Beyaz yakalı çobanlar
Deniz Ülkütekin
Son Köşe Yazıları

Beyaz yakalı çobanlar

22.09.2024 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

Yaklaşık bir hafta önce  Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı kendisine tarım politikaları ile ilgili bir soru üzerine şöyle bir açıklama yaptı:

“Tarım, futbol gibi herkesin bir fikri var. ‘Sizin mutlaka bir köye dönüş projesi geliştirmeniz lazım’ deniyor. 'Peki o zaman sizin çocuğunuzdan başlayabilir miyiz?' diyorum. 'Yok benim çocuğum olmasın’ diyorlar. Demek ki biz gerçeklerden hareket edeceğiz.”

Bakan bu yorumu bir başka bakanın, Ticaret Bakanı Ömer Bolat’ın “Afgan çobanlar gitse tarım, hayvancılık kalmaz” açıklaması üzerine yapmıştı.

Sığınmacılar, tarım politikaları ve Türkiye’de köyden kente göç ve kentlileşme ekseninde oldukça uzun tartışmalara neden olabilecek bu dolaylı diyalogları bir adım öteye taşıyalım:

Sizce çobanlık veya tarım-hayvancılık gibi işler, yerel çiftçiye veya sığınmacılara kalacak mı?

Bu soruya kesin bir yanıt vermek kolay değil amaşunu anlamamız gerekir. Günümüzde küresel gıda politikaları bazı temel soruna çözüm bulma odaklı oluşturuluyor.

Bu temel sorunlardan birisi dünyanın dört bir yanına dağılmış 8.2 milyar insanın en alt düzeyde bile olsa nasıl besleneceği ve bunu yaparken kapital sermaye sonucu kendi yakınında, coğrafyasında yetişmeyen veya bulunmayan gıdalara arzu duyan milyonların, talepleriyle nasıl buluşturulacağı.

Küresel gelir adaletsizliğine benzer biçimde oluşan gıda da 20. yüzyıl başından beri hatta belki de çayın, kahvenin kıtalararası göçünden beri küresel tedarik zinciri içinde gereksinimden arzu nesnesi olmaya doğru bir yola çıktı.

Bu yolculuk seri üretim çıktısı olan ürünlerin zamanla birer arzu nesnesine dönüşmesine benzer bir yol izledi.

Kimilerinin muz yediği kimilerinin de muz üretimi ve taşınması içinde ucuz işgücü olmasına neden olan düzeni sırf ABD’nin muz ticaretini, hegemonyası altına almak için Honduras’ta uyguladığı “Muz Cumhuriyeti” yöntemleriyle açıklanamaz.

ÇÖLLEŞEN DÜNYA

Gelecek tarım politikaları için geçmişten çok daha farklı koşullar sunuyor. Bu koşulları belirleyen başlıca etken ise iklim krizi.

İklim krizinin etkileri sonucu dünya üzerindeki pek çok tarım alanının  yakın bir gelecekte (20-30 yıl) yok olması veya verimsizleşmesi bekleniyor.

Bunun olmayacağını düşünüyorsanız size ABD'nin “Heartlands” adı verilen Ortabatı bölgelerindeki geniş tarım arazilerinin 19. yüzyılın başından sonuna kadar geçen sürede agresif tarım dolayısıyla nasıl çölleştiğini incelemenizi önerebilirim.

ABD bu sürede tarımdan elde ettiği ihracat gelirini sanayi yatırımına çevirerek devasa bir katma değer yarattı ve sonuçta büyük bir doğa katliamı ve yerli halkların yaşam alanlarını yok etme pahasına dünyanın süper gücü oldu ama küresel ölçekte böyle bir öykünün yeniden yazılmasına olanak yok.

Çözüm mü? İki ayaklı, kesin bi yapılacaklar listesi: Her anlamda olabildiğince az tüketmek ve kaynakları verimli kullanmak. 

Söz konusu tarımda verimlilik ölçütleri olunca tarımı bin yıllardır var eden ve kuşaktan kuşağa aktarılan deneyimlerin kısa zamanda yok olacağını öngörebiliriz. Çünkü somut bir verimlilik algısı sezgisel ve aktarılmış deneyimleri değil verileri odağına alır.

VERİMLİLİK VE KAYBOLAN DEĞERLER

Güncel tarım teknolojileri beraberinde su tasarrufu, etkin tohumlama gibi pek çok işlevsel yenilik getiriyor. Ancak görünen o ki bu yenilikler geleneksel tarım ağının içinde olan çiftçiler, çobanlar ve satıcılarla paylaşılacak gibi değil.

