Barış Pehlivan
Barış Pehlivan baris.pehlivan@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Adliyede Cübbeli Ahmet yoğunluğu

31 Ağustos 2022 Çarşamba

“Bana söven kadar kimseye söven yok. Şu anda on binlerce hakaret var ki ne cumhurbaşkanına bu kadar var ne de bir bakana...” 

Ahmet Mahmut Ünlü namı diğer Cübbeli Ahmet böyle diyordu telefonda. 

Zira... 

Bir değil, iki değil, üç ayrı kaynaktan benzer iddiayı duydum: Meğer Cübbeli Ahmet kendisine sosyal medyadan hakaret eden herkese dava açıyormuş. Bu davalar öyle bir noktaya ulaşmış ki binlerce insanın şüpheli ya da sanık olduğu konuşuluyor. 

İşin haberlik tarafı ise tam da burada başlıyor. Cezalandırılmaktan korkanlar, Cübbeli Ahmet’in avukatlarıyla uzlaşma yoluna gidiyormuş. Avukatların önce 10 bin lira almayı teklif ettiği, pazarlıkla en az 5 bin liraya anlaştıkları söyleniyor. Binlerce dosyadan bahsedildiğine göre, “hakaret” karşısında kazanılan paranın miktarı da milyonları buluyor. 

Cübbeli Ahmet’in bu yaptığının zamanında Adnan Oktar Grubu tarafından izlenen bir strateji olduğu da adliye koridorlarında fısıldanıyor. 

Söylentiler o kadar yayılmış ki... 

Cübbeli Ahmet’in şikâyetiyle müvekkili yargılanan bir avukat, mahkemeden şu soruların araştırılmasını bile istemiş:

- Müştekinin ülke genelinde “hakaret” suçlaması ile şikâyetleri sebebi ile kaç adet soruşturma dosyası vardır?

- Yapılan soruşturmalar sonucunda kaç adet dava dosyası açılmıştır?

- Yürütülen kovuşturma ve soruşturma dosyalarının kaçında uzlaşma sebebi ile düşme veya KYOK sonucuna dair karar verilmiştir?

- Uzlaşma sağlanan kaç adet dosyada, uzlaşmanın konusunu maddi menfaat oluşturmuştur?

- Uzlaşma dosyaları sebebi ile müştekinin elde ettiği maddi menfaat toplamı nedir? 


‘BEN O ZAMAN KATRİLYONLUK OLMUŞTUM AMA GÖRMEDİM’ 

İşte bu iddiaları sormak için Cübbeli Ahmet’i aradım. Ve davalar yoluyla bir gelir kapısı açıp açmadığını sordum. Başladı anlatmaya: 

“Davalardan haberim var. Bana söven kadar kimseye söven yok. Irz, ana, avrat, ölüme, geçmişime... Böyle bir hürriyetin olmaması lazım. Para da kazandığımız yok. Çoğu dosyalardan 2 bin 500 lira... Öyle 100-150 bin liralık açtığımız ve kazandığımız yok. Avukatlar ne alıyor, onu bilmiyorum tabii... Bize bazı böyle gönderdikleri oluyor. Bunu çekindirmek için yaptık... Çünkü biri mesela ‘şarlatan’ diyordu, artık diyemiyor. Adam, ‘hemen dava açıyorlar, ağzıma geldi ama demeyeyim’ diyor şimdi. Benim istediğim buydu. Başka bir çaresi de yoktu. Şu anda binlerce, hatta on binlerce hakaret var ki ne cumhurbaşkanına bu kadar var ne de bir bakana...”

On binlerce dosyadan ciddi bir kazanç sağlanabileceğini hatırlatınca  Cübbeli Ahmet şöyle devam etti: 

“Başka bir çare bulamadım. Senelerdir yedim yuttum ama bunda bir para maksadım yok. Çünkü toplanan ve bana intikal eden para 20 bin lira, 50 bin lira değil. Ben o zaman katrilyonluk olmuştum. Öyle bir para görmedim yani. 

Elbette şu ana kadar reddedilen de kaybedilen de kazanılan da var. Tabii ki avukatlar da para alıyorlardır. Ne kazanıyorlar ve bana ne veriyorlar, bir sözleşmesi vardır. En nihayetinde o sözleşmeyi ortaya çıkarın, benim gizli kapalı bir işim yok.” 

Son olarak... 

Cübbeli’yi bulmuşken İsmailağa Cemaati’ne dair bir iddiayı sormamak da olmazdı. Veliefendi Hipodromu’nun gediklisi bir dostumdan duydum: 

Meğer jokeyler arasında İsmailağa’dan fetva alan çok kişi varmış. Zira yarış atına binmenin caiz olup olmadığını öğrenmek istiyorlarmış. Öyle ya, dindar kimliği ağır basan jokeyler fıkıh konusunda İsmailağa’nın iyi olduğu düşünüyormuş. İslam hukukuna göre bu fetvanın kıyas yoluyla antrenöre ve seyislere de uygulanabileceği söylenmiş. 

Doğru muydu bu iddia, bakın Cübbeli Ahmet neler dedi: 

“Bana hiç kimse bu hususta bir şey sormadı. Ancak at yarışı kumardır, haramdır. Bize sorsalar böyle deriz. Ama İsmailağa’ya gelen gidenlerin çoğunu da bilemem ki. Bence İsmailağa’da kimse böyle fetva vermez, fıkıh heyetinden de öyle bir fetva çıkmaz...”  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları