Barış Doster

Cumhuriyet ve yön duygusu

29 Ekim 2022 Cumartesi

Cumhuriyetimizin 99. yılını kutluyoruz. Ne var ki Cumhuriyet ve Atatürk karşıtlığı hız kesmeden sürüyor. Gerek iktidarda gerek muhalefette gerek bürokraside gerek akademide büyük önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’le sorunu olan çok kişi olsa da Atatürk; hiç kaybetmiyor, hiç yıpranmıyor, hiç unutulmuyor. Hep kazanıyor, sürekli güncel ve daima Türk milletinin gönlünde. 

Çünkü Atatürk, çok başarılı bir komutan, çok yetkin bir strateji ustası ve zamanlama dehasıydı. Yönettiği hiçbir savaşı kaybetmedi. Cephede hep kazandı. Fakat bir Kurtuluş Savaşı önderi olarak hep barıştan yana oldu. Barışa öncülük etti. Kurduğu Türkiye Cumhuriyeti’ni de barışı savunan bir devlet olarak kurguladı. Cumhuriyet, emperyalizme ve işbirlikçilerine karşı savaşarak kuruldu. Dünyanın en zorlu ve sorunlu coğrafyasında, yurtta ve dünyada barışı arzulayarak 99 yaşına geldi. 

Çünkü Atatürk, hiç yanılmadı, aldatmadı, kandırılmadı. Hiç macera peşinde koşmadı. Asla tutamayacağı sözler vermedi, vatan pahasına siyaset yapmadı. Hep akılcı, hep gerçekçiydi. Cumhuriyeti de, akıl ve bilim üzerine temellendirdi. 

Çünkü Atatürk, sadece çağdaş bir lider, seçkin bir düşünür, karizmatik bir komutan değil, aynı zamanda ufkun ötesini gören cesur ve kararlı bir devrimciydi. Ulusal egemenlik, tam bağımsızlık ve yurttaş kimliği konusunda da halkçı, devletçi, kamucu, planlamacı, bütüncül kalkınmacı ekonomi programında da haklı çıktı. O nedenle Cumhuriyet; dışarıdan onca saldırıya, içeriden onca ihanete karşın varlığını korudu. 

 Çünkü Atatürk, önderi olduğu milletin gereksinimlerini, özlemlerini, beklentilerini çok iyi biliyordu. Taklitçi değil, özgündü. Özenti değil, öncüydü. Cumhuriyeti de bu tarihsel birikimle, bu toplumsal deneyimle, bu bilimsel programla ve bu ulusal hedefle kurdu. 

Çünkü Atatürk, Aydınlanma ve çağdaşlaşma savaşçısıydı. Siyasi devrim yanında, düşünce devrimine, toplumsal devrime, kültür devrimine de liderlik yaptı. Türk milletinin de çağdaş uygarlık düzeyini yakalamasını ve geçmesini arzuladı. Cumhuriyet, bu ulusal hedefle, bu milli ülküyle kuruldu. 

ATATÜRK’TEN UZAKLAŞMANIN BEDELİ

Peki, neden bu durumda Cumhuriyet? Niçin ülkemiz beyin göçü veriyor? Halkımız neden yokluğun, yoksulluğun, işsizliğin, pahalılığın pençesinde? Bunca dış borç, neyin nesi? Kalkınmada neden geciktik? Sanayileşmede niçin geri kaldık? Feodalizmi bir türlü tasfiye edemeyişimizin sebebi ne? Demokraside, hukuk devletinde, kadın haklarında niçin arzuladığımız noktada değiliz? Dış politikada bunca savrulmanın, plansız kentleşmenin, tarımı gözden çıkarmanın arkasında hangi siyasetler var? Toplumdaki çürümeyi, yozlaşmayı, yaygın rüşvet ve yolsuzluk ağını nasıl açıklayabiliriz? Artık cinayete, felakete, faciaya dönüşmüş olan iş kazalarında bu kadar çok işçimizi, emekçimizi kaybetmemizin sebebi ne? 

Tüm bu soruların yanıtı kısa ve net: Çünkü Cumhuriyet yön duygusunu yitirdi. Atatürk’ten uzaklaşmak, Cumhuriyeti ne daha demokrat ne daha güçlü yaptı. Tam tersi sonuçlar doğurdu.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları