Ahmet Güvener

Geçen Hafta

21 Mayıs 2014 Çarşamba

Sivasspor taraftarları sezon başında herhalde takımlarının Süper Ligi şampiyon bitireceğini düşünmüyorlardı. UEFA Avrupa Ligi takımları için zor ama gerçekleşebilir bir hedefti. Geçen hafta Sivasspor bu hedefe varmak için nihai maçını Akhisar Belediye ile yaptı ve maçı kazanarak UEFA Avrupa Ligi’ne katılma hakkını kazandı. Sivasspor taraftarları belki de sezonun bu en önemli maçına ne yazık ki, itibar etmemişlerdi. Tribünlerin yarısı boştu. Anadolu’nun bu ufak şehrinin önemli başarısını futbolcular sahada yalnız başlarına kutladılar. Bu sene küme düşen Kayserispor ne yaptıysa taraftarlarını tribünlere çekemedi. Kayseri’de modern bir stadyum ve zaman zaman 1 TL’lik giriş ücreti olmasına rağmen Kayserispor maçlarını boş tribünlere oynadı ve sonunda küme düştü. Türkiye Süper Ligi’nde seyirci sayısı 2011-12 rakamlarıyla ortalama 11.500 kişi ile dünyada 22. Avrupa’da 11. sırada. Ülkemiz insanları futbol maçlarına gitmeyi pek sevmiyorlar. Bu sene cezalı seyircisiz maç sayısının artmasıyla bu ortalama daha da düşmüştür. Ülkenin futbolunu yönetenlerinin çözmesi gereken en önemli sorunlardan birisi de budur.
1959’da kurulan Süper Ligimiz -veya eski adıyla Milli Lig- bugüne kadar sadece 5 şampiyon takım çıkartabildi. Diğer Avrupa ülkelerinin çıkardığı şampiyon sayısını araştırırsanız çok şaşırırsınız. Almanya (29) İngiltere (23), Fransa (19), İtalya (16) değişik takım şampiyon olmuş. Kapitalizm ile futbolun daha çok entegre olduğu son 20 yılda bu sayılar da azaldı. UEFA ne ilginçtir son bir sene içinde Süper Lig’de şampiyon olan 5 takımımıza da çok ciddi cezalar verdi. Fenerbahçe ve Beşiktaş UEFA şampiyonalarından men edilirken, Galatasaray, Bursaspor ve Trabzonspor Financial Fair Play kurallarına uymamaktan cezalara çarptırıldılar. Erteleme gibi gözüken cezalar aslında bu takımlar için müthiş bir tehdit. UEFA ile karşılıklı anlaşma yaparak cezalarını erteleten 9 Avrupa kulübü arasında üç Türk kulübünün olması herhalde Türk futbolu için gurur kaynağı olmalı! Dünyanın en çok geliri olan 20 kulübü arasında 2 Türk takımının olması, gelirler itibarı ile Türkiye’nin Avrupa’da 7. sırada olmasının bu tablo karşısında pek anlamı kalmıyor.
En üst beş lige tek ihraç ettiğimiz oyuncu olan Arda Turan’ı formasını giydiği Atletico Madrid İspanya’da şampiyon oldu. 3.44 milyar dolarlık Real Madrid’i, 3.2 milyar dolarlık Barselona’yı geçen Atletico Madrid’in değeri sadece 328 milyon dolar, yani rakiplerini değeri onda birlik bir kadro ile geçerek şampiyon oldu. Takım futbolunun önemini bu şampiyonluktan daha iyi ne anlatabilir ki!.. Spor ekonomisini açısından ise, spor ekonomisinin diğer ekonomilerden ayırmamıza yardımcı olan ilginç bir örnek de oldu Atletico’nun bu şampiyonluğu.
Geçen haftaki yazımda MHK ile eğitimin uyumsuzluğuna parmak basmıştım. İlker Meral Türkiye Kupası yarıfinalinde verdiği çok yanlış bir penaltı kararı ile Galatasaray’ın finale kalmasına yardımcı olmuştu. MHK bu yanlış kararı kendisine iyi anlatamamış olmalı ki, bu hafta Beşiktaş Gençlerbirliği maçında çok benzer yanlış bir penaltı kararına imza attı. Neyse ki bu penaltı kaleci tarafından kurtarıldı. Gol olsa ve Galatasaray son dakikada bir gol yiyerek Şampiyonlar Ligi’ne Beşiktaş doğrudan kalsaydı ne olacaktı? Bu hatanın tek sorumlusu İlker Meral mi olacaktı? Yine geçen haftaki yazımda hakemlerimizin bazı haftalar 4-5 ciddi faullü oyunu ve dolayısı ile kırmızı kartı atladıklarını yazmıştım. Ciddi faullü oyun top oyunda iken rakibi yaralayıcı/sakatlayıcı nitelikteki faullere verilen addır. Bugün TFF yayımladığı sayısal verilerde hakemlerimizin 306 maçta toplam 11 kırmızı kartı ciddi faullü oyun nedeniyle gösterdiklerini görüyoruz. Sizce Süper Lig’de bütün yıl boyunca yaralayıcı/sakatlayıcı sadece 11 faul mü yapılmıştır? Geçen haftanın ardından bu kadarla yetinelim.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Hakem lobisi 9 Temmuz 2016
Kardiac Kids 17 Kasım 2015
Yeter artık (29.09.2015) 29 Eylül 2015

Günün Köşe Yazıları