CHP ve ‘75 yıl’
Altan Öymen
Son Köşe Yazıları

CHP ve ‘75 yıl’

21.05.2025 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, 19 Mayıs günündeki bayramlaşmamız sırasında hatırlattı: O mayıs gününde, benim bir de özel anım var. Anımı kitaplarımda anlatmıştım. Oradan aklında kalmış. Beni, o anım için de kutladı. Buna o günkü miting konuşmalarında da değinme inceliğini gösterdiği için konuyu burada da özetliyorum:

O özel “anı”mın başlangıcı, 1950 yılının mayıs ayının 14 Mayıs günüdür. O gün, malum, bir süre tek partili bir rejimle yönetilen Cumhuriyetimizin tarihinde, iktidarın çok partili bir seçim sonunda değiştiği gündür. Ben o sırada Ankara’da “siyasal bilgiler okulu”nun birinci sınıfında okuyordum. (“Siyasal bilgiler” henüz fakülte sıfatını alamamıştı. Bir “yüksekokul” statüsündeydi. Bir süre sonra fakülte olacaktı ama sürecin işlemleri henüz tamamlanmamıştı.) Okulun gerek hocaları, gerekse öğrencileri arasında Demokrat Parti’yi destekleyenler, çoğunluktaydı. Biz CHP’den yana olup da siyasete aktif olarak katılmak isteyen öğrenciler ise oldukça küçük bir azınlık halindeydik. Ama o seçim günü sabahtan itibaren, seçimi izlemek için bir araya gelmiştik, sandıkların bulunduğu okullara gidip seçimleri yerinde izleyecektik. Sabahtan akşama kadar okullardaki sandık başlarında dolaştık. Sonra bir süre, sandıklara atılan oyların sayımlarını da izledik. Daha sandıkların açılmasından beş on dakika sonrasından itibaren şu gerçek ortaya çıktı: En azından Ankara’da dolaştığımız sandıklarda Demokrat Parti açık ara öndeydi. Gece biraz uyuyup sandıklara gittiğimizde ise durum artık kesinleşmiş gibiydi. CHP seçimleri kaybediyor, Demokrat Parti kazanıyordu. Başka şehirlerden Ankara gazetelerine ulaşan haberlerde de durumun Demokrat Parti lehine çıkacağı anlaşılıyordu.

Biz üç kişilik bir gruptuk. Kendi aramızda bir karara vardık. Sonuçlar açıklanır açıklanmaz CHP’ye gidip üye olacaktık. Üyeliğimizden itibaren de aktif olarak partimizin saflarında çalışacaktık.

O kararımızı uygulamamız kolay olmadı. Ama sonunda bunu başardık. Ve o günden sonra da CHP’liliğimiz devam etti. Üçümüzden biri Mustafa Kemal Palaoğlu, öğrenimi bittikten sonra, milletvekilliği yaptı. Meclis başkanvekili de oldu. Hüsnü Ertuğrul memuriyeti tercih etti. Müfettiş oldu. Ben de gazeteciliğe başladım. Ama partililiğim hep devam etti. Bu yıl da işte CHP’liliğimin 75’inci yılına ulaştım.

***

Bugün, yazı konusu olarak bu konuyu almamın bir nedeni de şu:

CHP’li olarak yaşadığım o süre içinde, bir gün bile o durumumdan pişman olmadım. Bu memnunluğum, CHP’nin gerek geçmişteki, gerekse şu sıralardaki siyasi çalışmalarının genellikle isabetli ve gerekli olduğunu görmekten geliyor.

Bir de, “Böyle olmasaydı da şöyle olsaydı ne olurdu?” gibi soruların yanıtlarını düşünmekte fayda vardır. Özellikle de ülkeler için “hayat memat” meselesi gibi görülen konulardaki tutumlarını.

Mesela, “Türkiye İkinci Dünya Savaşı öncesinde de Osmanlı devletinin Birinci Dünya Savaşı öncesindekine benzer politikaları tercih etseydi?” gibi...

