Başsağlığı, mizah, şiddet ve dilek
Altan Öymen
Son Köşe Yazıları

Başsağlığı, mizah, şiddet ve dilek

07.05.2025 04:01
Güncellenme:
Takip Et:

Sırrı Süreyya Önder’i sevgiyle, saygıyla anarım. Önder, siyaset hayatımızın en önemli insanlarından biriydi. Üzerine aldığı görevlerin hakkını fazlasıyla verdiği gibi, siyasal görüşmelerin ve tartışmaların gerginleşmesine meydan vermeyen barışçı bir üslûbu vardı Zaman zaman mizaha da başvururdu. Gerektiğinde kendisiyle de “dalga geçerdi”. O vasıflarıyla siyaset hayatımızda “mizah”ın da yeri olduğunun hatırlanmasına katkısı olurdu. Ki o katkı, bence de hiddetin, şiddetin, tehdidin egemen olduğu siyaset alanının, en büyük ihtiyaçlarından biridir.

Önder’in kendi yakınlarının gözündeki yeri de AKM’deki anma toplantısında kızı Ceren Önder Kandemir’in babasına yazdığı “son mektup”u okumasıyla anlaşıldı. Gazetelerin ve internet yayınlarının çoğunda şu izlenimle birlikte yayımlandı:

“Ceren Önder Kandemir, konuşurken hem kendi ağladı. Hem herkesi ağlattı.”

Mektubun girişi şöyleydi:

“Geçen hafta babama bir mektup yazdım. Şimdi onu sesli okuyorum. Beni duyduğunu biliyorum baba. Baba hayatın bütün rengi gitti. Kendimi bildim bileli seni kaybetmekten korktum. Bu benim tek kâbusum, zaafım. Öyle benzersizdin ki bu adam bana sadece ölerek acı çektirebilir derdim. Baba kalbim kırık diye arardım. Baba grip oldum. Baba öksürüğüm geçmiyor. Baba kedim öldü. Baba âşık oldum. Baba uyku tutmadı. Ben babalığına çok doydum. O dostluğa doyulur mu? Artık dinlen turna kuşum.”

Kandemir konuşurken “Hem kendisi ağladı hem herkesi ağlattı” izlenimi doğruydu. Bu, konuşmayı izleyen herkesin saptadığı ve yaşadığı bir durumdu.

Buradan, ben de değerli dostum Sırrı Süreyya Önder’i sevgiyle, saygıyla anarken, kızına, tüm yakınlarına ve siyasetçi dostlarıyla birlikte tüm halkımıza başsağlığı dileklerimi sunarım.

***

O günün, AKM’deki toplantıdan sonraki saatlerinde olan bitenler ise malûm:

CHP Genel Başkanı, sevgili Özgür Özel’e bir saldırı olayı yaşandı. Bu yazıyı yazdığım saatlere kadar birçok ayrıntısı ortaya çıktı. Birbirini izleyen haberler de gösteriyor: Kendi yakınlarını öldürdüğü saptanarak müebbet hapse mahkûm edilip, cezasının bir kısmını çektikten sonra, tahliye edilen bir kişi, Özel’in geçeceği yolun üstünde hazırlığını yapıp bekledikten sonra, kendisinin yanına yaklaştığı sırada üzerine saldırıp yumruk attı. Özel’in “koruma”larınca yakalandı. Soruşturması devam ediyor. Emniyet’te elde edilen ilk verilere göre ise, o saldırıyı tek başına düzenlemediği anlaşılıyor. Suç ortaklarının belirlenmesi yolundaki çalışmaların ise devam ettiği belirtiliyor.

Fakat olayın soruşturulmasının dışında, siyaset alanında daha önceki bazı tartışmalar da hatırlatılıyor. Onların da önümüzdeki dönemin konuları aralarında yer alacağı anlaşılıyor.

‘SİYASETTE ŞİDDET...’

Siyaset hayatımızda şiddet olayları, çok partili demokratik döneme geçtiğimizden sonra da zaman zaman yaşanmış, silah kullanılan çatışmalara, cinayetlere neden olmuştur. Bazı hallerde cinayetlerin faillerinin siyaset dışındaki kişiler olduğu, ama bazı siyasetçilerin etkisiyle ortaya çıktığı konusunda tartışmalar yaşanmıştır.

Şiddetin bir kısmı ise, iktidarda bulunan bazı partilerin isteği üzerine güvenlik güçlerince yapılan ve adalet mercilerince sürdürülen soruşturmalar ve kovuşturmalar sırasında, yasal mekanizmalar yoluyla kendini göstermiştir.

“Ölüm cezaları”nın var olduğu sıralarda, idama mahkûm edilerek hayatlarına son verilen insanlarımız da var ki onlara uygulanan işlemlerin ne kadar haksız ve insafsız olduğu, daha sonraki kuşaklarca saptanmıştır.

***

Ve gene, nereden nereye geldik. Bugün, bugünkü olaylara dönersek, rahmetli Alparslan Türkeş’in kızı Ayyüce Türkeş’e karşı, babasının kabrini ziyaret ederken yapılan müdahale de cenaze yerlerinde bile olay çıkarıp ortalığı karıştırmaya devam etme merakının birçok kimsede hâlâ var olduğunun yeni bir örneği gibi, orada da ortaya çıktı. Onun da soruşturmasına başlandı.

Ayrıca, ben bu satırları yazarken, medyada bazı siyasetçilere, kendileri ve yakınlarıyla ilgili şiddet tehdidi mesajlarının iletildiği yolundaki haberler hâlâ devam ediyor.

Dilerim, artık o merakın tüm ilgililer tarafından terk edileceği günlere yaklaşabilelim.