Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Terör artık hiçbir yere uzak değil…
Albert Einstein ile başlayalım: “Savaş için harcadığımız çabaları barış için de harcamadığımız sürece savaşların önünü alamayız…” Sonra bu sözü terör olgusuna uygulayalım: “Terörü başlatmak için harcadığımız çabaları bu olgunun kökünü kurutmak için de harcamadığımız sürece terör, hiç bitmeyecektir…”
Üstelik terörün savaştan çok daha beter bir yanı da var. Şöyle ki, savaşı başlatan, isterse eğer, onu bitiren taraf da olabilir. Başka deyişle savaşı bitirmek -başlatılan bir dünya savaşı değil ise- genellikle onu başlatanın elindedir. Ama herhangi bir amaçla adına terör dediğimiz eylemi başlatan, istediği noktada onu durdurabileceğine inanırsa eğer, bu inanç yerini korkunç bir yanılsamaya da bırakabilir.
Terör, bulaşıcıdır …
Albert Camus, pek çok kez alıntıladığım “Ne Kurban, ne de Cellat – Yeni Bir Dünya Düzeni” başlıklı ünlü denemesinde, içinde yaşadığı 20. yüzyılı “Korku Çağı” diye adlandırmıştı. Bunun nedenini de şöyle açıklamıştı: “…Terör ortamında yaşamaktayız, çünkü insanların birbirlerini diyalog yoluyla inandırmaları artık olanaksız… Bu terörden kurtulabilmesi için insanın düşünebilmesi ve kendi düşünceleri doğrultusunda eylemde bulunabilmesi gerekir. Ama özellikle terör, düşünebilmek için elverişli bir iklim değildir…” 20. yüzyılda korkunun artık iktidar yolunda bir tekniğe dönüşmüş olması, Camus’ye göre terörü de bu bağlamda son derece elverişli ve yaygın bir araca dönüştürmüştür. Ve sözü edilen korkunun sürekliliği için terör, olmazsa olmaz bir öğedir. Ne var ki, terörün en önemli niteliklerinden biri, bulaşıcı olmasıdır. Herhangi bir alanda o alana değgin amaçlar için başlatılan terör, insanları yıldırabilme etkisinin yarattığı bir tür çekicilik nedeniyle insanları ve kitleleri bir esriklik konumuna sürükler. İşte bu esriklik konumuna son vermek, artık terörü başlatmış olanların gücünü çoğunlukla aşar ve terör, çok kısa sürede iktidar tutkusuyla çok tehlikeli bir evlilik ilişkisi içersine girer.
Tek çare: Terörün ‘ortak düşman’ ilan edilmesi…
İşler bir kez bu noktaya vardıktan sonra terörün bir olgu niteliğiyle insanlığın gündeminden sonsuza kadar silinmesinin tek yolu, onun hiçbir ayrıma gidilmeksizin, başka deyişle “bazı durumlarda kullanılabileceği” yanılsamasına düşülmeksizin, insanlığın ortak düşmanı ilan edilmesidir. İnsanlık, böyle bir hedef bağlamında ödün tanımaz bir consensus’a varamadığı sürece 11 Eylül’ün ikiz kulelerinden 13 Kasım 2015’in Paris’ine uzanan yol, daha nice zamanlar boyunca uzayıp gidecektir. Çünkü bu yol ve özellikle o yol üzerindeki duraklar, teröre hiç de sanıldığı kadar uzak değildir!
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Colani'den İsrail hakkında ilk açıklama
- Emekliye iyi haber yok!
- Fidan'dan 'Suriye Kürtleri' ve 'İsrail' açıklaması
- MHP'den 'asgari ücret' önerisi
- Adnan Kale'nin ölümüne ilişkin peş peşe açıklamalar!
- Devrim Muhafızları'ndan Suriye çıkışı
- İngiliz gazetesinden Esad iddiası
- 'Kayyuma değil, halka bütçe'
- Arda Güler'in 2 asisti Madrid'e yetmedi
- 'Seküler müdür kalmadı'