Dip dalga büyüyecek

11 Mayıs 2022 Çarşamba

Cumhuriyetin yüzüncü yılına bir kala bir dip dalga Türk siyasi hayatını derinden etkileyecek. Bu dalga cumhuriyet değerlerini korumaya yönelik ama rengini milliyetçilikten alan bir dalga…

AKP’nin cumhuriyet değerlerini hiçe sayan ve kendi cumhuriyetini kurmaya yönelik adımları sonunda Türk milletinin uyanmasına yol açtı. Bunu sağlayan da örtük olarak yürütmeye çalıştıkları ümmetçi programı açığa vuran sığınmacılar oldu. Ekonomik krizi iliklerine kadar hisseden halkın sokaklarda karşı karşıya kaldığı manzaralar uyanışı hızlandırdı. Zihinlerde sorunu farklı algılamaya yol açtı. Açmaya da devam ediyor.

Gerçek bir tehlikeyle karşı karşıyayız. Sığınmacı sorunu tahammül sınırının çok ötesine geçmiş ve ulusal kimliğe karşı bir tehdit doğurmuştur. Erdoğan iktidarı ülkeyi ümmet-millet eksenli bir ayrışmanın eşiğine getirmiştir. İktidarı sürdükçe bu durum değişmeyecektir. Sığınmacı sorunu bu büyük yıkım projesinin önemli bir parçasıdır. Sadece bir parçasıdır…

Atatürk cumhuriyeti ile hesaplaşmaya dayalı, ortak kimliği ve kurumları tahribe ve dönüştürmeye yönelik bu ümmetçi yaklaşım final adımına yaklaşırken nihayet kendi karşıtını da doğurma aşamasına gelinmiştir.

Yeni dalga bu karşıt adımdır. Nezaket abidesi(!) İç İşleri Bakanı uyguladıkları programı çok iyi bildiği için Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ’a belleklere kazınan çok kibar(!) tepkiyi vermiştir.

Yeni dalga özünde cumhuriyeti koruma ve kollamaya yönelik bir sivil toplum hareketidir ve öncülüğüne Prof. Dr. Ümit Özdağ soyunmuştur. Kendisi cesur bir tarzda sorumluluk almış, parti kurmuştur. Kimilerinin kendi parti/ittifak çıkarını korumak maksadıyla Özdağ’ın girişimlerini “tiyatro” olarak nitelemesi; kimilerinin “ırkçılık” yaftalamasında bulunması; kimilerinin “Saray’ın oyunu” olarak görmesi; hatta birilerinin gülünç bir şekilde “Soros’un eli” olarak nitelemesi en hafif deyimiyle ciddiyetsizliktir. Tehlikenin bilincine varamamış olmak ya da tehlikeyi toplumun gözünden kaçırtmak maksatlıdır.

Milletin kahir ekseriyeti ideolojik temelde cumhuriyetçidir. Siyasi olarak hepimizin ortak siyasi kimliği olan Türklüğü korumaktan yanadır. Bu bağlamda milliyetçidir. Farklı kimliklere saygı duysa da etnikçi yaklaşımlara karşıdır. PKK’dan nefret eder. Ulusal bütünlükten yanadır. Laikliğin önemini kavramıştır. Kadın-erkek eşitliğini içselleştirmiştir. FETÖ vb. yapıları dışlar. “Yurtta sulh, cihanda sulh” taraftarıdır. ABD ve Batı’ya düşman değil ama oyunlarına karşı hassastır. Bilimsel eğitimin bilincinde ve inanç hürriyetinin korunmasından yanadır; ikisinin uyumuna özen gösterir. Bu vatanseverler farklı siyasi partilere gönül verse de bu değer ve ilkeleri kapsayan cumhuriyeti savunur. Sonuç olarak milli ve yerlidir. Özdağ bu tabloyu doğru okumuş ve cesaretle teşkilatlandırmıştır.

Yani mesele sadece sığınmacı karşıtlığı ya da kimilerinin yaftaladığı gibi yabancı düşmanlığı değil; Erdoğan iktidarının ideolojik, siyasi, sosyal ve ekonomik düzlemde yürüttüğü yıkıcı programı tersine çevirmeye yönelik bilinçli bir koruma/korunma hareketidir. Ümmetçiliğe karşı ulusçuluk, milletçilik…

Birkaç gün önce Prof. Dr. Selçuk Şirin bir twitinde, Özdağ hareketini hafife alanları uyardı ve Trump’ın iktidara gelişiyle arasında bağ kurdu. Ders gibi…

Nilgün Cerrahoğlu, Cumhuriyet’te 8 Mayıs 2022 tarihli yazısında Almanya’dan örnek verdi ve sığınmacı sorununda Merkel’in tavır değişikliğinin sebebini açıkça anlattı. Devlet adamlığının tedbirle kendini göstermesi…

Bolu’lu bir arkadaşım bir süre önce Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan’ın halkta karşılık bulan sığınmacı karşıtlığının sebebini anlamamı sağlayan eski bir alışkanlıktan bahsetti: Bolu’da sokakta insanların yüksek sesle konuşmaları, tartışmaları hoş karşılanmaz ve tepkiye yol açarmış… Sokaklarımız görgüsüzlük arenasına dönmüş durumda…

Mahallemizde oturan ve insancıl yaklaşımını bildiğim saygın bir tiyatro sanatçımız kısa bir süre önce karşılaştığımızda, Bayram süresince gördüğü manzaralardan irktiğini, artık farklı bir bakış açısına sahip olduğunu ifade etti. Hatta bu durumdan kurtulup kurtulamayacağımızı sordu. Bakışlardaki değişim…

Dip dalga, Erdoğan iktidarının “Kurtuluş’a evet, Kuruluş’a hayır” diyen yaklaşımına karşı “hem Kurtuluş hem de Kuruluş” yanlısıdır. O’nun politikasını değiştirmeyeceğini çok iyi anlamıştır.

Dip dalga, “milli ve yerli” olmaktır. Cumhuriyeti aslî rotasına tekrar kavuşturacak en geniş ittifak zeminidir. Sorumluluk sahiplerinin bu eksende katkı vermesiyle büyüyecektir.

Dip dalga, 1920’lerin Saray İstanbul’una karşı Mustafa Kemal’in Direksiyon Ankara’sıdır. Cumhuriyet’in yüzüncü yılında bu dalgayı büyütmek; Cumhuriyet’i hukuk devleti ekseninde, ulusal kimlik ve bütünlük içinde gerçek demokrasiyle taçlandırmak sadece bizlerin ellerindedir. Celadet gösterme zamanı…



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sakarya’dan Afyon’a 28 Ağustos 2023
Stratejik körlük 14 Ağustos 2023

Günün Köşe Yazıları