Ahmet Güvener

Korumacılık ve Komplo Teorisi

11 Şubat 2014 Salı

Yıllarca hakemlik, hakem yöneticiliği ve hakem eğitimciliği yaptığım için bana sık sık sorarlar: “Hakemler etki altında kalırlar mı?” İnsanoğlu yalnızca kemik, kas, kan, vb’den oluşsaydı psikoloji ve psikiyatri gibi bilim dalları olmazdı. Hakemler de robot gibi olurlardı. Ama hakemler de insan olduğu için etki altında kalırlar. Bunu asgaride tutabildikleri zaman daha başarılı olurlar. Bir başka soru da hakemler “eyyam” yaparlar mı? Evet, etki altında kaldıkları için ve de kendilerini korumak için eyyam yaparlar. “Etki altında kalmanın çaresi var mıdır”ın cevabı iki yerde yatar: Birincisi hakem yöneticilerinde gerekli cezaları ve ödülleri vererek, ikincisi de spor psikologlarında gerekli desteği vererek. Eyyamın ne olduğunu, nasıl ve neden yapıldığını bir başka yazımızda anlatırız.
Dünya hakemliğinin en büyük sorunu hakem camiasının korumacılığıdır. Aynen polislerin yaptığı hataların üstünü örten polis müdürleri gibi, hakem yöneticileri ve de gözlemcileri hakemleri devamlı kollarlar. Örneğin Yunus Yıldırım penaltı vermediği ve kırmızı kart göstermediği sayısız maça rağmen bu huyundan vazgeçmemiştir. Bunun da tek sorumlusu hakemi koruma içgüdüsüyle ona bunu anlatamayan MHK’dir. MHK’nin asli görevi hakemleri korumak değil, adaleti sağlamaktır. Bunun için gerektiğinde hakem ayrımı yapmadan onları ciddi şekilde cezalandırmalıdır. Ama bunu yaparken amaç bazı takımları mutlu etmek olmamalıdır. Örneğin MHK bir buçuk yıldır Hüseyin Göçek’e neden BJK maçı verilmediğini izah etsin.
Gelelim geçen pazar günkü maça. Bu maçtaki hakem olayı eyyam ya da etki altında kalma olayı değildir. Maçın hakemi Yunus Yıldırım, Süper Lig’de üst düzey maçlar yönetebilecek nitelikte bir hakem değildir. Olsaydı FIFA listesindeyken UEFA tarafından iyi maçlara atanır ve yükselirdi. Aksine listeden çıkarılmıştır. Onun çok delikanlı, gördüğünü çalan iyi bir hakem olduğunu iddia edenler maalesef çağdaş futbol hakemliğinden anlamamaktadırlar. Yunus neredeyse hiç penaltı çalmayan ve de kırmızı kart göstermeyen bir hakemdir. Ayda yılda bir penaltı verdiğinde ya da kırmızı kart gösterdiğinde de hata yapabilmektedir. Yunus ceza alanına yakın hücum eden takım lehine faul verirken de kılı kırk yarar. Çünkü Yunus, Türkiye’de hakemlerin verilen kritik kararlardan dolayı eleştirildiğini, verilmeyenlerin ise zaman içinde unutulduğunu çok iyi anlamıştır. O maçı hiçbir kritik karar vermeden yönetmeye çalışır. Halbuki Babacan, Çakar ve Çakır gibi hakemler bazen yanlış da olsa, kritik kararları vermekten asla kaçınmamışlardır. Bu nedenle de başarılı olmuşlardır. Pazar günkü kritik maça atanması MHK’nin çok ciddi hatasıdır. Umarım hatalarını görmüşlerdir.
Ülke “faiz lobisi”, “dış mihraklar”, “paralel devlet” gibi komplo teorileri ile çalkalanırken, hakem hatalarının arkasında komplo aramak bazıları için gayet normaldir. Birkaç hafta önce tekrarlanmasına karar alınan maç nedeniyle “gereğini yapmalarını” istediğim MHK’nin çoğu üyesinin bu görev için yetersiz olduğu kanaatindeyim. Ama yine de MHK’nin kurmayları Alp, Okçuoğlu ve Sarvan’ın dürüstlüklerine kefilim ve onların olduğu yerde “komplo” olamaz. Komplo yoktur, ama korumacılık olduğu aşikârdır.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Hakem lobisi 9 Temmuz 2016
Kardiac Kids 17 Kasım 2015
Yeter artık (29.09.2015) 29 Eylül 2015

Günün Köşe Yazıları