Adnan Dinçer

Oh be!

04 Eylül 2019 Çarşamba

Bu başlık size tuhaf gelebilir! Ülkemizin ekonomisi küçüldü. Resmi açıklamalar böyle. Ama kulüplerimizin son iki gündeki hızları ve aldıkları futbolcularla kulüp bütçeleri hiç de öyle demiyor. Herkes bildiğini okudu yine transferde. Ve transfer şimdilik bitti. Kulüplerin en ilginci ise Beşiktaş. Geçen sezona son iki yılın başarılısı olarak girip dördüncü olmak gibi bir süreç yaşayan Siyah-Beyazlı takım, kendini küçültmek adına ve ödemelerdeki güçlük nedeniyle futbolcularını adeta haraç mezat sattı. İşin içyüzünü bilmek istemem. Ama “Feda” ve “Efendi” senelerinden sonra böylesine açılıp başarılı olup sonra da boğulmamak gibi bir davranışa girerken son günde transfere imza atmak ve yama yapar gibi açıkları kapatmak bir taktik olsa gerek.
Bana ısrarla “Neden çalışmıyorsun” diye soruyorlar. Cevabım samimi ve açıktır. “Teklif almıyorum. Yurtdışından bu kez birkaç yerden ilgilenenler oldu ama sonunu getiremedik.” Bu açıklamayı yapma nedenim meslektaşlarım gibi düşünüyor olmamamdır. Bizim ülkemizde transfer sistemi oturmuş değil. “Ahbap çavuş ilişkisi” ve “adamın varsa” ilkelliğinde gidiyor. Bu gerçeği düzeltemedik. İlkeli olmak kulüp yapılarındaki yetersizliği gidermek adına işsiz kalabiliyorsunuz. Çünkü herkes futbolu bilir ve 11 kişiyi dizer.
Hafta sonunda çok konuşulması gereken iki karşılaşma oldu. Galatasaray-Kayserispor maçı ve hakem faciası oyuna çok etki yaptı. Fenerbahçe’nin tempo ve kazanma isteği ile Trabzonspor’un ligdeki kararlı direnci dikkat çekti. İki takım da başarılı sezon geçirecek. Diğer karşılaşmalar ve takip etiğim İngiltere Ligi arasındaki iki fark benim için çok belirgin oldu. Birincisi sahadaki futbol mantığı; taktik gerçek. İkincisi ise gençlere verilen formalar ve kadro yapıları.
Bizim bir yanlışımız da kadroların benzer futbolcularla şişkinliği ve sonuçların hakem veya bazı futbolculara kesilmesi. Kadrolara bakın. Bazı mevkilerde bekleyen üç oyuncu, bazı bölgelerde ise kısırlık. Gençlerin yüzüne bakan dahi yok. Hatta görev alan gençleri yıpratan tribün homurtuları adeta sahaya yansıyor. Burada herkes hatalı. Algı ile kadrolar yapılır ve yanlışlar zorla kabul ettirilirse tribünlerle de aynı biçimde özdeşleşiyor. Medya yorumları ise futbolun nasıl oynandığından öte sadece hakem hataları ile geçiştiriliyor. Bir puan ve yandaş olma fanatizmi almış gidiyor! Maç öncesi çalınan İstiklal Marşımıza iştirak eden futbolcu çok azaldı.
Şimdilik transfer bitti ve Falcao’lu bir ligimiz oldu. Umarım iyi örnek olur ve bizleri bir ölçüde futbol ve gol adına mutlu eder. Önemli bir transferdir. Şimdi defansı çok ağır olsa da, Fatih Terim takımı kurtaracak bir yıldız ile güçlendi. Artık “profesyonel organize” diye yorumladığı futbol ortamını aşmalı. İğne kendinize batınca canınız yanıyor. Benim gibi yıllardır çuvaldız batırılanların içinde olanların organize ortama kurban edildiklerini kimse söylemiyor. Bunu hatırlatmak görevimdir. Biz ihanet ve vefasızlığı görsek de suskun olmadan kibarca hatırlatalım dedik hepsi bu.
Ulusal ara sonrası artık sakatlar iyileşir (!) ve teknik adamlar da kafasındaki kadroyu çıkarır, ligin rayına otururlar diyorum. Yani lig yeni başlıyor!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Gençler ve Arda 14 Ekim 2024
Özümüze dönelim 5 Ekim 2024
Gücü yetmedi 4 Ekim 2024

Günün Köşe Yazıları