Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Devlet Bahçeli’ye teşekkürler, çok çok teşekkürler...
Hayır, başıma tuğla filan düşmedi. Başlığı okuduğunuzda “Bu herifi ya ağustos güneşi çarpmış ya da ağustos güneşinde kafayı üşütmüş” filan dediyseniz fena halde yanıldınız.
Ben bilerek, düşünüp taşınarak Devlet Bahçeli nam siyasetçiye teşekkürler ediyorum. Hem de “çok çok” teşekkürler…
7 Haziran sonrasında yaşananlara bakıp Bahçeli ile dalga geçenler çıkacaktır.
“Adama CHP koalisyon teklif etti. Elinin tersiyle itip ‘Git AKP ile kur’ buyurdu. AKP koalisyon teklif etti, yine elinin tersiyle itti ‘Git CHP ile koalisyon kur’ buyurdu. Öyle öğüt filan vermiyor, sahici bir başbuğ gibi davranıyor, talimat veriyor, tebliğ ediyor: Gidin AKP - CHP koalisyonu kurun, diyor. Adam siyasetçi değil siyasi talimat merkezi.”
Evet, böyle dalga geçenler çıkabilir.
Ama ben o habis ruhlu, kötü kalpli gazetecilerden değilim.
Bahçeli bal gibi teşekkürleri, hem de “çok çok” teşekkürleri hak etti.
***
Düşünsenize, ya Davutoğlu’nun koalisyon kurma teklifini kabul ediverseydi ve bu sabah nurtopu gibi bir “AKP- MHP hükümeti” ile uyansaydık…
Yan sonuçlarını bir yana bırakalım. Böyle bir koalisyonun önkoşulu çözüm süreci idi. AKP tepelerindeki elebaşıların süreci buzdolabına mı koydukları, çöp sepetine mi fırlattıklarını bilmiyorum. Ama olası bir AKP - MHP koalisyonunda bir daha dirilmemecesine gömüleceği aşikâr. Gömülen sadece süreç olmayacak, bu ülkenin çocukları da kitleler halinde ve kanlar içinde gömülecekler. Bir AKP - MHP koalisyonu PKK’ye “Tamam beyler, süreç müreç yok. Bundan böyle gücü yeten yetene. Basın tetiğe, basıyoruz tetiğe” demekten öte anlam taşımaz. Zaten PKK’ye de tetiğe basmaktan öte seçenek kalmamış olur…
Bu, bu ülke için bir karabasan hatta kanlıbasan değil midir?
Öyleyse Bahçeli’ye teşekkür etmeyip de ne yapalım?
***
Bu arada bir kaşını havaya kaldırıp, “Valla ben biraz farklı düşünüyorum. Belki de öyle bir koalisyon Türkiye için uzun vadede olumlu sonuçlar verirdi. Seçmen her iki partinin gerçek yüzünü görüp, sandığa gittiğinde…” diye başlayan ince ahkâm kesip derin analiz döktürenler de var. (Biri geçenlerde bana çattı).
Bu dangalaklar “seçmenin gerçekleri görmesi için” acaba kaç genç yurttaşımızın, kaç genç kadın ve erkeğin kanının dökülmesinde yarar görüyor. Kaç kova, kaç varil kan?
“Uzun vadede” imiş…
Ulan, uzun vadede zaten hepimiz öleceğiz…
***
Bir de “Ne yani, şimdi AKP’lilerden oluşan bir hükümet ile bir ‘tekrar seçime’ gidiyoruz. Bir MHP- AKP koalisyonu bundan daha mı kötü” diye soranlar var.
Evet, daha kötü.
Fıkrayı bilirsiniz, Bektaşi babasının önüne iki şişe şarap koyup sormuşlar:.
- Baba erenler, sen anlarsın, bir bak bakalım bunlardan hangisi daha iyi?
Baba erenler şişenin birini alıp bir yudum çekmiş. Öteki şişeyi gösterip kararını açıklamış:
- Bu daha iyi…
“İyi ama daha onu tatmadın bile” diye itiraz edecek olmuşlar. Baba erenler gülüp omuz silkmiş:
- Olsun. Nasıl olsa bu tattığımdan daha kötü olamaz…
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Colani'den İsrail hakkında ilk açıklama
- Emekliye iyi haber yok!
- Fidan'dan 'Suriye Kürtleri' ve 'İsrail' açıklaması
- MHP'den 'asgari ücret' önerisi
- Adnan Kale'nin ölümüne ilişkin peş peşe açıklamalar!
- İngiliz gazetesinden Esad iddiası
- Devrim Muhafızları'ndan Suriye çıkışı
- 'Kayyuma değil, halka bütçe'
- Arda Güler'in 2 asisti Madrid'e yetmedi
- 'Seküler müdür kalmadı'