Laiklik... Neden vazgeçil(e)mez? Nasıl yitirdik, nasıl geri kazanmalı?
Ahmet Saltık
Son Köşe Yazıları

Laiklik... Neden vazgeçil(e)mez? Nasıl yitirdik, nasıl geri kazanmalı?

05.06.2025 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

M. Luther’in Katolik Kilisesi kapısına 95 maddelik ültimatomunu çakmasıyla Protestanlık doğdu. Avrupa’da mezhepler arası 30 Yıl Savaşları başladı. Westphalia Barışı 30 yıl mezhep savaşları sonunda bağıtlandı. Devletler dinini seçme hakkı kazandı. Aydınlanma (18. yy) çağında bilimsel akılcılık, gözlemsel-deneysel bilim öne çıktı. Voltaire, Rousseau, Kant dinci dogmalara karşı akılcılığı savundu. Devletin yansız olması ve dinin özel alana çekilmesi düşüncesi yayıldı. Fransız Devrimi (1789) ile “laiklik” devlet rejimi oldu, 1905’te Kilise ile Devletin Ayrılması Yasası çıkarıldı.

Ernest Renan, din ile devletin ayrılması gerektiğini savunurken laikliği şu temel ilkelere dayandırır:

-Laiklik, devletin dini değil, aklı ve bilimi rehber edinmesidir; devlet, akla ve bilime dayanmalıdır.

-Devlet, herhangi bir dini kaynak almaz; kararlarını us (akıl) ve bilim temelli almalıdır.

-Din, bireysel vicdan olgusudur. Devlet dine karışmamalı, din de devlete yön vermemelidir.

-Toplumsal barış için din, özel alana çekilmeli; toplum içinde ayrıştırıcı değil, kişisel inanç konusu olmalıdır.

Renan ortak tarih ve bilinci savunur. Din tümüyle bireysel kalmalı, kamusal alana yansıtılmamalı, bu alan dinsel simgelerden arındırılmalıdır. Devlet ve toplumsal yapının, yasaların ve normların ortaçağ skolastik dogmalarına dayanmadığı; günün ve geleceğin kuşaklarında uygarlık değerlerinin, aklın, bilimin ve sorgulamanın temel olduğu; toplumsal düzenin tebaa-ümmet değil, eşit-özgür yurttaşlığa dayandığı; kadın-erkek toplumsal cinsiyet (gender) eşitliğinin mutlak bir temel insan hakkı olduğu bilinciyle yaşamı eleştirme ve geliştirme erkinin sergilenebileceği; bilimsel ve yaratıcı akla dayalı yaşam mimarisi ancak laiklik temelinde kurulabilir. Türban dayatmasıyla kimi kadınların saçının telinin görünmemesi “güvenceye alınmış” (!) ancak can güvenliği sağlanamamıştır. RTE, İstanbul Protokolü’nden açıkça hukuk dışı ve hükümsüz olarak çekilmiş ama “saçı görünmeme garantili” (!) masum kadınlarımızın müslümanlar eliyle cinayete kurban gitmeleri hala ve hızla sürmekte? Oysa evrensel uygarlık hedefi; yaşanabilir, eşit, özgür ve çağcıl devlet-toplum düzeni için laikliği koruyup uygulamaktır. Laik düzen barışı, geleceği kazanmaktır, eşitlikçi topluma evrilme, halk egemenliğini sağlama demektir. Laikliğin yitirilmesi, ulus egemenliğinin ruhbana kaptırılması, çağlar gerisine savrulmadır. Egemenlerin çocukları laik-bilimsel eğitim alır ama yoksul emekçiye sözde dinsel kurallara dayalı gericilik dayatılır, zorunlu dinci eğitimle çocuklarının beyni yıkanır. Egemenlerin kadınları da gerçekte laik yaşam sürer ama sömürülen yoksul emekçi kadınlar din adına cendereye sokulur, köleleştirilir, kendini gerçekleştirmesi önlenir, can güvenliği bile olmaz! Laiklik, özünde tam da sınıfsal bir olgu ve kurumdur.

Ülkemiz, emperyal destekli AKP rejimi eliyle, 23 yıldır giderek koyulaştırılan bütüncül bir gerici kuşatma altında.

