Altan Öymen

Eylül ve CHP (3)

18 Eylül 2024 Çarşamba

İçinde yaşadığımız eylül ayının bazı günleri, geçmiş zamandaki olumsuz olayların yıldönümünü oluşturuyor. İkinci Dünya Savaşı’nın başlangıcı olan 1 Eylül 1939 günü gibi. Bu yazılarda o “1 Eylül”den bahsettik. Milyonlarca insanın ölümüne, yaralanmasına, şehirlerin ve üretim merkezlerinin yıkılıp yakılmasına neden olan o günü gene de hatırlıyoruz. Ama ibretle. O savaşa benzer savaşlar bir daha gerçekleşmesin ve hep “barış” içinde yaşayalım diye. Hatta adını “Dünya Barış Günü” koyduk ki hedefimizin “barış” olduğunu unutmayalım diye.

***

Tabii, ne kadar istenmese de savaşmak, bazen zorunlu hale geliyor. Bizim, bağımsızlığımızı yeniden kazanmak ve ülkemizin, halkımızın barış içinde yaşamasını sağlamak için başlatmamız gereken Kurtuluş Savaşı gibi. O savaşın Mustafa Kemal Paşa’nın başkanlığındaki merkezi bir gücün yönetiminde örgütlenmesi de Sivas’ta Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin kurulduğu gündür. Gene bir eylül günüdür. 4 Eylül 1919 günü. O gün, aynı zamanda, Cumhuriyet Halk Partisi’nin kuruluş ve “Kuvayı Milliye”nin başlangıç günü sayılır.

1919’un o günlerini, gene Mustafa Kemal liderliğinde, 1920’de Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin ve gene onun başkanlığındaki Türkiye Büyük Millet Meclisi ordularının harekete geçmesi izlemiştir.

İnönü Muharebeleri’nden başlayarak Sakarya Muharebesi’ne, Büyük Taarruz’a kadar birbirini izleyen zaferlerin sonucunda ve Kurtuluş Savaşı’mızın kesin olarak kazanılmasından sonra da Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin gene bir eylül gününde, 9 Eylül 1923’te Halk Fırkası adını alarak siyasal parti haline gelmesi izlemiştir. Onun arkasından da 29 Ekim 1923 günü, Halk Fırkası öncülüğünde “Cumhuriyetin ilanı” gerçekleşmiş ve Halk Fırkası önce, “Cumhuriyet Halk Fırkası”, sonra da “fırka” yerine “parti” sıfatını seçerek Cumhuriyet Halk Partisi adını almıştır.

***

1919’da başlayıp Cumhuriyetin ilanına kadar devam eden bu sürecin sonrasında, yeni Cumhuriyetin çağdaşlık yolundaki hamleleri birbirini izlemiştir.

Bu süreç içinde iç ve dış politikasında “Yurtta barış, dünyada barış” ilkesine bağlı kalan Cumhuriyet, Lozan Antlaşması’nda sonuca bağlanamayan boğazlar sorununu 1936’daki Montrö Antlaşması’yla çözüp boğazlardaki egemenliğimizi pekiştirmiş, daha sonra da Fransa’yla yaptığı antlaşma sonucunda, Hatay’ı da yeniden ülkemize katmıştır. 1939’da başlayan İkinci Dünya Savaşı’nda birçok ülkenin ister istemez içine sürüklendiği ve büyük kayıplara uğradığı o savaşa fiilen girmemeyi başaran nadir ülkelerden biri olmuştur. Savaşın bitiminden hemen sonra da çok partili hayatı başlatarak demokratikleşme sürecine girmiştir. 1945’ten itibaren kurulan yeni partilerle birlikte o süreci geliştirmiştir.

CHP, 1950 seçimlerini kaybetmiş, siyasi görevine muhalefet partisi olarak devam etmiştir. Fakat 1980 yılında ve gene bir eylül gününde, 12 Eylül 1980’deki askeri darbe sonucunda, o vakte kadar var olan tüm siyasal partilerle birlikte yıllar sürecek bir siyasal yasağa uğramıştır. O yasak 1992’ye kadar sürmüştür.

***

1980’den 1992’ye kadar devam eden o sürecin özeti ilginçtir.

12 Eylül 1980’de iktidara el koyan askeri yönetim, başlangıçtan itibaren tüm siyasal faaliyetleri yasaklamış, eski partilerden birkaçının liderleriyle yönetimde yer alan üyelerinden bir kısmını gözaltına -o zaman kullandığı deyimle- “koruma altına” almıştır. Ve yıllar sonra yeniden seçime giderken eski partilerin bir daha aynı isim ve kadrolarla kurulamayacağını kural haline getirmiştir. Daha sonra, o dönemin ilk seçimini uygularken de sadece üç partiye izin vermiştir.

Siyasal yelpazenin sağında kalmasını düşündüğü General Turgut Sunalp’ın başkanlığındaki Milliyetçi  Demokrasi Partisi (MDP) ile “orta sol”u temsil edebileceğini varsaydığı Necdet Calp’ın başkanlığındaki Halkçı Parti’ye (HP) ve dört partiyi birden temsil edeceğini ilan eden Turgut Özal’ın başkanlığındaki Anavatan Partisi’ne. Kısaltılmış haliyle ANAP’a.

Öteki eski partilerin siyaset yasağı devam edecekti. 1983 genel seçimlerine o şekilde girildi. Öteki partiler ve liderlerinin yasakları devam etti. Yeni partilerin kurulması imkânı genişletildi. Ama eski partilerin yeniden kurulması yasağı kaldırılmadı. Bunun kaldırılması ancak 1990’lardaki Demirel-Erdal İnönü koalisyonu zamanında mümkün oldu.

O dönemin özetini ve CHP’nin açılması çalışmalarını, partinin kapatılmadan önceki genel sekreter yardımcısı Erol Tuncer, Cumhuriyet’in geçen hafta 11 Eylül 2024 günkü sayısındaki yazısında anlattı. Ve şunu hatırlattı. 1992’de CHP’nin yeniden açılmasının günü de gene bir eylül günüdür. 9 Eylül 1992 günü.

O güne gelişin ve o günün hikâyesi de ilginçtir. İlgilenenler o yazıya internetten ulaşabilirler. Ben de o konuya bir başka yazımda değineceğim.

Özetle, eylüldeki önemli yıldönümlerinin çoğu, CHP’nin de tarihiyle ilgilidir. Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin kuruluş tarihine göre fiili yaşı 105’e ulaşan partimizin, bu vesileyle de başarılarının devamını dilerim.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Suriye ve iki soru... 11 Aralık 2024
Gene gündemde 4 Aralık 2024
Hangi alanda iyiyiz (2) 27 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları