Ahmet Güvener

Hızlı, Kolay ve Yanlış Çözüm

27 Mayıs 2014 Salı

AKP 2002’den beri tek başına iktidarda; oylarını yüzde 50’lere kadar çıkardı. Türk ekonomisinde ciddi bir büyüme var. Enflasyon uzun yıllardır yüzde 10’un altında. Ulaşım, belediyecilik, sağlık konularında çok ciddi reformlar yapıldı ve ilerlemeler sağlandı. Ama yaş ortalaması 30 olan, dünyanın en büyük 17. ekonomisinin sporda kadınlarımızın voleybol ve basketboldaki başarılarının dışında bir başarısından söz edemeyeceğiz. Hangi göstergeye bakarsanız bakınız sporda bir başarı gözükmüyor. En önemli uluslararası gösterge olan olimpik madalyalarda 2008’de 8 olan toplam madalya sayımız 2012’de 5’e düşmüş durumda. Faal lisanslı sporcu sayısının nüfusa oranında sporda çağdaş ülkelerin çok gerisindeyiz. Bir başka ülkenin başarısızlığı olsa bunu doğrudan iktidarın hanesine yazmayabilirsiniz. Çünkü çağdaş ülkelerde spor, devletin destek verdiği bir sivil toplum girişimidir. Ülkemizde ise sporu federasyon başkanlarının seçimi, pardon ataması, dahil iktidar yönetmektedir. İktidar futbol dahil spora çok ciddi kaynak aktarmakta ve dolayısı ile “Parayı veren düdüğü çalar” misali federasyonları yönetmek hakkını kendinde görmektedir. Sporda başarı, bugünkü iktidar için elit sporda başarıya, yani madalyaya endekslidir. Çok sevdiğim bir dostumun söylediği gibi “Her sorunun hızlı, kolay ve yanlış bir çözümü vardır. Bu çözüm sonraki daha büyük bir sorunun temelini oluşturur.” İktidar para vererek sporda hızlı, kolay ve yanlış bir çözümü aramaktadır. Ne yazık ki sporda yalnız para yatırarak hızlı ve kolay bir başarı elde edemezsiniz. Sporda başarı için bilimsel çalışmaya ve zamana ihtiyaç vardır. Türkiye çok değerli bir 12 yılını hızlı ve kolay çözümler arayarak tüketmiştir. Doping olayları ve devşirme sporculara verilen paralar bunların en güzel örnekleridir. İktidarın yalnızca kaynak ayırarak ve sporu yöneterek sporda hızlı bir başarı elde edemeyeceğini artık anlaması gerekmektedir. İktidarın ikinci yanlışı sistemdeki kişileri -bakan, genel müdür, başkandeğiştirerek başarı kazanabileceğini sanmasıdır. Dünyada bir başka örneği olmayan bu spor yönetişim sistemi değiştirilmeden sporda başarı sağlanamaz. 1936’dan beri devam eden merkeziyetçi/devletçi antidemokratik sistemin yanlışlığı ortada iken bu sistemde ısrarın anlamı yoktur
Yapılması gerekenler çok basit ve evrenseldir. Bunların uygulanması sonucu Türk sporu 3-5 yıl duraklasa bile, daha sonra insan kaynağının müthiş dinamiği, sivil toplumun yönetim becerisi ve Türkiye’nin büyüyen ekonomisi sayesinde istenen başarılar gelecektir. İşte basit ve evrensel ama bazıları için biraz da acı reçete:
Spor Genel Müdürlüğü ilga edilmeli, tüm maddi ve insan kaynakları belediyelere devredilmelidir. Sporun tabanda genişlemesi görevi, tesis yapmak ve işletmek dahil, gerekirse yasalarda yapılacak değişiklikler ile belediyelere verilmelidir. Spor Genel Müdürlüğü yerine Birleşik Krallık’taki UK Sports örneği bir “Elit Sporu ve Sporcuyu Destekleme Kurumu” oluşturulmalıdır.
Tüm federasyonlar -Futbol Federasyonu dahil- Dernekler Kanunu’na göre kurulmuş tüzel kişiliklere, Milli Olimpiyat Komitesi ise yeniden yapılandırılarak bu federasyonların şemsiye örgütü biçimine dönüştürülmelidir. Bu federasyonların kendi yağları ile kavrulmaları istenerek genel bütçeden kaynak ayrılmamalıdır. Önceleri çok ciddi maddi sıkıntı çekecek olan bazı federasyonlar, devletin para vermediğini görünce kaynak yaratma yollarını bulacaklardır. Genel bütçeden ayrılan kaynaklar yukarıda bahsi geçen “Elit Sporu ve Sporcuyu Destekleme Kurumu”na aktarılmalıdır. Bu kurumun ne yapması gerektiğini bir sonraki yazımızda irdeleriz. Türk sporunun kurtuluş reçetesi iki paragrafla anlatılacak kadar basittir. Ama hızlı, kolay ve yanlış asla değildir.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Hakem lobisi 9 Temmuz 2016
Kardiac Kids 17 Kasım 2015
Yeter artık (29.09.2015) 29 Eylül 2015

Günün Köşe Yazıları