Tarım alanları gelecekte bir şirketin çalışma ofisi olarak yönetilmeye uygun görülmüş ve tarım işinde çalışmak da bir anlamda kentte bir inşaatta çalışmaktan en azından çalışma kültürü açısından çok farklı olmayacak.

"Tarımda şirketleşme", aslında GDO’lu tohumlar, AB gibi uluslarüstü kurumların lezzet ve tat standartlaştırması, çiftçi desteklerinin kısılması ile zaten 30-40 yıldır fark edilen bir gelişmeydi. Atılacak bir sonraki adım ise çalışma kültürünü değiştirmek.

Bu yüzden Afgan sığınmacıların çobanlık işindeki sözü edilen gerekliliği ile yerel bir gencin kendi bölgesinde çoban olma veya tarım sektöründe çalışma isteksizliği arasında en azından gelecekte tarım biçilen rol açısından bir fark yok.

Türkiye’de, Marmara başta olmak üzere çarpık biçimde dağılan demografinin farklı bölgelere yönlendirilmesi ve sanayideki farklı iş kollarının ülke geneline yayılması beklenebilir. 

Ancak kırsalda yaşayan gençleri köyde kalmaya yöneltecek bir politika beklemek zor. 

Özellikle genç nüfusun yaşam şartları giderek zorlaşsa da büyük kentleri tercih ediyor olmasının nedenleri başlı başına bir yazı konusu ancak bu isteksizliğin köyleri en azından geleneksel sahiplerinden daha da koparacağını söylemek mümkün. 

Kim bilir belki de boşalan köyleri kentli üst orta sınıflar doldurmaya başlar ve "Anadolu’ya dönüş" hareketi hiç beklenmeyen bir biçimde dönüşür.

KIRSAL VE SOSYAL MEDYA

Öte yandan benim tarım sektöründe çalışanlar açısından en ilgimi çeken veriler TikTok’tan çıkıyor. Bu sosyal medya platformunda biraz arama ile bir çobanın, tarla süren, ürün toplayan gencin gündelik videolarına rast gelebilirsiniz.

Genelde kent yaşamıyla eşleşen sosyal medyanın kırsala kendini ifade etmek için bir şans tanıması temelde çok güzel. Ancak bu paylaşımların giderek bir beyaz yakalı paylaşımının ardı sıra geliyor olması söz ettiğim tarımda şirketleşme kültürünü besliyor olması da bir o kadar garip.

Yazarın Son Yazıları

Öfke Yemi

Oxford Sözlüğü tarafından yılın sözcüğü seçilen kavram, sırf dilsel bir yaklaşım değil, aynı zamanda dijital çağa yönelik önemli bir teşhistir.

Devamını Oku
06.12.2025
Pandeminin mirası bir sessiz salgın: Gooning

Pandeminin ardından yalnızlık yeni bir biçime büründü. Ekranların ritmiyle biçimlenen çağda “gooning”, sırf bir cinsel pratik değil, dijital odak ekonomisinin bir yansıması.

Devamını Oku
08.11.2025
Zamanın parçalanmış belleği

Zaman artık yalnızca ölçülebilir bir akış değil belleği, siyaseti ve ekonomiyi biçimlendiren bir iktidar aracı

Devamını Oku
25.10.2025
Samimiyet çağında samimiyetsizlik

Samimiyet, insanlık tarihi boyunca güven ve içtenliğin karaktere yansımış bir göstergesi olarak tanımlanırdı.

Devamını Oku
05.10.2025
Diziler, şarkılar, davalar: Kimin sahnesi?

Diziler, şarkılar, davalar: Kimin sahnesi?

Devamını Oku
21.09.2025
Gündem zehirlenmesi

Artık “Yine ne oldu?” hissiyle uyanmak, politikleşmiş bir yorgunluğa dönüştü.

Devamını Oku
17.08.2025
Kamusal şizofreni

Söylenemeyenlerin çoğaldığı, herkesin birden fazla benlik taşıdığı bir çağda yaşıyoruz. “Kamusal şizofreni” artık siyasetçilerin değil hepimizin hastalığı.

Devamını Oku
26.07.2025
Makbul queer

Makbul queer

Devamını Oku
12.07.2025
Düşünüyorum, öyleyse susayım!