Cumhuriyet, 2. yy’a birçok temel değerini yitirerek girdi. Türkiye’nin yönetsel, hukuksal ve sosyal dokusunu köktenci biçimde geriye dönük değiştirme amacıyla dayatılan politikalarla toplumsal barışın güvencesi olarak Laiklik, yok sayılarak dışlanmakta. Toplum, siyasal İslam yorumuyla İhvancı kurallarla sözde din adına dönüştürülmektedir.

Ulus, tarikat ve cemaatların ahtopot kollarıyla kuşatılmıştır. Bilim hurafeyle, hukuk şeri hükümlerle, yurttaş tebaa, halk ümmet ile eşdeğer görülmektedir. AKP azınlık iktidarı, “Yeni Türkiye” söylemiyle, Atatürk’ün kullandığı bu tanımı tersine çevirmekte. Ortadan kaldırılan laik düzen yerine, şeriatı kalıcı kılmak için anayasa değişikliği dayatmakta. Erdoğan açıkça “Alışacaksınız” diyerek ağır hukuk dışı toplumsal baskı kurmakta, “Bizden olmayan bertaraf olur” demekte ve partisine oy vermeyen yurttaşlara açıkça aşağılayıcı hakaret sözcükleri kullanmakta. 21. yy’da hiçbir uygar ülkede böylesi onur kırıcı tablo olamaz! Anayasayı açıkça tanımayan ve sürekli çiğneyen İktidar, anayasa değişikliği, yapabilirse yeni anayasayı gündemden düşürmemekte; 24, 42 ve 174. maddeler, laikliğin yeniden tanımlanması(!) için hedefte ve içleri boşaltılacaktır. Gerici dayatma, artan saldırılar ve dini siyasete alet etme karşısında laiklik ve Aydınlanma devrimi kazanımlarını savunma ve koruma savaşımı kritik bir önem ve öncelik kazandı. Sömürüyü sürdürebilmek için “Fiyatları Allah belirliyor” çılgınlığına ulaşıldı! Yoksullaştırma, hiç utanmadan, Allah’a yakın olma, cennet vaadi ile maskelenmekte! Eylül 2021 “nas” kurgusu, sermaye birikimini vahşice sürdürmenin kapkara şalı idi. Kaldı ki iktidarın din adına dayattığı, Kuran kaynaklarıyla örtüşmüyor. İhvancı-Selefi yorum, İslamın doğrudan emperyalistlerce yozlaştırılan biçimi olup tümüyle küresel neoliberal düzen güdümünde. Amaç, kapitalist sömürüye İslam’dan herhangi bir itiraz gelmemesi. Siyasal İslam, Muhammet’in dini değil! Emperyal çevreler İslamın bilimselfelsefi yöntemle incelenmesini engellemekte. Aydın-yurtsever din bilginleri yetiş(e)memekte, bu öncülerin halkla buluşmasına ve gerçekleri anlatmasına olanak verilmemekte; meydan yobazlara kalmakta. TRT, DİB, medreseleşen ilahiyat fakülteleri... Bu kısır döngünün kırılarak sağduyulu büyük halk kitlelerinin kazanılması zorunlu ve olanaklıdır.

Laiklik toplumsal barış ve özgürlüktür; devlet tüm dinsel inançlara eşit uzaklıkta, etkin yansızlıkla yaklaşacaktır.

Toplum düzeninde şu ya da bu dinsel yorumun başka kesimlere baskı aracı kılınmasını da engelleyecektir. Hukuk, sağlık, eğitim, spor, ibadet, giyim, kültür, uygarlık dinden özgür olacaktır. Ama Kuran kursları 4-6 yaşa çekilmiştir!

Bu bilime, akıl sağlığına, mental gelişime aykırı çok ağır insan hakkı çiğnemidir. Kuran öğrenimine hiç katkısı yoktur, bir zihinsel soykırımdır. Çocuk Koruma Yasası’na, BM Çocuk Hakları Sözleşmesi’ne, akla, bilime, vicdana, sağduyuya aykırıdır! Suçtur! Hafızlık kursları da öyle. Ezberci kişilikle sorun çözme yetisi kazanılamaz. ÇEDES, utanç verici! Çağın zorunlu kıldığı nitelikli insangücü, dinci koşullandırma ile yetiştirilemez. Laik devlettoplum, seçimlik ve üzerinde tartışılabilecek bir olgu değildir. Stratejik bir güvenlik, kalkınma, bağımsızlık ve varolma (beka) sorunsalıdır.