Mesela, Birinci Dünya Savaşı öncesinde biz, Almanlardan yana savaşa girersek Mısır’ı İngilizlerin elinden alırız. Belki Trablusgarp’a da yeniden girerdik. Hedefler böyleydi.

Sonuç malum: Birinci Dünya Savaşı’nda Türkiye Mısır’ı almak, hatta daha da ileriye giderek Afrika’nın kuzeyindeki daha başka yerleri kazanmak bir yana, İzmir dahil, batısındaki vilayetlerini ve daha birçok toprağını kaybetmek tehlikesiyle karşı karşıya kalmıştır. Ve o durum ancak Atatürk’ün başkomutanlığındaki Türkiye Büyük Millet Meclisi ordularının zaferiyle ortadan kaldırılmıştır.

Birinci Dünya Savaşı’ndan alınması gereken o derslere ve benzerlerine rağmen, Cumhuriyet döneminde Hitler Almanya’sının Stalin Rusya’sına saldırdığı sırada, Almanlarla birlikte Rusya topraklarına girip Kırım ve Kafkasya’dan toprak alıp “ırktaş”larımızı kurtarma merakına kapılan yurttaşlarımız da olmuştur. Türkiye’nin yönetimi ise sürdürdüğü “Yurtta barış, dünyada barış” ilkesini uygulamaktan şaşmamıştır. O sayede Türkiye, İkinci Dünya Savaşı sırasında milyonlar ve milyonlarca insan kayıplarına uğrayan ülkelerin başına geldiği gibi doğrudan doğruya savaş sonucu olarak hiçbir can kaybına ve savaş tahribatına uğramamıştır.

Bir de, ekonomik durumu hatırlayalım. Bunun için 1920’lerdeki, 30’lardaki, 40’lardaki gazete koleksiyonlarına göz atılması yeter.

1930’lar dünyasındaki ekonomik krizler sırasında, devletin izlediği devletçi politikaların ve tasarruf önlemlerinin de etkisiyle, Türkiye o dönemin sıkıntılarını mümkün olduğu kadar az yaşamış bir ülke olarak kalabilmiştir. İkinci Dünya Savaşı’nın bitişinden sonra ise ekonomisini aşama aşama rahatlatıcı tedbirler alabilmiştir.

Ve sonra, 1945’te Avrupa savaşının sona ermesinden hemen sonra Türkiye, o zamanki Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’nün yönetimi sırasında çok partili demokrasiyi gerçekleştirme sürecini başlatmıştır.

Yaşadığımız bu dönemde de demokrasi karşıtı akımların her türlü faaliyetine karşı, demokrasiyi koruma gayretlerini sürdürmektedir. Şu sıradaki gelişmelerde de halkımızın çok büyük kısmının CHP’yle birlikte o gayretlere katkısının arttığı görülmektedir.

Artık 75 yılı aşmış bir “parti üye”liği döneminden sonra, ben de bu gayretlerin, fazla uzun sürmeyecek bir zaman içinde sonuç vereceğine ve ülkemizin anayasasının 2’nci maddesinde yazılı olduğu gibi -yeniden- “Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti” haline, fiilen de gelebileceğine inanıyorum.

Yazarın Son Yazıları

Kim ne istiyor?

“Anayasamız değişmelidir. Çünkü askerler tarafından yapılmıştır. Bunun yerine, siviller tarafından yapılacak yeni bir anayasa hazırlanmalı ve yürürlüğe sokulmalıdır.”

Devamını Oku
04.06.2025
Dalga... Dalgalar

Başlıktaki “dalga” sözcüğü ve onun çoğul hali, daha çok, edebiî eserlerde kullanılır. Romanlarda, hikâyelerde, şiirlerde...

Devamını Oku
28.05.2025
CHP ve ‘75 yıl’

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, 19 Mayıs günündeki bayramlaşmamız sırasında hatırlattı: O mayıs gününde, benim bir de özel anım var. Anımı kitaplarımda anlatmıştım. Oradan aklında kalmış.