Düşünce artık içerikten çok niyetiyle, sahibinden çok kökeniyle yargılanıyor. Bu sessizlik çağında en büyük özgürlük, hâlâ düşünebiliyor olmak.

Devamını Oku
28.06.2025
1000 > 100 bin

İnfluencer dünyasında artık takipçileriyle derin bağlar kuran içerik üreticileri yani mikro etkileyiciler yüz binlere ulaşan hesaplara göre markaların çok daha fazla ilgisini çekiyor.

Devamını Oku
16.06.2025
Gülerken kızmak: Türkiye’de ofansif mizahın sınırları

Gülerken kızmak: Türkiye’de ofansif mizahın sınırları

Devamını Oku
25.05.2025
Kodlarda gizli erkek bakışı

Kodlarda gizli erkek bakışı

Devamını Oku
10.05.2025
Ne diyorsunuz? Anlamıyorum!

Ne diyorsunuz? Anlamıyorum!

Devamını Oku
03.05.2025
Elveda özgür Avrupa

Elveda özgür Avrupa

Devamını Oku
20.04.2025
Gerçeğin yokluğu

Gerçeğin yokluğu

Devamını Oku
12.04.2025
Umudu yaratanlar

Umudu yaratanlar

Devamını Oku
28.03.2025
Aklın çölleşmesi

Aklın çölleşmesi

Devamını Oku
15.03.2025
Korku ve ecel

Korku ve ecel

Devamını Oku
01.03.2025
Kendini gerçekleştiren kehânet ve Antigone

Kendini gerçekleştiren kehânet ve Antigone

Devamını Oku
23.02.2025
'Yapay zekâ kullanıyorum'

'Yapay zekâ kullanıyorum'

Devamını Oku
08.02.2025
Dünyanın en büyük sorunu (şimdilik)

Dünyanın en büyük sorunu (şimdilik)

Devamını Oku
01.02.2025
İhmalkâr

Bolu’da 78 yurttaşımızı yitirmemizle sonuçlanan otel yangınından beri sık duyduğumuz ve sürekli zihnimde tekrar eden kelime: İhmalkârlık.

Devamını Oku
25.01.2025
Ucubelerin sanatı

Ucubelerin sanatı

Devamını Oku
18.01.2025
Kaliforniya’da suyun başını tutanlar

Kaliforniya’da suyun başını tutanlar

Devamını Oku
10.01.2025
Genel izleyicinin tragedyası

Genel izleyicinin tragedyası

Devamını Oku
02.01.2025
Düş adacıkları

Düş adacıkları

Devamını Oku
30.11.2024
Tepkisiz toplum etkisiz siyaset

Tepkisiz toplum etkisiz siyaset

Devamını Oku
23.11.2024
Tekinsizliğe karışan deli

Birkaç farklı yerde, farklı tonlarda ve farklı cümlelerle bilgi sahibi olduğum bir anektod:

Devamını Oku
17.11.2024
Çaresizliğin zorbalığı

Çaresizliğin zorbalığı

Devamını Oku
08.11.2024
3F’den tek F’ye

3F’den tek F’ye

Devamını Oku
26.10.2024
4K netliğinde bir çaresizlik

4K netliğinde bir çaresizlik

Devamını Oku
05.10.2024
Hibrit kimlik ve sanal töreler

Hibrit kimlik ve sanal töreler

Devamını Oku
29.09.2024
Beyaz yakalı çobanlar

Beyaz yakalı çobanlar

Devamını Oku
22.09.2024
Gölgesinden korkan ülke

Gölgesinden korkan ülke

Devamını Oku
07.09.2024
Hangi geçmiş?

Hangi geçmiş?

Devamını Oku
17.08.2024
X etkisi ve cinsiyet politikası

X etkisi ve cinsiyet politikası

Devamını Oku
10.08.2024
Instagram’daki taşralı hayaleti

Instagram’daki taşralı hayaleti

Devamını Oku
03.08.2024
İdeoloji, adi suçlar ve pozitif ayrımcılık

İdeoloji, adi suçlar ve pozitif ayrımcılık

Devamını Oku
26.07.2024
İç ve dış düşmanlar, gölgeler

İç ve dış düşmanlar, gölgeler

Devamını Oku
19.07.2024
Modifiye arabalar ve tek kullanımlık kalıplar

Modifiye arabalar ve tek kullanımlık kalıplar

Devamını Oku
05.07.2024