Ahmet Güvener

Bumerang

05 Mart 2014 Çarşamba

Geçen haftanın gündemini Fenerbahçe’nin geçen haftaki bildirileri ve açıklamaları oluşturdu. Geçen hafta oynanan Elazığ – Fenerbahçe maçından sonra Fenerbahçe 3 önemli mesaj verdi kamuoyuna. Sabrımızın sınırına geldik taraftarı tutamayabiliriz, gerekirse Süper Lig’den çekiliriz ve naklen yayın havuzundan çıkabiliriz. Bunları gerçekleştirip, gerçekleştiremeyecekleri ayrı bir konudur. Bu noktaya gelmelerine hakem hatalarının ve sportif yargı organlarının verdiği yanlış ve “yanlı” kararların neden olduğunu söylediler.
Evet, bu konuda haklılar. Büyük kulüpler arasında en çok hakem hatası Fenerbahçe’ye yapılıyor. Hem aleyhte hem de lehte. Ve de en az hata da Galatasaray maçlarında. Bunu görmemek için kör ya da fanatik olmak lazım. Hakem hataları olduğu gibi atamalarda da yanlışlar olabiliyor. MHK arkasında TPFK’nin olmadığını bildiği için hata yapsa bile en iyi hakemleri her hafta atayarak kendini kurtarmaya çalışıyor. Fakat bu hataları komplolara bağlamak pek sağlıklı bir yaklaşım değil. Yani hakem hatalarının ardında bir art niyet arıyorsanız bunu somut delillerle ortaya koymalısınız. Bir hakemin art niyetli olması için ya bir kulüpten menfaat sağlaması, ya da bu konuda talimat alması gerekir. İspat iddiada bulunanlara düşer. Aynı hatayı her şeyi komploya bağlayan bugünkü siyasi iktidar da yapıyor. Gezi olaylarının ardından “faiz lobisi” iddiasını kamuoyu unutmadı.
Sportif yargı organlarının verdiği veya vermediği kararlar Türk futbol tarihinin en garip ve tutarsız kararları. Ama unutmayalım bu TPFK yönetimi ve sportif yargı kurulları bir siyasi misyon ile göreve geldiler. Ve o misyonu başarı ile gerçekleştirdiler. O zaman kimseden tık çıkmadı. Türkiye’de tüm kulüpler, ama en çok da sesi çok çıkan “büyük” kulüpler kendi lehlerine verilen kararlara hiç seslerini çıkarmazlar. Ne yazık ki Türkiye’de başarıya giden her yol mubahtır anlayışı hâkimdir. Hata yapılsın ama lehimize yapılsın.
Fenerbahçe kulübü 20 milyona yakın taraftarı ve “Fenerbahçe Cumhuriyeti” ve “biz Türkiye’nin en büyük sivil toplum örgütüyüz” söylemleri ve de geçen haftaki açıklamaları ile büyüklüklerinin altını abartılı bir şekilde çiziyor. Unutmayalım ki bu ülkede insanların tahminen yüzde 66sı başka takımları tutuyorlar. 3 Temmuz süreci sırasında kulübü birleştiren ve krizden başarı ile çıkaran bu tutum, şimdilerde diğer kulüp taraftarlarını ötekileştiriyor. Aynen bugünkü iktidarın yaptığı gibi. Kulüpler arasında ileride düzelmesi çok güç kötü ilişkilere, hatta nefrete dönüşüyor. Ben asla Galatasaray’ın ve diğer şampiyon kulüplerin sütten çıkmış ak kaşık olduklarını söylemiyorum, sadece bu kibirli tavrın Fenerbahçe’ye getirebileceği olumsuz sonuçları dile getiriyorum.
Gelelim bu yılki Fenerbahçe maçlarındaki hakem hatalarına. Hakemler de insan. Yaratılan baskı ortamında Fenerbahçe maçlarında sahaya çıkarken “aman hata yapmayayım” veya “etki altında kalmadığımı göstereyim” ruh hali ile çıkıyorlar. Örneğin geçen sene Galatasaray’ın hakemler ile uğraştığı dönemde Galatasaray maçlarında hakem hataları çoğalmıştı. Üstelik geçmiş haftalardaki tutumuyla ne yazık ki TPFK hakemlerin arkasında sadece laf ile var. Hakemlerinin raporuna ve MHK’nin görüşüne rağbet etmeyen TPFK hakemleri sahada yapayalnız bırakmıştır. Yalnız ve aklı karışık insan olan hakem doğal olarak hata yapmaktadır. Bu hata bazen lehinize olur bazen aleyhinize olur. Fenerbahçe çok büyük bir camiadır, bunu bilin, gurur duyun ama insanların gözüne sokmayın. Büyüklüğünüz bir tehdit unsuru olarak algılanmasın. Bırakın hakem hatalarını görmezlikten gelin, baskı yapmayın, emin olun hakem hataları azalacaktır Baskı bazen bumerang gibidir.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Hakem lobisi 9 Temmuz 2016
Kardiac Kids 17 Kasım 2015
Yeter artık (29.09.2015) 29 Eylül 2015

Günün Köşe Yazıları