Oylama gizli yapıldığı için, kim olduklarını yalnızca kendileri biliyor.
Ki, o gizlilik de yine lafta kaldı. İçtüzük resmen çiğnendi.

AKP milletvekilleri, CHP’lilerin itirazlarına ve oturumu yöneten Meclis Başkanı’nın uyarısına rağmen genel kurul salonunda “hayır” demediklerini “göstermenin” yolunu yine buldular.

Konuya geleyim: 20 CHP’li milletvekilinden söz ediyorum. 376 kabul oyunun bize gösterdiği kadarıyla, dokunulmazlıkların kaldırılmasına ilişkin anayasa değişiklik teklifinin yasalaşmasında, 20 CHP’li milletvekilinin “evet” desteği bulunuyor.

Başka bir deyişle, AKP-MHP blokunun (356 milletvekili) referandumsuz kabul için, CHP Grubu’ndan ihtiyaç duyduğu 11 evet oyu fazlasıyla verilmiş oldu.
20 CHP milletvekilinin gönülleri, “Teröristlere destek vermediklerine” inandıkları için rahat olmalı.

Ne var ki, AKP rejimine verdikleri destek, basit bir matematikten çok fazlası. Yakın gelecekte bunun sonuçlarını daha güçlü hissedeceğiz.

Görünen ilk sonuç şu:

Teklife evet diyen 20 milletvekili; HDP’yle yan yana görünmemek adına, 12.5 milyon seçmenin oy verdiği ana muhalefet partisini, fiili olarak, başkanlığa destek verir duruma düşürmüşlerdir.

***

Aslında CHP’li Levent Gök, TBMM Başkanı İsmail Kahraman’a hitaben “Laiklik anayasadan çıkarılmalıdır dediğiniz için bu oturumu sizin yönetmenizi uygun bulmuyoruz” dediğinde, bu çıkış “taktik olabilir” diye heyecan yaratmıştı.

Hemen sonrasında öyle olmadığı anlaşıldı. Teklifin 1. madde oylaması bitip ara verildiğinde kulise indim. Selin Sayek Böke ile Zeynep Altıok’la karşılaşıp “Nasılsınız” diye sorduğumda “Bu sorunuza sonra yanıt verelim” yanıtını aldım. Yüzü gülen bir CHP’li yoktu.

Kıdemli bir CHP’li “Dokunulmazlıklar konusunda temel baştan yanlış atıldığı için, üzerine sağlam bir bina kuramıyoruz. Ne oldu bizim üç şartımıza” diyordu.
Bir diğer CHP’li ise esas sorunu “dağınıklık” olarak niteliyordu.

***

Anayasaya aykırı olduğu biline biline dokunulmazlık teklifine desteğin gerekçesi, kulislerde hep şöyle konuşuldu: “Sonuç referandum aralığında çıkarsa, CHP meydanlarda hedef haline getirilir.”

Gelgelelim, fezlekesi nedeniyle ifadeye gitmeyi ret yönünde karar alan HDP milletvekillerinin, yoldan, evden, sokaktan ya da Meclis’ten yaka paça götürülmesi durumunda, CHP’nin, seçmenine bu tabloyu nasıl izah edeceği sorusuna kimse bugüne kadar çıkıp cevap vermedi. Keza CHP’li milletvekillerinin yargılanma sürecinde nasıl bir yol izleyeceği sorusuna da.

Bu soruları, dün oylama sonrası yönelttiğim ve kendisinin de fezlekesi olması nedeniyle -bir Sulh Ceza Hâkimliği’nce tutuklanma olasılığı teorik olarak mümkün bulunan- CHP Manisa Milletvekili Özgür Özel, bütün bu konuların Antalya kampında tartışılacağı yanıtını veriyordu.

***

Hakkında dokunulmazlık fezlekesi bulunan milletvekillerinin genel kurulda savunma yapma hakkını kaldırdığı; bir defalık geçici askı hali getirdiği, bakanları kapsamadığı için anayasaya aykırı bu teklifin CHP desteğiyle kabulünün görünürdeki anlamı tektir: Saray’ın dediği olmuş, diğer yandan kendisini bu iktidarda ifade edebilen gerici unsurlar büyük moral güç devşirmiştir.

Parlamentonun kurumsal saygınlığını tartışmalı kılan bu teklifi getirirken “hodri meydan” diyen Başbakan’ın, yarın görevi bırakacak olması ise bu tarihsel eşikle birlikte anılacak, trajik bir sayfasıdır.