Futbolda yoğun geçen sezonun ardından adeta tatile giremeden yeni formatıyla düzenlenen FIFA Kulüpler Dünya Kupası’nda boy gösteren takımlar ve oyuncular, dünyanın her yerindeki seyirciler için yaptıkları maçlarda transfer piyasasını oluşturuyor. Kupanın başında beklenti düşüktü. Ama buna rağmen çeşitli futbol ekollerinin verdikleri mücadele ve tribünlerin renkliliği turnuvanın olumlu şekilde geçmesini sağlıyor. Avrupa takımlarına karşı özellikle Brezilya kulüplerinin hem klâsik hem de modern futbol anlayışına uygun olarak verdiği mücadele gözden kaçmamalı.
ABD, 1994 Dünya Kupası’dan sonra ilk kez büyük bir turnuvaya ev sahipliği yapıyor. Böylece seneye ülkelerinde düzenlenecek Dünya Kupası ev sahipliği için de bir anlamda staj yapıyorlar. Olumsuz hava şartları nedeniyle uzun süre duran maçlar turnuvada seyirci açısından en büyük sürpriz. Özellikle Benfica-Chelsea karşılaşması 86. dakikada durdurulup uzun süre oynanmadı ve sonrasında uzatmaya giderek tarihin en uzun futbol maçı olarak kayda geçti. ABD’de futbolun öncelikli spor branşı olmadığı halde tribünlerin doluluğu ve ilginin yüksek olması ise futbola duyulan sempatinin uluslararası düzeyde artmasıyla alakalı. Turist olarak gelen taraftarlar azımsanmayacak şekilde olsa da ABD halkının yaz olmasına rağmen tribünlere gelişi küçümsenmemeli.
Bizim açımızdan üzücü olan kulüplerimizin bu seviyelere çok uzak olduğudur. “Bizden bir veya iki takım neden burada yok?” diye sormadan geçemiyoruz. Belki kendi içimizdeki kısır kavgaları bitirip, aynı masada oturarak futbolumuzun geleceğini planlarsak sonraki yıllarda böylesine büyük arenalarda yer alıp başarı yakalarız. Sevindirici yön ise kendi futbolcularımızın büyük takımlarda rekabetin içinde bulunmasıdır. Kenan Yıldız, Arda Güler, Orkun Kökçü, Kerem Aktürkoğlu... Hepsinin bireysel ve takım performansları etkiliydi. Özellikle Kenan’ın Juventus’a katkısı ve aldığı rol kendisi adına olumlu yönde. Bu isimler, A Milli Takımımız için de büyük beklenti yaratıyor.