Devamını Oku
21.05.2025
Barışın ve adaletin yolu

Barışın ve demokrasinin gerçekleşmesini ve yerleşmesini hedeflediğini ilan eden girişimlere, elbette karşı çıkılmaz. Başarılar dilenir. Eğer o dileğin gerçekleşmesine katkıda bulunacak bir öneriniz varsa bu, o girişimi yürütmek isteyenlere sunulur.

Devamını Oku
14.05.2025
Başsağlığı, mizah, şiddet ve dilek

Başsağlığı, mizah, şiddet ve dilek

Devamını Oku
07.05.2025
Hedeftekiler (2)

Hedeftekiler (2)

Devamını Oku
30.04.2025
Hedeftekiler…

Hedeftekiler…

Devamını Oku
16.04.2025
CHP, kurultay ve gençler

CHP, kurultay ve gençler

Devamını Oku
09.04.2025
Halkın dediği...

Halkın dediği...

Devamını Oku
26.03.2025
Yarışmak yerine, seçime sokmamak...

Yarışmak yerine, seçime sokmamak...

Devamını Oku
19.03.2025
Bunlar, başka hangi ülkelerde var?

Bunlar, başka hangi ülkelerde var?

Devamını Oku
12.03.2025
‘Barış süreci...’

‘Barış süreci...’

Devamını Oku
05.03.2025
‘5N 1K’

‘5N 1K’

Devamını Oku
26.02.2025
‘Hapishanecilik’

‘Hapishanecilik’

Devamını Oku
19.02.2025
Uğur Mumcu

Uğur Mumcu

Devamını Oku
29.01.2025
Turplar...

Turplar...

Devamını Oku
22.01.2025
‘Alacakaranlık’tan aydınlığa doğru

‘Alacakaranlık’tan aydınlığa doğru

Devamını Oku
15.01.2025
Barış süreci

Barış süreci

Devamını Oku
08.01.2025
Yeni yıl kutlu olsun!

Yeni yıl kutlu olsun!

Devamını Oku
01.01.2025
‘Silkeleme...’

‘Silkeleme...’

Devamını Oku
18.12.2024
Suriye ve iki soru...

Suriye ve iki soru...

Devamını Oku
11.12.2024
Gene gündemde

Gene gündemde

Devamını Oku
04.12.2024
Hangi alanda iyiyiz (2)

Hangi alanda iyiyiz (2)

Devamını Oku
27.11.2024
Hangi alanda iyiyiz?

Hangi alanda iyiyiz?

Devamını Oku
20.11.2024
Atatürk ve İnönü

Atatürk ve İnönü

Devamını Oku
13.11.2024
Kayyumlu rejim...

Kayyumlu rejim...

Devamını Oku
06.11.2024
Kutlu olsun...

Kutlu olsun...

Devamını Oku
30.10.2024
İstanbul Sözleşmesi

İstanbul Sözleşmesi

Devamını Oku
23.10.2024
TBMM’de ayağa kalkmak

TBMM’de ayağa kalkmak

Devamını Oku
11.10.2024
Kapalı ve açık...

Kapalı ve açık...

Devamını Oku
09.10.2024
Meclis açılırken...

Meclis açılırken...

Devamını Oku
02.10.2024
Bir o eksikti...

Bir o eksikti...

Devamını Oku
25.09.2024
Eylül ve CHP (3)

Eylül ve CHP (3)

Devamını Oku
18.09.2024
Eylüldeki yıldönümleri (2)

Eylüldeki yıldönümleri (2)

Devamını Oku
11.09.2024
Eylül günlerindeki savaş ve barış...

Eylül günlerindeki savaş ve barış...

Devamını Oku
04.09.2024
Meclis’teki ‘darbe’ler...

Meclis’teki ‘darbe’ler...

Devamını Oku
21.08.2024
Demokrasiden ‘kurtuluş’ yolu(!)

Demokrasiden ‘kurtuluş’ yolu(!)

Devamını Oku
14.08.2024
Normalleşme...

Normalleşme...

Devamını Oku
07.08.2024
Savaş ve Meclis...

Savaş ve Meclis...

Devamını Oku
31.07.2024
Kıbrıs ve barış...

Kıbrıs ve barış...

Devamını Oku
24.07.2024