İlgili Konular: #Yurttaş #devlet

Yazarın Son Yazıları

Kovite benzer yeni salgın tehlikesi var mı?

2020-23 Kovit-19 pandemisinden bu yana yeni salgınlara hazır mıyız?

Devamını Oku
04.12.2025
Gıda güvenliği ve acil önlemler

Artan gıda zehirlenmesi ölümleriyle yüz yüzeyiz.

Devamını Oku
20.11.2025
Türkiye siyasetinde yeni paradigma: “Terörsüz Türkiye” mavi boncuğu ve MHP’nin kökten dönüşüm kumarı

Türkiye bir yıldır, milliyetçi cephenin Kürt sorunu-terörle mücadele söyleminde kökten değişimle sarsılıyor

Devamını Oku
06.11.2025
Sofradaki çifte kriz: Gıda güvencesi ve gıda güvenliği tehdidi

Türkiye, tarımsal özgücü (potansiyeli) yüksek bir ülke olmasına karşın, gıda-toplum beslenmesi alanında giderek derinleşen, yaygınlaşan ve sürdürülemez kerteye ulaşan çift yönlü bunalımla karşı karşıya.

Devamını Oku
23.10.2025
Fener Rum Patrikhanesi neden ekümenik olamaz?!

İstanbul Fener’de yüzlerce yıldır varolan Fener Rum Patrikhanesi (FRP), ülkemizin kültürel-tarihsel varsıllığının önemli bir öğesi.

Devamını Oku
09.10.2025
Türkiye’de sağlık hizmetlerinin temel sorunları

2003’te başlatılan kökü dışarıda Sağlıkta Dönüşüm Programı, günümüzde yurttaşlar ve sağlık çalışanları için ciddi ve derinleşen sorunlar doğurdu.

Devamını Oku
25.09.2025
Şafak yakındır...

Ülkemiz, 3 Kasım 2002’de iktidara getirilen proje parti AKP eliyle çok yönlü ve derin bir karmaşaya adım adım sürüklendi.

Devamını Oku
11.09.2025
Susuzluğun eşiğinde: Türkiye ve dünyada su kıtlığı

Konya’da bir çiftçinin 80 yıllık kuyusunda su bitti!

Devamını Oku
28.08.2025
‘Komisyon’ meşru mu?!

TBMM’de kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu (kısaca komisyon), anayasal-siyasal açıdan derinlikli değerlendirme gerektiriyor.

Devamını Oku
14.08.2025
AKP-MHP-DEM taşeron ittifakı ve uçurumun kıyısındaki Cumhuriyet

Ülke afetten afete sürükleniyor; bir karabasan gibi hatta ta kendisi yaşadıklarımız.

Devamını Oku
31.07.2025
AKP-MHP-DEM ortaklığı: Türkiye’den siyasal tarihe dersler...

“Terörsüz Türkiye süreci bir pazarlık süreci değil. İmralı’dan yapılan çağrıda da böyle bir pazarlığın olmadığı açıkça belli” diyen Bakan Tunç...

Devamını Oku
17.07.2025
Türkiye; 3 Temmuz 2025: Tarihin günlüğüne notlar...

“Bu toplumun yetiştirdiği 35 pırıl pırıl insan, saatler boyu süren bir süreç içinde devletin gözleri önünde, ilan ede ede yakılıyor.”

Devamını Oku
03.07.2025
İran’a emperyal saldırı: Sıra Türkiye’de!

1978’de İran’da şiddet gösterileri başladı...

Devamını Oku
19.06.2025
Laiklik... Neden vazgeçil(e)mez? Nasıl yitirdik, nasıl geri kazanmalı?

M. Luther’in Katolik Kilisesi kapısına 95 maddelik ültimatomunu çakmasıyla Protestanlık doğdu.

Devamını Oku
05.06.2025
Lozan Antlaşması’nın iptali için dava açılabilir mi?

