Sultani yegâh bir seçim

21 Mayıs 2015 Perşembe

Üç grup seçmen var:
Görenler..
Gösterildiğinde görenler.
Görmeyenler..
Bu tür seçmelerin öne çıktığı ülkelerde seçimler üç kale maç gibidir.
Ama üç kale, kördöğüşü demektir. Onun için maçın “Görenler - Görmeyenler” arasında olması gerekir.

***

Toplumların kalitesini görenlerin sayıca üstünlüğü belirler.
Görenlerin çoğunlukta olduğu ülkelerde dürüst ve sorumlu siyaset de gazetecilik de kurumsallaşmıştır.
Bu nedenle gazetecinin de siyasetçinin de, göz boyama / göz bağlama olasılığı pek yoktur.
Siyasetçinin gazeteci ile kavgası, çekişmesi yoktur.
Her şey ayan beyan ortadadır.
Görmek de göstermek de sorun olmaz.

***

Az gelişmiş toplumlarda - demokrasilerde en önemli kitle “gösterildiğinde görenler”dir.
Bu gibi ülkelerde siyasetin de gazeteciliğin de hedef kitlesi bunlardır;
Bu kitle dürüst siyasetin ve sorumlu gazeteciliğin işlevini tam yapmasıyla
“görmeye” ve ak’ı kara’dan ve hırlıyı hırsızdan ayırmaya kolayca yönelir.
Seçimlerde tercihini ona göre yapar.

***

Siz deyin emekleyen, bendeniz desin sürünen / süründürülen demokrasilerde en kritik, en tehlikeli sorun “görmeyenler”dir.
Çünkü, hiç kimse görmek istemeyenler kadar kör, duymak istemeyenler kadar sağır olamıyor.
Siyaset de gazetecilik gibi toplumsal, ekonomik sakatlıkları, gelecek belaları gör(e)meyenlere gösterme etkinliğidir.
Hatta gerekiyorsa görmek istemeyenlerin gözüne sokma faaliyetidir!

***

Ortaya saçılan hırsızlık ve rüşvet tapelerine, ayakkabı kutularından taşan dolarlara rağmen ülkemizin yarıdan fazlası / yakını hâlâ görmemekte direniyor.
Şairane Cumhurbaşkanı ile Destansı Başbakanımız elbette Cenap Şahabettin’in ünlü sözünü duymuştur:
“Körler ülkesinde görmek, hastalık sayılır!”
AKP muktedirlerinin siyasetçi olsun gazeteci olsun, görenlere - gösterenlere hastalıklı muamelesi yapması bundan mı acaba?..

***

Ahmet Davutoğlu’nun, Ata’nın “hattı müdafaa” sözüne yaptığı gibi, biz de Yahya Kemal’in mısralarına yapalım, azıcık eğip bükelim:
“Seçmek değildir, demokrasimizin en müşkül işi..
Seçeceğim derken seçilir de üzerinden geçilir de kişi!”

***

AVM kültürünün tüketiciye kurduğu tercih tuzağı ile 13 uğursuz yılın sonunda AKP’nin Türk seçmenini sürüklediği siyasi açmaz tam da budur.
30 küsur partili oy pusulalarıyla çıkılacaktı.
Sonunda 15 partiye düşürüldü galiba. Ama asıl açmaz, 35 yıl önce yüzde 10 barajı ile kurulan tuzak.
Seçmenin kafasına, yüreğine göre oy vermesini önlemek.
Önce çoktan seçmeli bir açmaza sürüklemek, kafasını karıştırmak, sonra da oyunu elinden almak.
İngiliz yazar Tim Lott Guardian’da önceki gün tam da bunu anlatıyordu:
“Can sıkıntılı bir günümde deterjan almak için markete gittim. Raflar dolusu onlarca deterjan kutularına dakikalar boyunca baktım. Sonra bir şey almadan marketten ayrıldım. O günkü acizlik duygusu hâlâ içimdedir. Sadece bir ürün almak isterken, üç ürün alırsam, fiyatın düşeceği gibi baskılar altında neyi alacağımı seçmekten nefret ediyorum. Çünkü büyük şirketlerin daha fazla para tırtıklamak için benden daha zeki insanlarca geliştirilmiş karmaşık teknikler kullan- dığını biliyorum!”

***

Seçim ve karmaşıklık meselesi, modern olmanın kalbinde yatıyor.
Bu mesele alışverişten politikaya tüm kişisel yaşantımıza ciddi bir şekilde nüfuz etmiş durumda.
Barry Schwartz, Seçme Çelişkisi (The Paradox of Choice) kitabında seçimin insanları baskı altına aldığını söylüyor.
Çünkü çok sayıda seçenek ve karmaşıklık var.
Bu yüzden kimse doğru karar verdiğinden emin olamıyor.
Bizim “nabız turları”nda vatandaşın “Hangisi hayırlısı ise ona” deyip durması biraz da bundan.
Bir de oyunu kullandıktan sonraki acaba doğru mu yaptım diye geçen bir süre var.
Ki bu da işkenceye dönüşebiliyor.
Bu çetrefil ahvalden ve karmaşadan, ülkenin yönetimine çöreklenenlerin nemalanacak olması daha da sinir bozucu.
Demokrasisi parmaklanmamış ülkelerin seçmeni, ait olduğu sınıfa, gönlüne ve kafasına göre oy kullanıyor.
Türkiye’de seçmenin ise tek derdi var:
Ülkeyi ya sultan mukallidinin elinden kurtarmak ya da ona tümden teslim etmek.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Tanrı’ya bin şükür! 15 Aralık 2024
Hasetle hasretle Demirel 8 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları