Ayşe Emel Mesci

Bir eliyle şimdiyi diğeriyle dünü yakalayan usta

18 Temmuz 2022 Pazartesi

Tiyatro dünyası hem 20. yüzyılın ikinci yarısına ve 21. yüzyıl başına damgasını vuran çok yaratıcı bir yönetmenini, hem de derin bir düşünürünü, bir ustayı yitirdi: Peter Brook bu dünyada bir asra yaklaşan yolculuğunu 2 Temmuz 2022’de noktaladı.

Daha 21 yaşındayken, 1946 yılında Stratford’da sahneye koyduğu Shakespeare oyunuyla dikkatleri üzerine çeken Brook, gerek Shakespeare konusundaki eskimiş alışkanlıkları kökünden değiştiren yaklaşımı, gerek tiyatro düşüncesine armağan ettiği “boş mekân” ve “anında, doğrudan tiyatro” gibi kavramları, gerekse giderek yalınlaşan, insanın özüne ve aktöre odaklanan eserleriyle çağdaş tiyatroyu çok derinden etkilemiş bir yaratıcıydı. 

1970’ten beri çalışmalarını Paris’te, eski bir İtalyan sahnenin kalıntılarıyla “boş mekân”ı birleştiren Bouffes du Nord’da sürdüren sanatçının bir diğer önemli özelliği de çok çeşitli ufuklardan, kültürlerden; oyuncuları, sanatçıları bir araya getirmesiydi. Onun tiyatrosunun vazgeçilmez özelliklerinden biriydi bu. Brook’la çalışan önemli Türk sanatçıları da oldu. “Mahabharata”da sevgili Tuncel Kurtiz, Kudsi Ergüner hemen aklıma gelen isimler.

SAHNEDE İÇ İÇE GEÇEN KÜLTÜRLER

Uluslararası Tiyatro Enstitüsü’nün (ITI) Dünya Tiyatro Günü bildirisini iki kez yazdırdığı tek tiyatro insanı olan Brook, 1988’de kaleme aldığı mesajda şunu vurgulamıştı: “Geçmişte iyi bir tiyatro topluluğu, aynı kültürden karakterlerin tipleri ve yaşları arasındaki belirgin zıtlık üzerine kurulurdu; bugün çok farklı kökenlerden oyuncular kullanarak aynı teatral karşıtlıkları daha da çarpıcı hale getirebiliriz. (…) Sahnede kültürler iç içe geçtiğinde, seyirci karşısında hem spesifik hem de evrensel hakikatler bulur.”

Sürgünde kurduğumuz Halk Oyuncuları tiyatrosunu 1989’da Paris’e taşıdıktan sonra, biz de çok farklı kökenlerden (Türk, Kürt, Tunuslu, Fransız, İtalyan, Korsikalı, Perulu...) oyunculardan oluşan bir ekiple çalışmalarımızı sürdürüyorduk. Peter Brook 1990’da Halk Oyuncuları’nda yapılan bir “Atinalı Timon” provasına ekibiyle birlikte gelmiş, Tunuslu yönetmen arkadaşın boş mekândaki çalışmasını ilgiyle izledikten sonra da tiyatroda gelenek, farklı kültürler, ritim, “anında tiyatro” üzerine sohbet etmiştik.

Tiyatro düşünürü olarak genellemelerden hoşlanmazdı Brook, her olayı kendi içinde değerlendirmeyi tercih ederdi. Ama yürüdüğü yolda, “sahnesel şimdiki zaman” ne kadar önemliyse, “gündelik şimdiki zaman”ın dışına taşabilmek, geçmiş veya uzak kaynaklara yönelerek insanın hakikatini aramak da hep önemli bir yer tuttu. Onun hem tiyatrosunun hem düşüncesinin merkezinde hep insan vardı.

İNSANLIĞIN GERÇEK BİLGELİĞİ

İstanbul Tiyatro Festivali’ne 2006’da iki oyunla gelen ve onur ödülü verilen Peter Brook ile yıllar sonra tekrar buluşmuş ve “Cumhuriyet” gazetesi için bir söyleşi yapmıştım. Aynı yoldaydı yine: “Bu dünyanın hem artıları var, hem de muazzam yanlışlıkları, aptallıkları; bugüne kadar görülmemiş bir vahşeti de beraberinde getiriyor. Çünkü değerler tam bir çöküntü içinde ve kimse değerleri nerede araması gerektiğini bilmiyor. Bugün basın toplantısında da söylediğim gibi ne devlet adamları, ne din adamları, ne de işadamları arasında bize derinlemesine rehberlik edebilecek birini bulabiliriz. Eğer yüzümüzü geçmişe doğru dönersek, her kültürde, Doğu kültüründe, Uzakdoğu kültüründe, Hindistan’da, Japonya’da, Çin’de veya Afrika’da kaynaklar bulabiliriz. (…) Tüm bunlar insanlığın gerçek bilgeliğini temsil ediyor.”

Peter Brook, bir elini şimdiki zamanın içinde tutup diğeriyle de dünü araştırarak oradaki kaynaklardan ne öğrenebilirim diye bakarak yolunda yürüdü durdu ve bu yürüyüşte çok şey öğretti hepimize. İyi ki bu dünyadan bir Peter Brook geçti.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Buzdağının altı 4 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları