'Dünyaya Yine Parmak Isırttık'

19 Ekim 2011 Çarşamba
\n

\n

Geçen hafta 82 ülkenin 900ün üzerinde kentinde milyonlarca insan sokaklara dökülerek yaklaşan dünya ölçeğindeki krizin sorumlusu olarak gördükleri küresel mali sermayeyi ve onun yerel işbirlikçilerini protesto ettiler. Protestolardan krize karşı önlem adı altında tüketicilerin ceplerinden para tırtıklayan devletler de paylarını aldılar.

\n

***

\n

Geçen hafta Almanyanın finans metropolü Frankfurttaydım. Yer, Avrupa Merkez Bankasının önü. Görkemli yapının önündeki alana kocaman bir Avrupa Birliği panosu dikilmiş. Yanına ise çadırlar kurulmuş, biri mutfak hizmetleri için, diğer 40ında ise geceleniyor. Bir çadır-köy burası, köylüler ise kendilerine yaşatılmak istenen hayata isyan eden, Artık yeter! diyen genç insanlar. Ellerinde isyanlarını yazıya döktükleri pankartlar var. Bir yandan gelip geçenleri eylemlerine çağırırken öbür yandan aralarında tartışıyorlar. Kulak veriyorum. Kendimize ne ad verelim?, Öfkeliler mi, İşgalciler mi yoksa Biz yüzde 99uz mu?

\n

Tartışma daha bir süre süreceğe benzer. Ama ad pek de önemli değil, çünkü hastalığın ne olduğuna ilişkin tanıları ortak: Küresel kapitalizm. Bu insanlık dışı küresel düzenin bir biçimde dizginlenmesi gerektiğine inanıyorlar.

\n

Bu sırada tartışmaya dışarıdan genç bir adam katılıyor, ‘Biz yüzde 99uz’ bana sevimli geliyor diyor. Üzerinde koyu gri bir takım var, ayakkabıları parlıyor, sinekkaydı tıraşlı, saçları jöleli, bizim Yiğit Bulut gibi biri yani. Merak ediyorum, soruyorum. Ne iş yapıyorsunuz? Bankacıyım diye yanıtlıyor. Şaşırdığımı görünce, Haklılar diyor, hem de samimiler”... Ortada hiçbir partinin, sendikanın, sivil toplum kuruluşunun bayrağının, flamasının, bildirisinin olmaması hoşuna gitmiş. İşte bu!”, diyor, belki akşam ben de katılırım onlara.

\n

Konuşmamıza tanık olan eylemci gençlerden biri adam gittikten sonra bana, Hayret diyor, biz bankalara karşı eylem yapıyoruz, adamsa bankacı, ama bizden yana tavır alıyor.Bunda şaşılacak ne var ki? O da sonuçta bir çalışan, bir emekçi değil midiye soruyorum eylemci arkadaşa, yanıtını beklemeden: Gelecek krizde o da kaybedenlerin arasında olacak. Öyle ya 21. yüzyıl emekçilerinin tümü 200 yıl öncesi gibi yalnızca mavi tulumlulardan oluşmuyor ki. Ayrıca kişinin ayaklarını nereye bastığının farkında olması bir bilinç sorunu değil midir? Son çözümlemede varlığını, emeğini sermayeye satarak sürdüren küçük burjuvazinin, kol gücünü satarak yaşayan işçiden sınıfsal olarak bir farkı yoktur. Küçük burjuvazinin aidiyetini burjuvazinin saflarında görmesi tarihsel eğilimde geçici bir yanılsamadır.

\n

Genç eylemci arkadaşımla bunları tartışıyoruz. Eylemleri, deneysel bir girişim. Birçok yönüyle 1968 Baharını anımsatıyor. Başlıca farkı 68’in bir öğrenci hareketi olmasıydı, bu hareketse daha çok üretim sürecinde yer alan ya da işlerini kaybetmiş meslek sahiplerinden oluşuyor.

\n

Genç arkadaşım, Ya sizde neler oluyor diye sorduğunda, doyurucu bir yanıt bulamıyorum.

\n

***

\n

Maliye Bakanı Mehmet Şimşekin Güncelleme adını verdiği özel tüketim vergisi (ÖTV) zamlarıyla ceplerimizden 5.5 milyar cukkalandı. Ama yetmiyor. Sayın bakan yüzde 10.2lik yeni güncellemelerin yolda olduğu müjdesini verdi. Bu, 2012de trafik cezaları, pasaport, ehliyet ve noter harçları gibi birçok kalemde yüzde 10.2lik vergi artışı yapılacağı anlamına geliyor. Dün de motorine yüzde 3.98lik zam geldiği açıklandı.

\n

Türkiyede hayat hızla pahalanıyor; ülkemiz dar gelirler için yaşanamaz duruma geliyor. Önümüzdeki yıl milyonlarca insan yoksulluk sınırının altına düşecek; açlar ordusuna yeni yüz binler katılacak. Yandaş basın ise yaklaşan ekonomik, sosyal felaketi Sabahın yaptığı gibi Dünyaya yine parmak ısırttık türünden manşetlerle karşılıyor.

\n

Halk yaşadığı/yaşayacağı acıklı hayatın farkına varmasın, uyanmasın diye.

\n

Uyanmayacak mı?

\n

\n\n



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Veda 28 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları