Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Merhametsiz ev sahibi fetvası
Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, cumhurbaşkanının fiili başyardımcısıdır.
Nastan ve çarşı pazarda olup bitenin kitaptaki yerini bulup nabza göre yorumlamaktan sorumludur.
Son cuma hutbesini “çılgın ev sahipleri” ile “çıldırtan kiralar”a ayırdı.
Bu hutbeyi de Reyiz dahil 89 bin 817 camiyi dolduran cemaat dinledi.
“Ne şiş yansın ne kebap” kıvamında fetvalar verdi:
“Merhametli bir ev sahibi, kiracısının da aile geçindirdiğini unutmaz. İnsaflı kiracı da kasıtlı olarak ev sahibini mağdur edemez!”
Breh breh!
Ülke maharetsiz hoyrat ellere düşmüş ise bu “merhametli ev sahibi” ile “insaflı kiracı” mevzusu nasıl olacak?
Diyanet Başkanı Ali Bey, “beraber yürünen yolların” ve “dinler arası diyalog” döneminin profesörü.
Ülkemiz vahşi kapitalizmin en barbar halini yaşıyor. O da çıkmış “merhametli ev sahibi” ile “insaflı kiracı” diyaloğu öğüdü veriyor.
Zurna ile Vivaldi-Dört Mevsim çalmaya çabalıyor. Bari kılıcı beline taksaydı.
*
Reyiz bile “baş ekonomistlik”ten vazgeçti. Paranın idaresini Hafize Hanım ile “eş durumundan British” Mr. Shimshek’e bıraktı. (En azından bırakır gibi yaptı.)
Ortalıkta yüzer gezer yüzlerce danışman-yanaşman var. Kurdursun merhametli ev sahiplerinden ve insaflı kiracılardan bir heyet, hayatta karşılığı olan hutbeler yazdırsın.
MERHAMETSİZ EV SAHİBİ EVREN
Her ev sahibi merhametsiz, her kiracı insafsız değildir. “Adam astıran diktatör” bile olsa değildir.
Buyurun, Hürriyet’in Hürriyet olduğu dönemden naklen-aynen:
1989 yılı Cumhurbaşkanlığı’ndaki son yılı idi. Marmaris Armutalan’daki villaya taşınacağı belli oldu.
Daha önce oturduğu dairesini satılığa çıkardığı yerel gazetelerde haber olmuştu. Ahmet Tan o sırada Cumhuriyet Ankara Temsilcisi idi. (Daha sonra DSP ve CHP’den üç dönem milletvekili şimdi aynı gazetede yazar.)
Biz de Cumhuriyet’in haber müdürü idik. Aklına bir fikir geldi. Daireyi gazeteye satın aldırmak ve muhabirlerimiz için tatil lojmanı yapmak... Köşk’ün kıdemli basın müşaviri olan gazeteci Ali Baransel’i aradı. Baransel, “Bu özel-ticari bir iş, seni doğrudan sayın cumhurbaşkanımızla görüştüreyim daha iyi!” dedi.
Biraz sonra telefonda Kenan Evren: “Demeç memeç yok ha!” diye gülerek lafa girdi: “Daireyi kim alacak?”
Paşa elbette tedbirli. Cumhuriyet’i duyunca bir ön tahkikat şart.
Belli ki “örgüt evi” falan yapılmasından çekiniyor. Ahmet Tan’ın asıl niyeti, “Evren’in Evi’nden Tatil Röportajları” diye muhabirlere lojman sağlayıp yaz tatillerinde de onları çalıştırmak.
Ama Evren “muhabir”i “muhbir” falan anlar diye, “muhabir evi” projesinden hiç söz etmiyor. “Gazetenin kredisi ile ben alacağım!” demekle yetiniyor.
“Evli misin?” diye soruyor. Belli ki evin eski sahibi de olsa haklı olarak “daire”nin namusundan kaygılı. Tan, “Hayır, annem vefat etti. Yani dul bir babam var. O kalacak. Elbette arada gazeteden arkadaşları da ağırlayacağız.”
İş, dairenin fiyatına gelince Evren “Bunu emlakçı ile konuş daha iyi!” diyor.
Tan, “Peki efendim, sizin selamınızla konuşayım” diyecek oluyor.
Evren bunun üzerine, “Beni karıştırma, rayiç neyse halledersiniz” diyerek sözü bitirmek istiyor.
Tan, “Bir dakika efendim, bir de Sayın Özal’ın bir açıklaması var. O konuda...”
Evren, “Demeç istiyorsan önce Baransel ile konuş!”
Tan ısrar ediyor:
“Efendim, hazır konuşuyoruz... Konuşmaktan bir zarar gelmez! Gelse Sayın Demirel’e gelirdi. O her gün konuşuyor!”
Evren bunun üzerine gevrek bir kahkaha atıyor:
“Konuşmaktan zarar gelmez olur mu? Geldi. Ona da geldi. Ötekilere de geldi!”
Ahmet Tan, “Efendim müsaadenizle, bari konuşmaktan zarar geldiğini yazayım!”
Evren birden ciddileşiyor:
“Sakın ha... Beni karıştırma. Sen kendin istediğin gibi yaz!”
(13.05.2015 Yalçın Bayer)
*
Ne yazık ki ne pazarlığı istediğim gibi yazabildik ne de yazlık daireyi alabildik.
Gazete yönetimi fiyatını yüksek buldu. “Kiralamayı deneyelim!” dendi. Denedik.
Buna da Evren yanaşmadı. Her defasında telefonu “Yazmak yok!” diye açıyor, öyle diyerek de kapatıyordu.
Sözümde durdum yazmadım. Ama Yalçın Bayer’e anlatmıştım. O da yıllar sonra aklına gelmiş yazmış.
Ali Sirmen, onun için “Haber değilse selam bile verseniz almaz!” der dururdu. Yıllar sonra haklı çıkmıştı.
Dileyelim, nabza göre verilen “merhametli ev sahibi-insaflı kiracı” fetvası da doğru çıkar.
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Colani'den İsrail hakkında ilk açıklama
- Emekliye iyi haber yok!
- MHP'den 'asgari ücret' önerisi
- Adnan Kale'nin ölümüne ilişkin peş peşe açıklamalar!
- Devrim Muhafızları'ndan Suriye çıkışı
- İngiliz gazetesinden Esad iddiası
- 'Seküler müdür kalmadı'
- 'Kayyuma değil, halka bütçe'
- Arda Güler'in 2 asisti Madrid'e yetmedi
- Üniversite öğrencisi, trafikte öldürüldü