Lozan Antlaşması (LA), 24 Temmuz 1923’te bağıtlanmış, Türkiye Cumhuriyeti’nin uluslararası toplumda siyasal ve hukuksal meşruluğunu belgeleyen, sınırlarını, egemenliğini tanımlayan kurucu antlaşmadır.

Devamını Oku
22.05.2025
AKP, şiddetin iktidarı: Toplumsal baskı ve sessiz yıkım

AKP, şiddetin iktidarı: Toplumsal baskı ve sessiz yıkım

Devamını Oku
08.05.2025
Ulusal egemenliğin gasbı: 105. yıl ‘Türkiye Cemahiriyesi!?’

Ulusal egemenliğin gasbı: 105. yıl ‘Türkiye Cemahiriyesi!?’

Devamını Oku
24.04.2025
Tutuklu ve hükümlülerin sağlık hakkı

Tutuklu ve hükümlülerin sağlık hakkı

Devamını Oku
10.04.2025
Çürüyen AKP rejimi ve meşru direniş

Çürüyen akp rejimi ve meşru direniş

Devamını Oku
27.03.2025
14 Mart’ın 198. yılı: Çökertilen sağlık sistemi

14 Mart’ın 198. yılı: Çökertilen sağlık sistemi

Devamını Oku
13.03.2025
Artan aşı reddi ve devletin ivedi yükümü

Artan aşı reddi ve devletin ivedi yükümü

Devamını Oku
27.02.2025
2024 nüfus verileri ve demografi politikamız

2024 nüfus verileri ve demografi politikamız

Devamını Oku
13.02.2025
32. Adalet ve Demokrasi Haftası kapanırken...

32. Adalet ve Demokrasi Haftası kapanırken...

Devamını Oku
30.01.2025
Beştepe’de bir mitralyöz

Beştepe’de bir mitralyöz

Devamını Oku
16.01.2025
AKP=RTE’nin 22 bin 104 TL planı ve sakladıkları

AKP=RTE’nin 22 bin 104 TL planı ve sakladıkları

Devamını Oku
02.01.2025
Sağlık bakanının öfke patlaması!

Sağlık bakanının öfke patlaması!

Devamını Oku
19.12.2024
Aile hekimleri ne istiyor?

Aile hekimleri ne istiyor?

Devamını Oku
05.12.2024
Efendiler, çalınanlar Hazine’ye geri konacak!

Efendiler, çalınanlar Hazine’ye geri konacak!

Devamını Oku
21.11.2024
‘Erdoğan’ın çaresizliği’ tehdidi

‘Erdoğan’ın çaresizliği’ tehdidi

Devamını Oku
07.11.2024
Yenidoğan Çetesi'nin anlamı

Yenidoğan çetesinin anlamı

Devamını Oku
24.10.2024
Genel Sağlık Sigortası (GSS)

Genel Sağlık Sigortası (GSS)

Devamını Oku
10.10.2024
Toplumun akıl sağlığı alarm veriyor!

Toplumun akıl sağlığı alarm veriyor!

Devamını Oku
26.09.2024
Çürüme, çöküş ve Erdoğan’a çağrı

Çürüme, çöküş ve Erdoğan’a çağrı

Devamını Oku
12.09.2024
Cumhuriyetin yargıcı mı, molla kadı mı?!

Cumhuriyetin yargıcı mı, molla kadı mı?!

Devamını Oku
29.08.2024
Ahmet Saltık yazdı...

23 yıllık AKP darbeciliği ve yıkımı

Devamını Oku
15.08.2024
Heybeliada konferansımız: Lozan Barış Antlaşması’na tehditler

Heybeliada konferansımız: Lozan Barış Antlaşması’na tehditler

Devamını Oku
01.08.2024
Yeni sağlık bakanımız Dr. Memişoğlu’na..

Yeni sağlık bakanımız Dr. Memişoğlu’na..

Devamını Oku
18.07.2024
TTB-Türk Tabipleri Birliği’nde yeni dönem

TTB-Türk Tabipleri Birliği’nde yeni dönem

Devamını Oku
04.07.2024
‘Kurban’(!?) Bayramı çağrışımları...

‘Kurban’(!?) Bayramı çağrışımları...

Devamını Oku
20.06.2024
Nüfus artışı sorunu!?

Nüfus artışı sorunu!?

Devamını Oku
06.06.2024