyor. Bizde birkaç muhallif gazetede ise utangaç bir iki cümle...
Fransa devleti en büyük unvanı ve payeyi “Légion d’honneur” verdiğini açıkladı. Ona da mı gidemeyecek?
Yeter! Düşün artık yazarın yakasından! Açın şu kapıları!
Bu ülkeyi, bu devleti daha çok rezil etmeyin!
Ne dünyaya ne de bize, kendimize!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları